27.Bölüm

1.1K 108 0
                                    

27.Bölüm

Son kez aynada kendime bakıp bir iç geçirdim. Üzerimdeki şey gerçekten çok ağırdı ve ben bunu on beş santimetre topuklularla nasıl taşıyacağım diye kara kara düşünüyordum. Hayır, herkesin eğleneceği türden bir parti yerine 'balo' fikri kimden çıkmıştı ki?

Maria'nın bir iki hafta önce gösteride giydiği takımdan bozma elbise kafamda canlandığında bunu akıl eden dehayı tahmin etmek zor değildi tabi..

Straplez elbisem belime kadar küçük küçük milyonca parlak taşların işlendiği korseden oluşuyor ve etek kısmı ipek kumaştan dizlerimin iki karış yukarısında son bulurken, arkadan devasa kabarık bir kuyruk eşlik ediyordu bana. Tıpkı arkanda köpek gezdiriyor hissi uyandırıyordu ben de. Fakat yalana gerek yoktu ki, korsem tam bir cazibe abidesiydi. Uzamış olan saçlarıma Asya'nın da yardımı ile dalgalandırarak, şekil vermiş ve benim çekmecemde bile olduğunu bilmediğim bir spreyi saçlarımın bozulmaması için girdiği delikten bulup, çıkarmış ve başlarımıza bocalamıştık. Evet, Asya'da bu hazırlıklara dahildi çünkü Murat'ın partneri olarak balomuza davetliydi. Korsenin ipleri ise sağ yanımdan sıkıca bağlanmış ve çapraz şekli oluşturulmuştu. Bacaklarımın daha parlak durması için kuzenimin şeytanın aklına gelmeyecek icatları vardı. Ve ben bundan bir kez daha emin olmuştum. Asya eşittir parti! Bacaklarıma, kollarıma kısaca açık olan tenimin her noktasına kreme benzer, cilde doğal bir ışıltı veren bu şeyi sürmüştüm. Buna karşın makyaj yapmaya pek gerek duymamış, sadece fondöten, koruyucu ruj ve rimelle sıramı savmıştım.

Asya ise yine kırmızı renkte kıyafet seçmişti kendine. Kırmızı, tamamı kat kat tüllerden oluşmuş straplez uzun bir tuvalet giymişti. Ve arkasında bayıldığım, yerlere kadar sürten kocaman kırmızı saten bir kurdelesi vardı. Kurdelesi sırt dekoltesinden başlayıp, ayak bileklerine kadar uzanıyordu. Derin bacak yırtmacı ile Murat'ın gözünü kamaştıracağına emindim. Murat'ın da çekicilik konusunda Asya'dan geri kalacağını hiç zannetmiyordum. Birbirlerine o kadar yakışıyorlardı ki... Ve istemsizce Rick'i takım elbiseli hali gözümde canlandığında, hayali dahi kalbimi tekletmişti. Babamın sesini duymamla düşlerimden sıyrılıp salona indim. Evet, bu gece beni babam bırakmak istemişti baloya. Ve yine evet ki; onun sıfatı hala baba idi. Bu derece kararlı olmamda Rick'in de çok payı vardı. Dün gece ya da sabaha karşı demeliyim, yarı uykuluyken Thomas hakkında anlattığı ilk birkaç şeyi hatırlıyordum.

Rick'imi vampire çevirmek o sarışının aklından geçmiyormuş, ta ki babası her gece yaptığı gibi Rick'i eve dönmesi için ikna etmeye gelene kadar. Thomas ne olduğunu anlamak için zamanının olmadığını anlayıp kadına saldırmış ve sonucunda pis sürtük ikisini de yaralayarak oradan kaçmış. Rüyamda defalarca Rick'i kan veren içinde görmüş bu yüzden adam gibi uyuyamamıştım bile. Uyandığımda saat 1'e geliyordu ve ben Rick'in dizleri yerine yastığımda uyanmıştım. Merdivenlerden dikkatlice inerken elimdeki telefonum rahatsız edici tonda öttü. ' Pekala nasıl istersen öyle olsun. Ben seni içerde bekliyor olacağım.' Az önce Rick'e beni almaya gelmemesi için attığım mesajın dönütüydü.

"Rambo'dan haber var bakıyorum da."

"Richard baba."

"Ya da Rambo."

Gözlerimi devirdim ve tartışmaya bir son verdim.

"Asya'lar çıkalı yarım saat oldu. Geç kalmadığına emin misin?"

"Asya'lar mı? Murat ve Asya ne çabuk Asya'lar oldu."

Kapıyı çekip eline Asya'nın arabasının anahtarlarını asık suratla eline tutuşturdum.

"Murat'ı sevdim. Saygılı ve Türk."

Kumaş yığınımı topladığımda kapımı açtı ve şükürler olsun ki bir yerlerimi morartmadan koltuğa yerleştim. Babam, kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçti ve sürmeye başladı.

Auxılıum Serisi I; GardiyanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin