10- DÜZENLENDİ OKUYUN LÜTFEN :)

202 31 44
                                    

Arkadaşlar bu bölümü güncelledim son haline bir göz atın isterseniz silecektim ama silmedim küçük bir değişiklik yaptım umarım beğenilir....

*************************************

"Birşey değil " dedikten sonra uzaklaştı . Ne bu şimdi gövde gösterisi mi...

Arasın bu tutarsız davranışları içimde her geçen saniye büyümeye odaklanmış sinirimin daha da kabarmasına neden oluyordu. Anlamadığım neden bu denli umursamaz iken biraz önce olduğu gibi bir anda ilgili bir havaya bürünüyordu. Anlaşılan bu okul ve içindekiler başta Aras benim akıl sağlığımı zorlayacak gibi. 

" Angel ne yapmaya çalışıyor bu " Doruğun cümlesiyle  hala kantinin kapısında takılı kalmış gözlerimi onun muhteşem yüzüne çevirdim. Sanki  yüzünün her detayı ince ince işlenmiş gibi , ya o pırıl pırıl mavi gözleri. " Bilmiyorum ya boş ver " dedikten sonra gözlerimle röntgen çekemeye devam ettim. Sen Allahın bir lütfusun Paşam. Sana hayran olmamak eldemi , yiğidim be . Gelecekteki kocam evimin direği , çocuklarımın babası..

" Çüşş , yavaş " 

"Sanane ya , hayal demi kurmayalım " 

" Yani kurda , biraz daha gerçekleşme paritesi yüksek olanlardan olsun keza bu çocuk sana bakmaz " 

" Aman be tamam , hem--" 

İç sesimle olan mücadelemi sonlandıran bu tanıdık koku olmuştu . Olamaz , olamaz ve oldu.

" Kahve , al bakalım " Doruk elime kahve bardağını tutuştururken ve kahve kokusu o malum kişiyi ( Onur ) aklıma getirince yüzümü buruşturdum. 

" Sevmez misin " 

" Yo,  severim " derken bir yudum aldım. Sen olanları bir bilsen , içim fırtınalı bir deniz Dorukcuğum, köpürdükçe köpürüyor. İşte sen gidip çocuğu öpüyorsun o da gidip seni tekmeliyor bir de üstüne senin kankanla çıkmaya başlayınca böyle oluyor . Yediğim boynuzu unutamıyorum.

*********************************

Sınıf kapısından girince Arasların tarafa göz atmamaya çalışsam da gözlerim bana ihanet edip yine o tarafa baktılar. Yine Aras , Beren ve Cansu permuda aşk üçgenini tamamlamış koyu bir sohpete dalmışlardı. Bu da işime geldi tabi imalı bir bakış yemeden sırama oturdum. Çok geçmeden hocada geldi ve ders edebiyat severim , uuuuu! 

Dersler tenefüsler, hocalar ve abaza kız ve erkek arkadaşlarım birbirini kovalamış ve sonunda eve gelmiştim. Bu arada şoförle geldim o havalı binişimi görmeliydiniz . Saçlarım havada uçuşuyor , kırmızı rujum ben burdayım diyor , etrafta flaşlar patlıyor ve herkes adımı haykırıyordu , Melek , melek  !  ve olayy!  ben yerlerde tabi hep o bağcık yüzünden neden hep o düğüm çözülür ve takılacak bir yerler bulur ki. Şimdi ise yatağıma uzanmış Annemi arıyorum .

" Alo , anne , seni çok özledim " 

" Bende kuzum " 

*****************************

Konuşma bu şekilde özlem dolu ve ağlaşarak sürdü ve son buldu. 1 ay oldu,son 1  aydır  bu özlem git gide büyüdü işte biraz olsun rahatlamak  için gene psikiyatristim  Dr.Sıcak su ile seansımdayım. Banyonun içinde özgürce dolanan tarçın kokusu burnumla buluşurken , sıcak su tenime imzasını atıyordu. Bunlar da psikiyatristimin aklımı beynimin içinde kalmaya ikna için kullandığı materyallerdi.

Annem ile her gün konuşmama rağmen bir türlü tatmin olamıyordum, kokusunu ,sesini onun bu sürekli büyüyen koca kızına eş olarak genişleyen duvarları anne sevgisiyle sıvalı kucağını özledim. Hastaneye gittiğimde sadece soğuk bir camın ardından , yüzünde ki maskeden dolayı kırışan gözlerini görüyordum. Oysa ki yanına bir girebilsem ona bir sarılabilsem , o beni görünce dolan gözlerinden öpebilsem... Aynı şehirde olup görüşememek , ben burada sağlıkla yaşarken canınızın mimarının soğuk bir dört duvar arasında sadece bir yatakta olması o kadar zor ki. Hayatımda ki dikenli teller artık sadece tenimi çizmiyordu , ta içime derinlerime batıyordu. O dikenlerin ucunda ki en ağır duygu özlemdi işte , ÖZLEM... Anne özlemi.

TUTSAKWhere stories live. Discover now