20

11.3K 836 149
                                    

Mutlu sabahtan merhabalar diyemeyeceğim çünkü okul var ve tatilimiz bitti

Dün akşam bölüm atmak istedim fakat canım wattpad izin vermedi

Kısa oldu fakat bu bir geçiş bölümü

Hikaye ve bölüm ile ilgili görüşlerinizi yorum yaparak bana bildirin lütfen ~~

×××××××××

Sıcak bir aile ortamı.

Bu durumu , bu duyguyu hissetmeyeli uzun bir süre olmuştu.Ve şuan bunu hissetmek bana ayrı bir mutluluk veriyordu.

Annem ile neredeyse bir buçuk yıldır sadece telefon ile görüşüyordum ve onu özlediğimi şuan daha derinden hissetmiştim.

Annemi yanımda hissetmeyi özlemiştim.Bana sarılmasına , güven vermesine ihtiyaç duyuyordum.Daha bir çocuğum olacağından bile haberi olmayan annem çıkıp gelsin ve sorgusuz sualsiz beni kolları altına alsın istiyorum.

Gülerek oyun oynayan Jung ailesine bakarken bunları düşünüyordum.Onlara katılmak şuan aklımda olan şey değildi.İzlemek daha iyiydi.

"Hye Su bana bir şans öpücüğü ver." Kafamı iki yana sallayıp girdiğim düşüncelerin arasından çıktım ve bana beklentiyle bana Hoseok'a çevirdim gözlerimi.Tam olarak ne olduğunu anlayamamıştım.

"Ne?" Şaşkın bir tonda çıktı sesim.

"O öpücük bile senin kazanmanı sağlayamaz Hoseok." Hoseok ona alayla söylenen babasına karşılık kararlı bir bakış attı ve dizlerinin üzerinde oturduğum koltuğa doğru emekledi.

"Kutsal öpücük bu." Hoseok ellerinin dizlerime koyup olduğu yerde bana uzanırken hala ne yapmam gerektiğini çözememiş ve salakça ona bakmaya devam ediyordum.Gözlerini kapatıp yanağını bana doğru uzattığında kalbim göğüs kafesimin içerisinden çıkıp özgürlüğünü ilan edecekti.

Dudaklarım ilk kez teniyle buluşacaktı.

Yumuşak bir pamuk gibi görünüyordu yanakları.

Hoseok hala öpücüğümü bekliyordu.Fakat kalp sıpazmı geçirmek üzereydim.Beynim algılama yetisini kaybetmiş gibiydi.Boş bir ifadeyle yanağına uzanıp dudaklarımı sıcacık tenine bastırdım.Dudaklarım yanmaya başlamış , yanaklarım ise kan ile dolmuştu sanki.Hoseok gözlerini açıp bana bakmadan babasının yanına geçip sehpanın üzerinde duran üst üste dizilmiş tahtalara baktı.

"Şimdi hazırım." Elini yavaşça kuleye benzer şeye uzattığında onu izlemeye başladım.Alt dudağını dişleri arasına almış ve gözlerini kısmıştı.Yeni rengini açtırdığı açık kahverengi saçları ve yeni saç stili ile çok güzel görünüyordu.Tahtalardan birini kavrayıp yavaşça çıkardı ve büyükçe gülümsedi.Ellerini havaya kaldırıp sevinç gösterisi yaptıktan sonra yanıma gelip dudaklarını yanağıma bastırana kadar gerçekten kalbimin atışı normaldi.

Fakat şuan hiç atmadığı kadar hızlı atıyordu belkide.

Dudaklarını yanağımdan çekerken az önceden daha kırmızı olduğumu düşünüyordum.Gerçekten ateşin içine düşmüş gibi hissediyordum.

"Gerçekten kutsalmış!" Babası hayret içerisinde bakarken Annesi büyük bir kahkaha atmıştı.

"Şimdi oğluna yenileceksin öyle mi?" Hoseok sevinçle yerine geçtiğinde yüzüme ufak bir gülümseme yerleşmişti.Babası hırslanıp elini tahtaya attığında tümüyle yıkılan kuleye gülerek baktı Hoseok.

"Haha! Kazandım." Hoseok'un tarif edilmesi imkansız kahkahası kulaklarımı doldururken esnedim.Gözlerim salon duvarında asılı olan saate kaydığında ne ara bu kadar geç olduğunu anlamamıştım.Zaman çok hızlı geçmişti.

"Sanırım gitme vaktimiz geldi." Hoseok oturduğu yerden kalkarken babası da onunla birlikte kalkmıştı.

"Burada kalsaydınız?" Annesi içeride ki hizmetlilerden birine bağırıp montlarımızı getirmemizi istedi.Hoseok gelip kalkmama yardımcı olurken kollarına tutunup kalkmıştım kotluktan.

"Yarın şirkete gideceğim.O ev daha yakın biliyorsun." Babası anladığını belli edercesine kafasını salladıktan sonra kollarını bana sarıp sıkı sıkı sarılmıştı.

"Kendine çok iyi bak." Sarılışına karşılık verip kollarımı boynuna doladım.Annesi ile de vedalaşıp evden çıktık ve Hoseok'un arabasına bindik.Eve doğru sürerken sessizdik.

"Nasıldı bugün?" Gözlerimi camdan çekip sessizliği bozan Hoseok'a çevirdim.Gözleri yola dikiliyken bana bakmadan sormuştu.

"Çok güzeldi.Hele ki annenin yemekleri! Çilekli pastasına bayıldım!" Kırmızı ışıkta durduğumuzda gülerek bana döndü.Ben ise hevesle anlatmaya devam ettim. "Biran kendimi cennette gibi hissettim! Üzerinde ki krema harika-" 

"Senin canın pasta mı çekti?" Hoseok'un kahkahası arabanın içerisinde yankılanırken sertçe yutkunup ona çevirdim gözlerimi.

"Sanırım." Bir kez daha kahkaha attı.Onun benim sayemde kahkaha atıyor olması o kadar iyi hissettiriyordu ki asıl şimdi cennette gibi hissediyordum.Arabayı sürmeye devam ederken evin yolundan saptığını gördüm.Daha sonra ise gecenin geç saatine rağmen  açık olan bir pastahanenin önünde durduk.

Arabadan inip pastahaneye doğru ilerlediğinde gözlerimi ondan çekmedim.Pastahane sahibine gülümseyerek bir şeyler söylerken hala arabanın camından onu izliyordum.Gözlerimi ondan çekmemi sağlayan şey ise arabanın içerisinde yankılanan bildirim sesi oldu.

Gözlerimi ondan çekip montumun cebinde ki telefonumu çıkardım.Mesajın kimden geldiğini bilmiyordum.Daha doğrusu numarayı tanımıyordum.Mesajı açıp baktım.Okuduktan sonra göğsümün üzerine bir ağırlık çökmüş gibiydi.Yutkundum.Yutkunamadım.

'Bu iş daha bitmedi Hye Su.'

best friend ❆ jung hoseok✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin