25: KÜÇÜĞÜM DAHA ÇOK KÜÇÜĞÜM...

7K 336 49
                                    

Bölüm Parçası: Sezen AKSU- Küçüğüm

Herkese yeniden merhaba!!! :) Öncelikle bu bölümü çok sevgili bir okuyucuma geçmiş doğum günü hediyesi olarak ithaf etmek istiyorum :) Bu kadar geciktiği için üzgünüm :( Harika yorumların ve fikir alışverişin için sonsuz minnettarım, teşekkürler :)

Zeynep_13720

Fikirlerini paylaşan diğer okuyucularım sizede sonsuz minnettarım iyiki varsınız :* Keyifli okumalar seviliyorsunuz kumrular <3 Keyifli okumalar :)

Fikirlerini paylaşan diğer okuyucularım sizede sonsuz minnettarım iyiki varsınız :* Keyifli okumalar seviliyorsunuz kumrular <3 Keyifli okumalar :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tekrar kaybolmuş ve eksik hissediyor olmak zordu. Annemden geriye kalan bir parçanın daha bu Dünya'dan göçüp gidişini habersizce izlemek damağımda acı metal bir tat bırakıyordu. Ciğerlerimi temiz hava ile doldurma çabalarım kül olup esen rüzgarın melodisiyle dans ederek uçuşurken kalbim sıkıştı.

Babamın güven hissinden yoksun açık kahverengi gözleri çalışma odasının kapısını araladığımda benim kırılgan bakışlarımla cesurca buluştu.

"Daha sonra gel çalışıyorum." dedi başını tekrar laptopun ekranına çevirerek.

Kaşlarımı çattım ve kapıyı ardına kadar ittirerek sert adımlarla içeri ilerledim. Memnuniyetsiz bakışlarıyla beni süzerken masasının karşısındaki deri koltuğa yerleşerek bacak bacak üstüne attım. "Konuşmak istiyorum."

Memnuniyetsizliğini abartılı bir iç çekmeyle belli ettikten sonra "Sana söyledim. Notlarını düzeltip bu dönemi başarıyla tamamlamadan İzmir'e gidemezsin." dedi.

Başımı iki yana salladım. "Hayır. Buraya senin isteklerini konuşmaya gelmedim."

Gözlerini gene ekrana dikti. "Kurallarım tartışmaya açık değil."

Sabrım taşmak üzereydi. Öfkelenmemek için dişlerimi sıktım ve öne doğru eğilip laptopun ekranını parmaklarımla aşağıya doğru ittirmeme engel olamadım. Babamın öfkeyle parlayan gözlerine dik dik baktım ve tek düze ses tonuyla "Konuşmak istiyorum!" dedim.

"Yalan söyledin. İzmir'e tekrar dönmeyeceğim değil mi?" diye sordum. Bunu daha çok sitem eder gibi söylemiştim. Sorunun cevabını biliyordum. "O ev annemin anılarıyla dolu. Benim annemin ve senin. Bizim anılarımız. Buna nasıl ihanet edersin!?" Bahçedeki ağaç ev gözlerimin önüne gelip bana bir anı karesini hatırlattığında boğazıma çöreklenen yumruyu yutkunarak gidermeyi denedim.

Gerçeği öğrenmiş olamam babamın tadını iyice kaçırmış olmalıydı ki çenesi kasıldı. Kaşlarını çattı ve "O eve hastalıklı bir şekilde takıntılıydın. Bunu senin iyiliğin için yaptım. Üstelik sana hiçbir şeyin hesabını vermek zorunda değilim. Bu pervasız tavrından derhal vazgeç, küçük hanım." dedi umursamazca. "Şimdi, konuşma bittiğine göre işe geri dönmek istiyorum." Başıyla kapıyı işaret ederek "Çıkabilirsin." dediğin bunun onun emirlerinden biri olduğunu biliyordum.

BEYAZ KUMRUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin