"neden dışarıdaydınız?"

"hava almak istedim"

"sanırım orada kavga ediyormuşsunuz"

"bu sizi ilgilendirmez"

"Damla Hanım önceden kız arkadaşınızmış"

"evet"

"sanırım hala size karşı bir duygusu vardı ki sizin için kendi canını ortaya atmış"

"..."

"peki arabayı tarif edebilir misiniz?"

"siyah bir jeep"

"plakası?"

"plakasını görseydim burada olmazdım emin ol"

"size yardımcı olmaya çalışıyoruz beyefendi"

"kaç aydır bir boka yaradığınız yok! Ama size söylüyorum ki eğer o şerefsizi sizden önce bulursam onu orada geberteceğim!"

Seslerin artmasıyla babası ve çevredeki diğer polisler onların yanına geldiler. Burada durmak istemiyordu. Dışarı çıktı. Babası kendi adamlarına bir şeyler bulmaları için görevlendirmişti. Ama her kim bunu yapıyorsa arkasında bir bok bırakmıyordu.

Kolundaki saate baktı Damlanın ameliyata girmesinden bu yana 2 saat olmuştu. Ellerini saçlarında gezdirdi. Artık çıkmalıydı. Onun sesini duymaya, o güzel gülüşünü görmeye ihtiyacı vardı. Kendi canını Semih için feda etmişti. Adamların hedefi Semihti. Ama o bunu fark etmiş kendini önüne atmıştı.

Bu düşüncelere dalmışken yanına yaklaşan Görkemin farkına varmadı. Görkem elinde iki kahveyle yanına oturdu ve elindeki kahveyi Semih'e uzattı.

"ihtiyacın olacak"

Evet sert bir kahveye ihtiyacı vardı.

"sağol"

"iyi olacak. Güçlü bir kız o."

"bilmiyorum"

Aralarında ki uzun bir sessizlikten sonra;

"semih biliyorum yeri değil ama ne zaman ihtiyacın olursa yanındayım kardeşim. Eskisi gibi.."

Semih cevap vermedi bunların hiçbir önemi yoktu.

...

Burağın verdiği adrese gelince hızla arabadan inip içeri koştu. Bu kız şu 1 yıl içerisinde neler yaşamıştı. Bu dünyada mutluluğu hak eden sayılı insanlardan biri olmasına rağmen bunu bir türlü yaşayamıyordu. Evden beri zar zor zabdettiği gözyaşları Burağı görünce yine akmaya başladı.

"gizem"

"Burak o nasıl ?"

"hala ameliyatta"

"iyileşecek mi?"

Burak sinirle ellerini saçlarının arasından geçirdi;

"bilmiyorum çok kan kaybetmiş diyor doktorlar."

Gizem daha çok ağlamaya başlayınca Furkan onu kollarının arasına aldı.

"o benim hayattaki tek dostum! Ona bir şey olursa dayanamam"

"olmayacak hayatım"

...

Damla sonunda ameliyattan çıkmış yoğun bakıma geçirilmişti. Ameliyat iyi geçmişti. İki kurşunu da vücudundan çıkarmışlar fakat sırtındaki kurşun omuriliğine yakın bir yere denk geldiği için hayati tehlikesi hala devam ediyordu. Şimdi tüm iş Damlanın uyanmasındaydı. Fakat doktor uyansa da felç kalabilme ihtimalinin olduğunu söyleyince Gizem gözyaşlarını tutamadı. Dilay ve Nazan Hanımın da ondan bir farkı yoktu. Semih ise durduğu yere çivilenmişti sanki. O zaman gözünden akan yaşları fark etti.

"şimdi yapabileceğimiz tek şey dua etmek" demişti doktor. Geldiğinden beri ediyordu zaten.

"onu görebilir miyim?"

"sadece 2-3 dakika ve sadece 1 kişi"

Gizem ve Burak Semihin girmesini kabul ettiler.

Verilen kıyafetleri giyip içeri Damlanın yanına girdi. Bir sürü kablolara bağlanmış şekilde yatan Damlaya baktı. O zaman aldığı nefes sanki tüm organlarına sanki iğne batmış gibi canını acıttı. Aldığı nefesi hak etmiyordu. Onun yerinde yatması gereken Semihti. Gidip serum bağlı elini avuçlarının içine aldı.

Buz gibiydi.

Gözünden akan yaşlara engel olmadan;

"özür dilerim" tekrar canını acıtan o derin nefesten aldı.

"ne olur beni affet Damla. affet seni koruyamadım. Ben çok.. çaresizim. Aptalın tekiyim"

"ne olur uyan!"

Şimdi ağlamaktan utanmıyordu. Sanki benimsediği tüm kuralların bir önemi kalmamıştı şimdi. Kendini elinden en sevdiği oyuncağı alınmış çocuk gibi hissediyordu.

Kapının tıklatılmasıyla soğuk alnına bir öpücük kondurdu. Ve kendini dışarı attı.

Sinirle duvara bir yumruk geçirdi. Onu öyle görmeye dayanamıyordu.

Dilay duvarın yanında yere çöken abisinin yanına giderek sıkıca sarıldı. Şimdi ikisi de ağlıyorlardı. Onları izleyen annesi de..

O GECE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin