ASİ

12.4K 468 173
                                    

ASİ - TANITIM

Zihnin ötesinde, üstünde yaşadığın dünyadan daha geniş bir galaksi vardı...

Ilık damlalar yeryüzüne inerken genç kızın içi alev alarak tutuşuyordu, aldığı haberle öfkeli bulutların kavgaları sonucu yeryüzüne inen şimşeklerin hızıyla hastaneye gelmişti. Kaybetme korkusu onu tüketirken içindeki öfkenin sahibini daha kendi de bilmiyordu, aslında her zaman en büyük öfkeyi kendine duymuştu.

Üstüne yıkılan hastane değil, ömrü boyunca ayakta durmasını sağlayan kolonlardı. Ellerini kaldırarak bir dayanak aradı ve duvara tutundu, yaşamasına sebep olarak gördüğü kadın içeride yatıyordu. Görüşü bulanıklaşarak onu suların altına çektiğinde ayakta kalabilmek için göz kapaklarını, ilk kez yuvasından uçmak isteyen kuşun kanatlarını istek ve hızla çırpması gibi kırpıştırdı. Yanağından süzülen bir damla dudaklarına tuzunu bırakırken tüm yaraları o tuzla yanmaya başladı.

O yanıyordu, ruhu sekiz yıl sonra gözünden akan bir damla yaşın tuzuyla tutuşuyordu. Ruhu alev alev yanıyordu.

"Anne." Sessiz fısıltısı hıçkırıkların yankılandığı, etrafına ördüğü kalın aşılmaz duvarlardan acıyla sarsılmıştı. Kolonları çatlayan binanın içine konan bir patlayıcıyla olduğu yere çökmesi gibi bedeni 'Yoğun Bakım' yazan kapının önüne yığıldı.

Eline düşen, içindeki acılar vadisinden akan lav ırmaklarının buharından oluşan sıcak acılardı, yanaklarından süzülen tuzlu damlalar yokuştan aşağı inen freni kopmuş araba hızında iniyordu. Yıllarca ağlayamayan genç kız, gözyaşlarını dizginleyemiyordu.

"Anne!"

Hıçkırarak ettiği feveranı kendini korumak için ördüğü her tuğlası acı olan duvarlarını titretmişti. Sıktığı yumruğunu var gücüyle yere indirdiğinde hastane koridoruna yayılan ses aslında genç kızın kendini koruduğu duvarlarının yıkılışının sesiydi, içinde deprem vardı ve her düşen tuğla paramparça oluyor, sesi kulaklarında yankılanıyordu. Elindeki anlık olan hissizleşmenin ardından gelen yanma umrunda değildi. Mutluluğu, huzuru, üzüntüyü hissedemediği kalbinin karıncalanmasına dikkatini vermişti, fakat acıyı şuan bile hissedemiyordu. Gözlerinden sıcak acılar akarken genç kız kalbinde acıyı hissedemiyordu, hissetmek istedi. Acıyı bile...

Herkesin hayranı olduğu genç kız, kiri saklamak için gri boyanan hastane duvarlarının arasında soğuk zeminin üzerine tek başına yığılmıştı. Kalbi dökük, eski bir harabe olan kızın artık bedeni de harabeden farksızdı, biliyordu annesi iyileşmezse asla yıkıntılarını toparlayamayacaktı.

"Asi!" diyen genç adamın sesinden akan şaşkınlık soğuk su olarak geri dönmüş ve yüzüne çarpmıştı. Genç adam kuzeninin gözlerinden akan yaşları gördüğünde irkilerek bir adım geri atacak olsa da bedeni ondan önce hareket ederek genç kızın önüne diz çöktü. Büyük güçlü ellerini uzatarak uzun parmaklarıyla kızın yüzünü ellerinin arasına aldı, genç kızın ıslanan yanaklarını silerken sıcak acıların yaktığı, kanlandırarak damarlarını belirginleştirdiği ela gözlerine baktı. Yeşilleri kahverengilerini yutmuştu... Asi'nin gözleri doğaya karşı geliyordu. Kahverengi toprak yeşil yaprakları, bedenleri yutarak kendine katarken onun gözlerindeki yeşiller kahverengiyi yutmuştu.

Genç kızın en son ne zaman ağladığını düşündü, sekiz yaşındaydı. Bıkkınlıkla gözyaşlarını silişi öfkeli bulutları anımsatan gri gözlerinde canlanırken zaten belirgin olan çene kemiklerini daha çok belirginleştirecek şekilde dişlerini sıktı. Nefret ettiği anlardan birindeydi, genç kızın geçirdiği krizlerde hissettiği gibi kendini çaresiz hissediyordu.

ASİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin