Deli denmesini tercih ederim part 1/2

667 47 4
                                    

Yaklaşan ayak seslerini duyduğumda senseinin yanından uzaklaştım ve gri renge dönmeye başlayan odadan çıktım. Koridorun sonuna vardığımda bir kadın çığlığı ile sensei yi bulduklarını anladım. Koridorun sonundan sağa dönüp giderken üzerime baktım. Kanla kaplıydı. Kıpkırmızı kanla. Ah! Evet saçlarım. O nlara bakmalıydım. Tuvalete gidip aynaya baktım. Çift kişilik denen bu olsa gerek. Sanki ortandan ikiye ayrılmıştım. Saçlarımın bir bölümü mavi iken diğer bölümü kırmızıydı. Gözlerim de aynı şekildeydi ve bir gözüm daha sert bakıyordu. Saçımdaki mavilik giderek kırmızıyı kapatırken tuvaletten çıktım. Nednse hiçbir şey hissetmiyordum. Ne korku, ne de mutluluk. Sadece koşuyordum gene eski ruhsuz halimle. Sınıfa yaklaştığımda düşündüm. Girmel miydim? Hayır! İnsanlar halimi görse bana bakarlardı ve zil çalalı bayağı bir olmuştu. Aslında en arkadaki sırama oturup sessizce kitabımı okumak istiyordum ama, imkansız. Büyük ihtmal girsem bana soru sorarlardı. Üstüm kanlar içinde sonuç olarak. İlgiden nefret ederdim. Annem bile bana ilgi göstermeden 3 yaşında yetimhaneye bırakıp gitmişti. Babam? Onu hiç görmedim. Sınıfın önünden geçtim ve okulun çıkış kapısına doğru ilerledim. Görevli herzamanki gibi kulübesinde uyukluyordu. Kapı kilitliydi ama ben cüsseme göre sportifimdir. Parmaklıklara tutunup kendimi yukarı çektim ve dışarı çıktım. Ellerim cebimde sokakta yürürken (bu arada cüssesini 6. sınıf yapın) insanlar tip tip bana bakıyordu. Vitrindeki yansımama bakınca ağzımdan ufak bir hırıltı çıktı. Saçlarım normale dönmüştü ama bir gözüm hala kırmızıydı. Şimdi düşüünce 12 yıldan beri ilk defa konuşmuştum.

"Hey! şu oğlana bak üstü kanla kaplı sence iyi mi?"

İnsanlar fısıldaşmaya başlamıştı. Sanırım üstümü değiştirmeliydim. Bulduğum ilk mağzaya dalıp giysi aldım. İyi ki kredi kartım hep yanımda. Okuldan ayrıldığıma üzülmedim , ama kitabımı bıraktığım için üzgündüm. O kitap güzeldi ve sonunu merak ediyordum.

"Yukio-kun sen misin?"

Sıçıyım! Fazla dalıp ayak seslerini duymadım. Arkamı döndüm. Sınıfımızın eski idolü Hikaru-chandı. Bu kız geçen sene sebebsiz yere okuldan ayrılmıştı.

"Bu gerçekten sensin! Neden buradasın? Okulun yok mu?"

Kafamı hayır anlamında salladım. Bu kızı sevmezdim. Etrafında hep insan vardı.

"Oh!"

gülümsedi.

"Hiç değişmedin ha?"

Omzumu silktim.

"Gözüne ne oldu? Biri kırmızı? Lens mi?"

kafamı evet anlamında salladım. Ne demem gerekirdi ki bu kızı sevmiyordum. 

"Yakışmış! Gezmak ister misin?"

Gene omuzlar.

"Sokka! Hadi gidelim. Ben de kitapçıya gidecektim!"

Güzel, en azından kitab alabilirdim. Yürümeye başladık, aynı zamanda konuşuyordu. Tanrım! Bu kız hiç mi susmaz!

"Okul nasıl? Ben yeni bir okula gidiyorum. Biraz sıkıcı ama alıştım..."

Etraf gene renklenmeye başmalıştı. Eğer bunun ne olduunu bilmeseydim Hikaru- Cahn yüzünden derdim...

baya yazdım ama zamanım yok aslına bütün blmleriniz hazır ama defterimde ve geçirmek çok zor bu yüzden 2 parta böldüm bu bölümü ok? neyse yarın 2. partını ve diğer bölümü yazarım bbyyyy mutimediada piskopatımızzzz

Ben Piskopat değilimWhere stories live. Discover now