feeling good⊙36

3K 77 22
                                    

Koltukta uyuya kalmıştım. Dizlerim sızlıyordu. Camlar çizmiş olmalıydı. Gözlerimi yavaşça araladım. Her yer karanlıktı. Uzakta yanan küçük bir mum vardı. Doğrulup dizlerimi okşadım. Üzerini sargı beziyle sarılmıştı. Lincoln ben uyurken pansuman yapmış olmalıydı.  Ayaklarım soğuk zeminle buluştuğunda titredim. Olanlar beynime hücum etmişti. Deliriyorum. Harry'i görmüştüm. Emindim. Ama yoktu. Lincoln vardı. O buradaydı. Yanımdaydı.

Yavaş yavaş ışığa doğru yürüdüm. Elektrikler kesilmiş olmalıydı. Lincoln ortalıkta gözükmüyordu. Büyük ihtimalle odasında uyuyor ben uyanırsam korkmayayim diye bir mun yakmıştı. Gülümsedim. Düşünceli birisiydi. Koltuğun kenarında bulduğum pike tarzı şeyi üzerime doladım. Isinmama yardım ediyordu. Esen soğuk bir rüzgarla salondan bahçeye açılan kapının açık olduğu fark ettim. Esen rüzgar mumu sondurmustu. Artık ay ışığıyla aydinlaniyordum. Hemen kapıya yürüyüp surguyu cektim. Ev soğuk olmuştu. Camdan bahçeyi izledim. Yemyeşil çimenler, ağaçlar, rengarenk çiçekler, ağaca asılmış olan bir salıncak... filmlerdeki evlere benziyordu. Diş görünüşü de öyleydi. Gözüm camdaki yansımama takıldı. Üzerime sarılmış gri battaniye, çıkmış köprücük kemiklerim, çökmüş göz altlarimla harika gözüküyordum. Gözlerim arkamdaki yansimaya kaydı.

"Hayır hayır Hayır!"

Gözlerimi kapattım. Fısıltı şeklinde tekrar ediyordum.

"Hayal görüyorsun. Hayal hayal hayal... arkanda Harry yok. O yok. Gitti. Yok. Şimdi gözlerini açacaksın ve olmayacak. Gitmiş olacak!!'

Korkarakta olsa gözlerimi araladım. O gerçekti. O arkamdaydı. Yanımdaydı. Her yerdeydi. Hızla arkamı döndüm. Mavi yeşil tonu gözleri Ay ışığında daha da ortaya çıkmıştı. Dalgalı saçları yüzüne dökülüyordu. Sabah gördüğüm Harry buydu. O gerçekti. Hayal değildi. Beni bulmuştu. Gözünden akan bir damla yaş elime damladı. Hissediyordum. Opucugunde hissettiğim duygu da gerçekti. Damlanın islakligini da hissediyordum. Canlıydı. Karşımdaydı.

"S-Sen ge-gerceksin!!"

Diğer gözünden damlayan yaş bu sefer yeri boylamıştı.

"Sabah da buradaydın! Sen hayal değilsin... değilsin!"

Hissiz bir şekilde bana bakıyordu. Konuşmuyor, göz kırpmiyor, nefes almıyordu. Elimi koluna uzattığımda geri çekildi. Kaşlarımı çatıp ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.

"Harry? Konuş lütfen bir şey de!"

Ben de ağlamaya başlamıştım. Gözlerimiz 1 saniye bile ayrilmamisti. Ona çok yakın ama çok uzaktım. Uzansam dokunacaktim ama aramızda dağlar vardı. Asilamayan dağlar...

"Beni nasıl buldun?"

Cevap vermiyor sadece ağlıyordu. Elimle gözlerini sildim. Onu hissediyordum. Sıcaktı. Ellerimi avucunun içine alıp kokladı. Öptü. Okşadı..

"Ben seni hiçbir zaman kaybetmedim ki..."

Konuşmuştu. Ahh! Sesini o kadar özlemiştim ki...

"B-Ben özür dilerim. B-Ben is-istemedim. Se-seninle olmak t-tedavi olmak i-istemedim!'

Hıçkırıklarım kelimeleri boluyordu. Kekeliyordum. Baş parmağını dudaklarıma bastırdı.

"Sshh! Bunları düşünme...düşünme!"

Gözlerimi kapattım. Gözümden süzülen yaş boynumdan köprücük kemigime yol alıyordu. Aniden esen rüzgar ile ürperdim. Gözlerim araladığında karsimda olan Harry artık yoktu. Kaybolmuştu. Kapı açıktı. Kapıdan gitmiş olmalıydı. Koşarak dışarı çıktım.

"Harry!!! Harry!!! Harry!!"

Haykirislarim yankılanıyordu. Bir oraya bir buraya koşturuyordum. Yine gitmiş olamazdı. O gerçekti. Bana dokunmuştu. Gözyaşları ıslaktı. Teni sıcaktı. Ben onu hissetmiştim. Ateşiyle yanmıştım. Ben ona dokunmustum. Gidemezdi. Kaybolamazdi. Sabah olduğu gibi olamazdı. Deliriyordum.  Hayallerim ikiye katlanmıştı. Ama bu hayal değildi.

"Gerçektin!! Yanımdaydın!! Harry!!!"

Bağırıyordum. Sonunda dizlerimin üzerine çökmüştüm. Sargı bezleri yırtılmış acıyan yaralarım yine kanamaya başlamıştı. Ellerimle yüzümü kapattım. Şiddetli ağlamalarım yağmurun başlamasıyla daha da artmıştı. Saclarimdan süzülen damlalar toprağa düşüyordu. Kendi kendime fisildiyordum.

"Gitmedi.. gitmedi.. gelecek... Hemen gelecek.. gerçek.. Her şey gerçek... burada.. yanında.."

Gök guruldemeye şimşek çakmaya başlamıştı. Sağnak Yağmur yağıyordu. Sırılsıklam olmuştum. Ellerimi yüzümden çekip bana doğru gelen kişiye odaklandım. O geliyordu işte. Harry geliyordu. Beni bırakmamıştı.

"Octavia! Octavia!!"

Lincoln? Elinde şemsiye ile yanıma çöktü. Yüzümdeki saçları elleriyle ittirip kucakladı. Şemsiye uçmuştu. Artık o da islaniyordu.

"Senin ne işin var burda?"

Gülümsedim.

"Harry geldi. O buradaydı. Yanımdaydı."

Kaşlarını çatıp acircasina yüzüme baktı. Koşarak beni içeri sokmuştu. Direk yukarı çıkıp kendi odasına daldı. Banyosuna küvet vardi. Beni küvete koyup sıcak suyu açtı. Su yavaşça bedenimde geziniyordu. Boxer ve tshirtumden içeri girmiş beni ısıtmıştı. Dizlerim çok kötü kanıyordu. Kuvetteki suyu kırmızıya boyamaya yetiyordu. Lincoln bir seferde tshirtumu ve boxeri çıkardı. Karşısında çıplak kalmıştım. Ellerimi göğsüme sardım. Biraz daha sıcak suyun altında kaldığımda Lincoln ilk yardım malzemelerini getirip dizlerimi sarmıştı. Hiç konuşmuyordu. Oysa sorabilecegi o kadar çok soru vardı ki.. sonunda beni havluya sarıp tekrar kucağına almıştı. Artık utanmıyordum. Nasıl olsa her yerimi görmüştü. Banyodan çıktığımızda beni kendi yatağına yatırdı. Üzerimi orttugunde elini tutup çektim.

"Yanımda kal!"

Başını sallayıp yanıma geçti. Kafamı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım. Elleri saçlarımı okşuyordu.

"Neden soru sormuyorsun?"

Nefesini dışarı verdi.

"Doğru cevaplayacagini sanmıyorum Julia!"

Adımı öğrenmişti. Ama nasıl?

"Adımı biliyorsun..."

"Doğru bildiğim tek şey o sanırım!"

Başımı Hayır anlamında salladım.

"Harry'i de biliyorsun."

Başını sallayıp güldü.

"Harry STYLES! Desmond STYLES'in zengin, züppe oğlu!"

Iç geçirip saçlarımı okşamaya kesti.

"Ve benim biricik abim!"

Say My Name "Daddy" ||H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin