Gece denizim...

372 38 13
                                    

Vazgeçtim... gözlerinden
Vazgeçtim... sözlerinden
Bir "ah" de yeter...
Sessizce... kimsesizce gönderdim
Dudaklarımı... öpme al yeter...
Hiç tanımaz tenim ellerimi...
Bilmez yüreğim bilmez yüreğini
Ah bu koku, bu ten, bu dokunuş
Ah bu delilik sarsar bedenimi
Yok.. olmak.. anıdır.. şimdi...

Şu an Nazlının durumu tam böyleydi... sahilde bir banka oturmuş sesizce ağlıyordu... gözünün önünde hep Savaş ve Seda vardı... onları öpüşürken görmek Nazlı'ya çok ağır gelmişti... Ozan'ı hatırlarmıştı o görüntü... Nazlı, Ozan'ı çok sevmişti... ama Ozan'ın Nazlı'ya yaptığı şey çok kötüydü... affedilmeyecek bişey! Ve şimdide Nazlı yine o acıyı hatırladı... Savaş'tanda bir darbe yedi... artık aşk'a inanmayacak duruma gelmişti...

Ayağa kalkıp sahilde biraz daha dolaştıktan sonra yürüyerek eve gitmeye karar verdim. Zaten Sahil evime yakındı. Ama aklımda hep Savaş vardı.

Neden yaptın bunu bana..?

Tam bir ölü gibiydim... nefes alıyordum, kalbim atıyordu, ama ben ben değildim... hala Savaş ve Seda'nın öpüşmesi gözlerimin önündeydi.. ve birden sol tarafımdan gelen darbeyle kendimi sokağın ortasında yerde buldum... gözlerimi kapatmadan gördüğüm tek şey insanların bana doğru koşmasıydı. Tek diyebildiğim şeyde "Savaş" oldu... gerisi karanlık...

Tam o an Savaş'ın kalbine bişey battı. Bir acı, bir sıkıntı... odasında sıkıntı yüzünden dört dönerken birden aklına Nazlı geldi...

Çık artık aklımdan! Hayatımdan gittin aklımdanda çık!

Hayır çıkmıyordu... Savaş'ında gözleri önünde hep Nazlı vardı... Nazlının ona son bakışı aklından çıkmıyordu! Nazlı ona öyle bir bakmıştıki... sanki "herşey bitti" demişti... dudaklarını oynatmadan, ses çıkarmadan Savaş'a "herşey bitti" demişti!

Savaş: anlaşıldı bu sıkıntı Nazlının evde olduğunu duymadan gitmeyecek!

Savaş hemen dolabından Nazlının dosyasını çıkarıp ev telefonunu aradı. Kimse açmayınca iyice çıldırdı. Tekrar... tekrar... ve tekrar aramaya çalıştı. Ama kimse açmadı. En sonunda dayanamayıp Nazlının telefonunu aradı ama yine kimse açmadı. Savaş iyice delirmişti. İçindeki sıkıntıda çok fazla büyümüştü. Çareyi Ali'de bulup hemen onun odasına gitti.

Savaş: Ali! Kardeşim bak sana birisinin telefon numarasını attım. Onun yerini tespit etsene
Ali: niye? Bu numara kimin?
Savaş: soru sorma ali! Dediğimi yap! Hadi çabuk ol!
Ali: peki madem laptopumu versene
Savaş: buyur canım kardeşim oy yerim senin aklını numara tespit edişini!
Ali: abartma!?

Ali yeri tespit ederken Savaş'da tepesinde dört dönüp durdu. Hala edişeliydi ve sıkıntı gittikçe büyüyordu! Nazlı'yı görmezse kesin delirecekti! Ali sonunda yeri bulunca endişeli gözlerle bir ekrana bakıp birde Savaş'a baktı...

Ali: şey abi...
Savaş: nerdeymiş buldun mu?
Ali: evet buldum... şey... aradığın kişi şu an hastanede...
Savaş: ne?

Yoo hayır hayır! Bu gercek olamazdı! Nazlı... kaza geçirmiş olamazdı! Savaş'ın kalbine çok büyük bir acı saplandı... neye uğradığını şaşırdı! O acı demek buydu! Savaş, Nazlının başına bişey geçtiğini anlamıştı!

Hemen kendime gelip koşarak dışarı çıktım. Arkamdan Ali'de gelip kendisi direksiyonun arkasına geçti. Bu halde arba kullanamazmışım. Hemen hızlıca hastaneye gittik. Ali kapının önüne durunca arabadan inip hastanenin içine daldım. Resepsiyona koşup hemen Nazlının nerde olduğunu sordum.

Resepsiyondaki: Nazlı Korkmaz 2çi katta 206çı oda.

Teşekkür bile etmeden koşarak merdivenleri çıkıp 206 numaralı kapının önüne dineldim... hangi yüzle girecektim içeri? Derken birden kapının açılmasıyla ağalayan gözlerle Selin bana baktı.

Selin: senin ne işin var burda?
Savaş: Nazlının kaza yaptığını duydum... onun yanına geldim...
Selin: Nazlı uyanmadı hala. Anca yarine uyanırmış!
Savaş: Nazlı'ya bakıp gitsem olur mu? Çok merak ettimde...
Selin: tamam geç... anne sende gel benimle Savaş'ı yalnız bırakalım...
Savaş: sağol...

Herkes dışarı çıktıktan sonra yavaş adımlarla Nazlının yanına gittim... her adımda gözlerim daha çok doluyor ve ellerim daha çok titriyordu... yanına gelince 2 gözümdende yaş aktı. Çok masum uyuyordu... başında bir yara vardı kolundada sargı... Nazlı benim yüzümden bu hale gelmişti! Küçük elini iki eliminde arasına aldım. Eli soğuktu... Çok soğuk... avucunun içine bir öpücük bırakıp ağlamaya başladım.
Savaş: Nazlı... çok özür dilerim... hepsi benim yüzümden biliyorum... Aylin beni uyarmıştı. Bugün olmaz demişti ama dinlemedim... korktum... çok pişmanım Nazlı... Aylin'de Ali'de hatta babamda bana aşıksın bu kıza dediler... inanmadım. Kabullenemedim... daha doğrusu ben kabul etmek istemedim... özür dilerim! Daha önce kabul etseydim bunların hiç biri olmayacaktı... ama şimdi anladımki Nazlı... bende sana aşığım...! Artık bişey fayda etmeyecek biliyorum... benden nefret ediyorsun... nolur beni affet Nazlı... ama affetmesende anlarım... benim yüzümden çok acı çektin! Biliyorum... istersen karşına bile çıkmam...

Yüzüne düşen sacı kulaklarının arkasına sıkıştırıp hafifçe yanağını öptüm...

Savaş: bu çapkın hep seni sevecek deniz kızı... sen bu çapkının ilk ve son aşkı olacaksın... seni seviyorum..!

Hani bazen durumu en iyi bir şarkı anlatır ya... şu an savaş'ın durumu tam şöyle...

Korkma söylemem adını kimselere duyurmam...
Sen bile bilmeyeceksin ömrün boyunca...
Sadece bu şarkı söylenecek dillerde...
Bu gizli sevda...

Adın iki hece, dudaklarımda mühürlediğim...
Gözlerin gece, yüreğimde çakar o şimşeklerim...
Sanki bilmece, çözmeye cesaret edememki...
Deli bu sevda...

Savaş son defa Nazlının yüzüne baktıktan sonra yine avucunun icini öperek gözlerini kapattı. Gidiyordu işte... geri gelecek miydi bilmiyordu buna cesareti var mı yok mu bilmiyordu... elini geri yatağa bırakıp kapıya gitti.

Kendine iyi bak... gece denizim...

Göz yaşlarını eliyle silip yavaş adımlarla hastaneden çıkıp arabaya bindi. Ali Savaş'a bakınca ağaladığını hemen fark edip telaş yaptı

Ali: abi! Ağalamışın?!
Savaş: boş ver abim hadi sür eve gidelim...
Ali: abi n'oldu!?
Savaş: aşık oldum... gece denizime...

(Kısa oldu biliyorum... pardon☺️ 20 vote ve 30 yorum sonra yeni bölüm gelecek❤️ sizi seviyorum byee)

Sevmek suçmuş...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin