26; "Saltanatın Sonuna Doğru..."

257 10 2
                                    

Sarayda her şeye ramen çocukların sevinci, neşesi bitmiyor ve gülüşleri dört bir yanda yankılanmaya devam ediyordu. Bugüne kadar Sultan Ahmed'in tam 15 tane çocuğu olmuştu. 4 hasekisinden 15 çocuk. Ve bu sayı hala da artmaya devam edecek gibi görünüyordu... Birkaç ay geçti ve Mahfiruz tekrar gebe kaldı. Mahfiruz, fırsatını bulmuşken şehzadeleri boy boy dizmek istiyor ve Ahmed'i iyice avucunun içine almak istiyordu belli ki. Bu güzel günlerin birgün bitmemesi için elinden geleni yapıyordu.

Zeka ve kurnazlık, Kösem'den yana olmalıydı her zaman olduğu gibi. Kösem, öyle kolay kolay kaybedemezdi... Benliğinin tekrar farkına vardı ve eski özgüvenine tekrar kavuştu. Oturup, Mahfiruz'un onu alt edişini izleyemezdi.

Bir fırsatını bulup, güneşli bir Mart sabahı yanına gitti. Ahmed, Kösem'in uzun bir zaman sonra "tek başına" yanına geldiğini duyunca doğrusu şaşırdı. Biraz heyecanlandığını söylemese, yalan söylemiş olurdu. Bu yüzden hemen içeriye gelmesini emretmişti zaten...

Kösem, gözlerinden yıldızlar saçarak, müthiş bir gülümsemeyle Ahmed'e baktı ve çok hoş bir ses tonuyla "Hayırlı sabahlar..." dedi. Ahmed'in şaşkınlığı devam ediyordu. Hemen sormak istedi.

"Sana da... Nedir ziyaretinin sebebi ?"

Kösem, sedirinde oturan Ahmed'in bacaklarının arasında usulca çömeldi, yüzünü, değdirecek kadar yüzüne yaklaştırdı. Yemyeşil gözleriyle, Ahmed'in gözbebeklerinin en içine dikti gözlerini. Onları sağa dola oynatırken, yeşillikleri ve büyüleyicilikleri iyice belli oluyordu. Ahmed'in ağızı hafiften açık kalmıştı.

Kösem, "Benim hayatımın bile sebebi sensin..." dedi Ahmed'e yine hoş bir tonda, fısıldar gibi...

Ahmed, gözlerini Kösem'in gözlerinden kaçırmak istiyordu lakin bunu başaramıyordu artık.

Ellerinden tutmuş olan Kösem'i, yine ellerinden iterek uzaklaştırmaya çalıştı ve sordu.

"Nedir bunların manası ?..."

"Aşk..." dedi Kösem, ısrarla orada çömelmeye devam ederek. Ve ekledi...

"Esas sen söyle Ahmed... Masum olduğumu biliyorsun. O halde nedir bu ızdırabın, azabın sebebi ? Nedir seni böyle benden uzaklaştıran ? Yoksa benden gerçekten soğudun mu ? Belki de başka bir nedeni yok, he ?.."

"Ha..hayır..." Ahmed yüzünü çevirdi. "Sen suçunu iyi biliyorsun !.." dedi.

"Sana her şeyi izah ettim. Kızlarımız hala benim yanımda ve güvende. Yakın bir istikbalde kendi evlerine dahi çıkacaklar. Nasuh Paşa senin uzun zamandır damadın. Tüm bunlar artık sıradanlaşmış olmalı. Bunlar artık senin, benim, bizim gerçeğimiz Ahmed... Ve inan bana bize hiçbir zarar gelmedi."

Ahmed'in elini sıkıca kavrayıp göğüs bölgesine, kalbine doğru götürdü.

"Bizim aşkımız hala ilk günki gibi taze..." diyerek bitirdi sözlerini.

Ahmed, öyle şaşkınlıkla Kösem'in yüzünü izlemeye ve kalbini hissetmeye devam ederken Kösem, diğer eliyle Ahmed'in yüzünü sevmeye başladı. "Hadi artık..." dedi gülümseyerek. "Bırak şu inadı... Senin hakikatin benim. Kösem Sultan !..." 

Hatrı sayılır bir sessizlik oldu... Ahmed, şaşkınlığının arasında içinden düşündü o sırada. Ve ardından sesi duyuldu.

"Seni çok özledim...." Ardından, bir gözünden yaş süzüldü. Bu sevincin ve hasretin gözyaşı, birbirlerinin dudaklarına yapışırlarken yanaklarının arasında kaybolup gitti...

Şimdi her şeyi kabullenmenin ve işi resmiyete dökmenin vaktiydi. Nasuh Paşa ve Ayşe Sultan'ın nikahlarını, hatta Fatma ve Hasan Paşa'nın nikahlarını da cümle Osmanlı mülkü esaslı bir şekilde öğrenmeli ve gizli saklı kalmamalıydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 01, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KÖSEM: Gücün ZirvesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin