7.Bölüm

1.8K 131 27
                                    


7.Bölüm

"Sofrayı kuran kaldırsın!"

Ve itiraf ediyorum ki başıma bir terlik yememek için son kalan merdivenleri de koşarak çıktım. Odama gittiğimde heyecanlanmıştım. Richard yarın beni almaya gelecekti! Kapımı kapattım ve kendi etrafımda tam bir dönüş yapıp kendimi bu gün onun oturduğu koltuğa bıraktım. Derin bir nefes aldım. Tahmin ettiğim gibi hafif de olsa kokusu buradaydı. Biraz öyle kaldım. Sonra kızgınlıkla ayağa kalktım ve kendimi toparladım. Yarın Richard buraya gelecekti çünkü burada bir işi vardı. İşi olmasaydı ben aklına bile gelmezdim. Belki de bana söylediğini çoktan unutmuştu. Işığımı söndürüp yatağıma gömüldüm. O umurumda değil!

🐉

Bu sabah saat onda çalışmam vardı. Ama ben tam sekiz buçukta ayaktaydım. İçimdeki bu his her neyse beni diri tutuyordu. Diri ve heyecanlı. Güzel bir kahvaltı hazırladım ardından Asya'nın tüm çabalarına rağmen onu yataktan kaldırdım ve benimle kahvaltı etmeye ikna ettim.

"E hadi dinliyorum. Sıra sende."

"Ne sırası?"

"Dökülme sırası."

Dünkü derin nefesi ben aldım ve hızla verdim.

"Ben Richard Hillwood'tan biraz hoşlanıyorum. Ama sadece biraz, birazın da birazı yani.." dedim.

Asya bir gülme krizine hakim olmaya çalışıyordu. Yüzü kıpkırmızı olduğunda kendini bıraktı ve birkaç kahkaha attı. Aslında şu an ona biraz kızgındım. Ya da normalde kızabilirdim ama içimde saçma sapan bir mutluluk vardı ve bu kızmamı engelliyordu.

"Sen gerçekten salaksın." dedi.

Bak işte şimdi kızmaya başlamıştım.

"Efendim? Sen ne diyorsun?"

"Ecel! Sen bu adama hiç olmadığın kadar aşıksın!"

"O kadar belli oluyor mu?" Deyip dudağımı ısırdım.

Şimdi utanma sırası bendeydi.

"Hadi kalk da hazırlan. Geç kalacaksın."

"Asya... belki bana ne giymem konusunda yardımcı olursun?"

"Haydi, haydi yürü." deyip önüme geçti.

Saat doku buçukta zil çaldı. Son kez aynada kendime baktım. Bu giydiklerim kesinlikle benim dolabımdan değildi. Asya ortalarda yoktu. Kapıyı açtım. Richard beyaz ince bir tişörtün üstüne düğmeleri açık sarı bir gömlek giymişti. Güneş, kapının sol yanından ona doğru vuruyordu ve zaten belirgin olan kaslarını gömleğini saydam kılarak benim gözüme sokmak için çabalar bir hali vardı. Gözlerimi yüzüne çevirmemle midemin çekildiğini hissettim. Evet! Yine nefesimi vermeyi unutmuştum ne var yani? Ne kadar aptal olduğumu düşünecek vaktim yok. Onu izliyorum burada! İnci gibi bembeyaz ve şekilli dişleri gözüküyordu gülümsemesinin altından. Köpek dişleri sanki biraz daha mı uzundu? Gülümsemesiyle beraber yanağında oluşan gamzesini gördüm ve gülümseyen sadece dudakları değildi. Gözlerinin içi gülüyordu. Bu ayrımı yapacak kadar olay yaşamıştım. Bunu nedeni güneş değildi. Mavi gözlerinin içindeki ışık beni kör edebilirdi. Gülümsedim.

"Günaydın."

"Günaydın."

Kapıyı kapatıp tümseğe çıktım. Beş santim beş santimdir! Biraz geri giderek bana yer verdi kapıyı kapatmıştım ve güneş ışığı şimdi benim üzerimdeydi. Onunla aynı etkiyi yaratamayacaktı bende ama güneşi çocukluğumdan beri sevmiştim. Ve kendimi biraz tanıyorsam şu an yeşil elbisem kadar gözlerimde yeşildi. Asya sürdüğü hafif dudak koruyucusunun dudaklarımı daha dolgun gösterdiğini söylemişti ve açıkçası şuan bunun doğru olmasını istiyordum. Bana uyum sağlamayan tek şey elbisemin dekoltesine sakladığım kolyemdi. Ve ben buradayım demek istercesine parlıyordu yine. Richard'ın bunu fark etmemesi imkansızdı zaten. Kaşlarını çatıp "Kolyen?" Dedi.

Auxılıum Serisi I; GardiyanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin