Bir garip çekim;

742 286 207
                                    

  ☁⛅☁ 

Sıla ULUSOY;

"Öldüreceğim! O adamı bulup suratını asfalta yapıştıracağım. Beyninin kulaklarından aktığını görene kadar kafasını tekmeleyeceğim!"

Sude çıldırmıştı. Odanın içinde bağıra çağıra volta atıyordu. Bu da, ona olanları anlattığım için pişmanlık duymama neden oluyordu. "Sude." diye mırıldandım sakin bir ifade ile. Beni duymuyordu bile.

"Bunu sana nasıl yapar kızım? Sana nasıl el kaldırır? Ben onu baştan aşağı mora boyamaz mıyım?" diye bağırmaya devam ediyordu sinirle odanın içini tavaf ederken.

"Sakin ol. Kovuldu zaten, istesen de bulamazsın." dedim sesimi, onunkini bastırması için yükselterek.

Durup çatık kaşlarına eşlik eden öfkeli bakışlarını bana çevirdi. "Kovuldu mu?" Başımı sallayarak onayladım. Sonunda deli gibi dönmeyi kesip yanıma oturduğunda, koruma ile olan kavganın devamını anlatmam için beni sıkıştıracağını biliyordum. Beni yanıltmayarak, "Hemen neler olduğunu anlat!" dedi heyecanla. Hiçbir detayı atlamadan tüm geceyi anlattıktan sonra herhangi bir imada bulunursa onunla uzun süre konuşmayacağımı da ekleyerek ağrıyan çenemi kapattım.

"Tek bir şey soracağım, mesajı atan o muymuş?" diye sordu cevabın olumlu olduğunu bildiği halde. İstemeyerek kafamı salladım. "Ben demiştim." diye mırıldandı bıyık altından gülerken. Ters bakışlarımı yakalayıp eli ile ağzına görünmez bir fermuar çektiğinde gülmemek için kendini sıktığı çok belliydi.

Bir şeyler sormak istediğinin farkındaydım ama Atınç'ın daha fazla bilincimi işgal etmesini istemiyordum. İlgilenmem gereken daha önemli bir mesele vardı; Koray. Sırrımı biliyordu. Her şeye şahitti. Karanlık geçmişimin tek ortağı olan o kar maskeli adam Koray'dı. Bundan emindim. Ve onunla konuşmam gerektiğine de emindim. O geceyi sormam gerekiyordu, benden sonra neler olduğunu bilmem gerekiyordu.

Sude, yürüyüş yapmak için dışarı çıktıktan sonra düşüncelerim daha da yoğun bir şekilde sarmıştı beynimi. Film izleyerek tüm bu düşüncelerimden kurtulabilirim ümidi ile yerimden kalktığım sırada kapı çaldı. Sude'nin bir şey unuttuğunu sanıp söylenerek açtım kapıyı. Ama karşımda duran kişi kesinlikle Sude değildi. Ben meraklı gözlerle karşımda duran kadına bakarken o davet edilmeyi beklemeden içeri girip kapıyı kapattı. Saniyeler içinde üzerime doğru yürümeye başladığında, ne olduğunu anlamadan refleks olarak geriledim. Tek bir günümün sorunsuz geçme ihtimali var mıydı acaba?

Kolumu kavrayıp beni merdiven korkuluklarına yasladığında gülümsüyordu. "Yüzünü kim bu hale getirdi? Yoksa Atınç ile ilişkinizi farklı bir boyuta mı taşıdınız?" diye sordu alayla.

Göz devirip; "Burada ne işin var?" diye sordum ben de, sorusuna karşılık olarak.

"Belki de suratındaki morluğu tüm vücuduna yaymak için gelmişimdir. Kim bilir?" diyerek omuz silktiğinde, psikolojik olarak sorunlu olduğunu anlayabilmiştim. Bu kadın deliydi. Hem de zırdeli.

Bıkkın bir nefes verdim suratına karşı. "Ne sanıyorsun kendini? Gangster falan mı?"

Gülüşü yerini korurken; "Bak küçük kız, benim olanı benden alamazsın." dedi sakin bir tavır ile. "Alırsan, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın."

"Senin olsa senin yanında olurdu değil mi?" dedim aynı sakinliğe bürünerek. "Ama benim yanımda." Bu söylediğim onu kızdırmıştı. Peki ben neden hala Atınç'ın saçma yalanını devam ettiriyordum?

Kendimle hesaplaştığım sırada eli yüzümü kavrayınca büyük bir acı hissettim. "Onun hayatından çıkacaksın, anladın mı beni?" dedi sıktığı dişlerinin arasından konuşarak. Var gücümle onu geriye doğru itip yüzümü kurtardığımda zaten ağrıyan çenem daha fena ağrıyordu. Çenem için sigorta yaptırmalıydım. 

CEHENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin