Bu sırada Rüzgar, Edizle beraber basketbol sahasındaydı. Rüzgar'ın futbol aşkının aksine Ediz, basketbolu seviyordu. Tunayla basket oynuyorlardı çoğu zaman.

Çocuk basketbol oynayarak, biraz ısınırken; Rüzgar kenara oturmuş, sırtını tellere yaslayarak çizim yapmaya dalmıştı.

Kafası karışıktı. Tuna'yı eleştirip durmuştu ama kardeşi cesaretliydi. Gerçekten hissetmediği bir şeyin arkasında durmamış, Sevda'dan ayrılmıştı.

Ama kendisi hala Sudeyle birlikteydi. Neden olduğunu da bilmiyordu. Sude'yi seviyordu ama hangi anlamda olduğundan emin değildi.

Sude ilkokul 8 de tanıştığı, orta gelirli bir ailenin, kızıl kızıydı. Sanki sevgili olmaları gerekiyordu ve olmuşlardı.

Uyumlu bir çift olmuş, insanlar ikisini birlikte görmeye çok alışmıştı. Sessiz sakindi. Belki de Rüzgar bu yüzden hoşlanmıştı ondan.

Ama bir türlü onunla bir bütün gibi hissetmiyordu. Bu konuyu akşam düşünmek üzere, konuyu zihnindeki hayali masasının üstüne attı ve çizmine odaklandı.

Çizmek istediği yüzü bir türlü hatırlayamıyordu. O kadar silik bir karakterdi ki, gördüğüne bile emin değildi. Rüyasında görmüş olabilir miydi?

Gözleri kapalıyken, güçlü refleksleri sayesinde yüzüne geldiğini hissettiği basket topunu iri eliyle kavradı.

-Hayırdır, daldın?" Dedi yıllardır arkadaşı olan Ediz.

Omzunu silkip, defterini kapattıktan bir soru yöneltti çocuğa. Şuan çizeceği yüzü de düşünmek istemiyordu. Onu da diğer hayali masanın üstüne attı.

Kafayı yiyordu, bunu umursamadı. Ve bunu da diğer masaya attı.

-Annen öldüğünde nasıl hissettin?" Çocuk sektirdiği topu tutup, duraksadı.

Rüzgar'ın yanına oturup, iri gövdesini en az kendisi kadar iri olan arkadaşına yasladı.

-Evsiz kalmış gibi." Rüzgar sessiz kaldı.

-Öldüğü gün değil mi bugün?" Ediz kafasını kaldırdı sahte bir şaşkınlıkla.

-Öyle miymiş?" Rüzgar kafasını salladı.

Arkadaşı her yıl böyle yapardı. O gün gözlerine yerleşen hüznün sebebi buydu. Unutmuş gibi yapıyordu Ediz, ama unutmamıştı. Rüzgar bunu biliyordu.

-Neden unutmuş gibi yapıyorsun?"

-Neden hatırlatıyorsun?"

-Unutmadığını biliyorum Ediz." Ediz omzunu silkti.

-Yıllardır evsizim. Ne zaman başladığını unutmam normal." Rüzgar kafasını onaylamazca salladı.

-Değil. İnsan ne zaman evsiz kaldığını, asla unutmaz." Ediz güldü hafif alaylı bir şekilde.

-Sen nereden bileceksin ki?" Rüzgar derin bir nefes alıp ayağa kalktı.

-Bilmiyorum. Ama acılarını görmezden gelemezsin. Onlarla yüzleş ve en yakın arkadaşından bir şey saklama." Ediz üzgün bir şekilde sordu.

-Nereye gidiyorsun?"

-İlerideki markete. Soğuk bir şeyler alacağım." Arkadaşı gittiğinde yerinden kalktı.

Rüzgar haklıydı. Acılarını sürekli gizlemek saçmalıktı.

Hiçbir zaman tam mutlu değildi. Sebebi buydu.

Arkadaşının kıymetini biliyordu Ediz. Başta Rüzgar'dan hoşlanmamıştı. Müthiş bir aileye sahip, havalı, züppe, yetenekli bir velet.

Zamanla onu tanımış, annesiyle tanışmıştı.

Tutkuyla Harmanlanmış BedenlerWhere stories live. Discover now