-Beğenmiyor musun?" O da gözlerini devirip omuz silkti. Yerimde doğrulup tezgahtan ellerimi çekerek, beline yerleştirdim. Elleriyle engel olmaya çalışsa da çok sıkı tutmuştum.

Ellerim bel oyuntusundan yavaşça kalçalarına inerken, burunlarımız neredeyse değene kadar yüzüne yaklaştım. Gözlerini kapatmış, yanakları sürdüğü şeftali allıktan farklı bir pembeliğe bürünmüştü.

-Çok özledim..." dudaklarına uzandığım sırada arkasını döndü.

-Yalan söylemeseydin, özlemek zorunda kalmazdın. Değdi mi acaba yalan söylemene çok merak ediyorum." Dedi tezgah üstündeki bezi katlarken.

Beni uzaklaştırmak için dirseğini göğsüme bastırarak ittirmeyi ihmal etmese de, ellerimi arkasından sararak tam özel bölgesine getirdim ve tamamen Lord Acar'ı kendisine yasladım.

-Ne yapıyorsun sen?! Bırak beni adi, yalancı!" Ellerini ellerimin üstüne koysa da çekememişti. Kafamı omzunun üstüne koyarak, yanak yanağa bir pozisyona geldim. Yanakları ısınmıştı.

-Aa ben kocanım ama, bebeklerimizin babasıyım. Ayıp oluyor adi, yalancı falan yavrum." Kafasını yan çevirip ateş saçan gözlerle bana bakarak, tıslar gibi konuştu.

-Yeni mi geldi bebeklerin aklına angut! Kocaymış, hah! Bırak beni sapık..." ellerimi yukarı çıkarıp göğüslerine dokunduğumda daha da tepindi.

-Ya havle!!!" Sakin bir ses tonuyla dudaklarımı kulağına yaklaştırdım.

-Elvin sakallarımı sevmiyor musun gerçekten?" Cevap gelmeyince kalçalarına sürtündüm.

-Güzel duruyor." Dedi sitemden arınmayan sesiyle. Kolundan tutup yavaşça yüzünü kendime döndürdüğümde düşünceli duruyordu. Dudaklarına yaklaşırken:

-Sana nasıl tekrar güvenirim bilmiyorum. Yalan söylemeyeceğini nerden bilebilirim onu da...Kocanım, bebeklerimizin babasıyım diyorsun ya işte bunu kabullenememe sebebim de bu Acar...Sen hayatımken, neden bana bunu yaptın ki? Değdi mi gerçekten?" Demişti. Sessizce, gözleri dolu dolu söylediği sözler üzerine bir şey diyememiştim. Derin bir nefes alıp verdikten sonra:

-Hadi kahvaltıya gidelim." Dedi ve topuklularının zeminde çıkarttığı seslerle beraber mutfaktan çıktı.

Ona kendimi affetiremezsem ne olacaktı? Benden ayrılmak isteseydi?

Bunu düşünmek istemesem de maalesef arada sırada düşünmüştüm. Yine de asla pes etmek yoktu.

****
3.GÖZ

Kahvaltı Acar'ın Elvinle temasta bulunmak için sürekli tuz, ekmek, portakal suyu, reçel uzattırmalarıyla devam etmişti. Genç kız başta mutfaktaki konuşmalarından dolayı gülmese de, sonrasında adamın hamile zamanlarında yatağa kahvaltı getirdiği zamanları andıran davranışlarıyla gülümsemişti.

Acar'ı neredeyse affetmişti kalbi.

Bunu hissediyordu ama bir daha Acar, evliliklerini böyle bir durumun içine sokmamalıydı. Evliliklerinde yalanlar, sırlar asla olmamalıydı.

Sonunda güzel bir kahvaltının ardından bebekler babaanneleriyle kalmış, Elvin de sütünü sağarak şirketine gitmek için arabasına yönelmişti.

-Elvin..." diye seslendi adam.

Siyah pantalonu ve düğmeleri açık siyah gömleğiyle Elvin'in kalbinin hızını 5 katına çıkarmıştı. Üstelik Elvin'in sevdiği sakallarının boyunu biraz kısaltmış, tıraş olmamıştı.

-Efendim?" Dedi sesinin ümitle çıkmadığını umarak.

-Akşam..." kısa bir nefes alıp devam etti "Seni yemeğe çıkarabilir miyim?"

Tutkuyla Harmanlanmış BedenlerWhere stories live. Discover now