Bolum-200

2.3K 65 55
                                    

Bağırdım çağırdım size benim söylediğimi yapın diyorum dedim. Köye gidelim dedemin yanına gitmek istiyorum dedim.
Hepsinin yüz ifadesi sapsarı oldu o zaman hiçbir şey anlamıyodum.
Kimse bir şey söylemedi evdeki herkes arabaya binip köye doğru yola koyulduk. Köy yolunda ilerlerken daha dedemlerin evine gelmeden babam yolda, mezarlığın kenarında arabayı çekip durdu. Herkes arabadan indi şaşırmıştım, ne oldu evin oraya çıkmıyor muyuz diye sordum.
Kimse benimle konuşmuyordu. Mezarlığın içine doğru yürümeye başladık. Herkes benden önde yürüyordu, en geride ben geliyordum. Burayı hatırladım. Burası dedem öldüğünde toprağa gömdüğümüz yerdi... 
Onun mezarına gidiyorduk. Lakin annem bana onun yaşadığı söylemişti. Tam onun mezarının başına geldiğimiz zaman anneannem bana dönüp; " işte babam" dedi. Gerçekten ölmüştü. Demek ki yaşadıklarım doğruydu. Lakin bir sorun vardı. Mezar taşındaki ölüm tarihi 1966 yazıyordu...   

Onu gördüğüm anda gözümden yaşlar süzülmeye başladı. Inanamadım. Ben gerçekten delirmiş olabilir miyim. Eğer öyleyse bu kadar şeyi nereden biliyordum...
Koşarak mezarlıktan çıktım. Herkes peşimden geldi. Arabaya bindik anneannemlere gittik. Ne yolda kimse birbiriyle konuştu, ne de eve geldiğimizde...
Biraz kendime gelmiştim kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Anneanneme dönüp dedemin resimlerini getirmesini istedim. Hemen kalkıp, başka bir odaya gidip resim albümü alıp geldi. Hemen yanına gittim resimleri çıkardığında şok oldum.
1966 da ölmüş olan birini nasıl olurda kendi zamanında imiş gibi yaşardım. Uzun uzun sohbet ettik hareketlerinden konuşma tarzından uzun sakallarından iyi niyetliliğinden her şeyinden...
Anneannemin söyledikleri ile benim söylediklerim birebir örtüşüyordu. Herkes Bana inanıyordu fakat bir sonuç çıkaramıyorlardı. Anneanneme dedemin kitabından bahsettim. Anneannemde öyle bir kitap olduğunu ve kendisinde olduğunu söyledi. Bunu duyar duymaz hemen anneannemden kitabı getirmesini istedim. O, kitabı almaya giderken ben de peşinden gittim. Anneannem kitabı sandıktan çıkardı. Bu kitap benim gördüğüm kitabın ta kendisiydi. Hemen içini karıştırdım en baştan başladım. Kopuk sayfalarına kadar her şey birbirine tutuyordu. Sayfaları tek-tek inceliyordum orta sayfalara geldiğimde birden karşıma bir kağıt çıktı. Bu kağıt dedemin ölmeden önce bana yazıp bıraktığı kağıttı. 

Kağıdı biliyordum. Kağıtta sadece 4 bölüm yazıyordu. Beşinci bölümü ben yakmıştım ve 4 ve 5 in arası kesilmişti. Bunu ben yapmıştım. Bunu anneanneme söylemedim. Bu kağıt ne diye sordum. Anneannem anlatmaya başladı. Bu kağıdı babasi abisine yazıp vermiş. Abisinin başından, anneannemin anlattığına göre, benim yaşadıklarımın aynısı geçmiş.

Bana olayları anlattığında aklım başımdan gitti. Abisinin resminin olup olmadığını sordum. Içeride albümde olacağını söyledi. Resmi elime aldığımda bir de baktım ki...
Resimdeki kişi benim tıpatıp benzerimdi. Sadece benden yaşça büyüktü. Yani ben annemin dayısı ile tıpatıp benziyordum.
Onun nerede olduğunu sorduğumda ise bana bir sabah yatağında ölü olarak bulduklarını söylediler. Bulduklarında mosmor olmuş vücudunun her yeri işkence görmüş gibi kan toplamış ve gözleri açık bir şekilde ölmüş. Öldüğünde ise tam 34 yaşındaymış.
Ben onun hayatını geri kalanını yaşamıştım...
Zuzumbilesi onun aşkıydı ve onun uğruna ölmüştü...

_________SON__________

Zuzumbilesi Hikayesi - Fullحيث تعيش القصص. اكتشف الآن