Yemeğimi bitirir bitirmez odama çıkıp tekrar bilgisayarımın başına oturmuştum.Onun resimleri açıp bakmaya başlamıştım.Derslerime kendimi veremiyordum.Aklımda fikrimde o vardı.Evet hayatımda en çok istediğim şey oydu. Nedenini bilmiyordum. Ona bakmak hoşuma gidiyordu. Beşinci sınıftan bu yana onu takip ediyordum.Nedense bana güzel bir etki bırakmıştı.O nereye giderse bende oraya gitmiştim. Ama sadece onu uzaktan izliyordum. Fazla sessiz ve yalnızdı. Bu sessizliği ve yalnızlığı daha çok merak uyandırıyordu.Tek bir olay hariç onunla herhangi bir muhabbetim olmamıştı.Yakışıklı olup olmamasına bakmıyordum. Ama kahretsin ki büyüdükçe daha yakışıklı oluyordu. Beşinci sınıftayken herkes bana gülerken o bana yardım etmişti.Bilerek ve ya bilmeyerek bana sadece dudağının kenarıyla gülümsemişti. O andan itibaren kalbimde bir şeyler hissetmiştim. Belki duygularımın ilk çıktığı zamanlar o zamandı. Onu hep görmek istedim. Onunla konuşmak istemiştim ama biraz korkmuştum.Benim hakkımda ne düşünürdü bilmiyordum. Pek cesaret edemesem de o benim saf duygularımın yansıması gibiydi.Aslında hiç konuştuğunu görmemiştim. Onun lakabı dilsizdi. Bu yıla kadar tek bir kişiyle bile konuştuğunu görmemiştim. Gerçekten dilsiz miydi? Bunu yıllarca merak etmiştim.Çok yakınına gitmemiştim. Benimki uzaktan bir takipti.

Bu yıl cesaretimi toplayıp onunla konuşmaya karar vermiştim. Kaybedeceğim bir şey olmazdı diye düşünüyordum. Gizli gizli çektiğim fotoğraflara tekrar bakıp gülümsedim. İzin almadan onu uzaktan çekmiştim. Yaptığımın doğru olmadığını biliyordum ama duygularımla en azından böyle savaşıyordum. Yakından nasıl görünüyordu acaba? Kesinlikle bunu merak ediyordum. Benim için ulaşılmaz bir hayal gibiydi. Garip bir heyecan veriyordu. Birkaç saat daha bilgisayarda takılıp ders çalışmadan erkenden yatmıştım. Okulumun hemen başlamasını istiyordum. Bunun sebebini çok iyi biliyordu kalbim.

^^^

Sabah annemin nazik dürtmeleriyle uyanmıştım(!) Sabah sabah yine küçük çaplı bir tartışma yaşamıştık. Sabah erken uyanıp o tatlı yatağından çıkmak dünyanın en büyük mücadelesiydi bence. Anneme değil erken kalkmaya alışamadığıma sinirleniyordum aslında.Evden öfkeyle  söylenene söylene fırlayıp çıkmıştım.Bu kadın bazen beni deli ediyordu. Bazen ne kadar benim iyiliğimi istese de fazla dırdırcı bir annem olmasından nefret ediyordum ama onu bir o kadarda çok seviyordum.

Yolda hızlı hızlı yürürken etrafıma bakınmaya başladım. Bir yandan apar topar giydiğim üniformamı düzeltmeye çalışıyordum.Okul kıyafetlerini seviyordum.Bizim okulun kıyafetlerinde beyaz kırmızı ve siyah renkleri ağırlıktaydı. Okula yaklaştıkça yeni gelen öğrencilere bakıyordum. Yeni yüzler vardı. İlk liseye başladığım o heyecanı şimdi yeni başlayan öğrencilerin yüzünde görüyordum. Büyüdükçe kendimin ne kadar değiştiğini görüyordum.

Bir yandan da bazılarının yaz tatilinde ne kadar boy attığını düşünüyordum. Kısa bir süre de olsa aslında insanlar çok hızlı değişebiliyordu. Zamanımı çok iyi kullanmam gerektiğini biliyordum. Biliyordum ama bazen onu boşa harcıyordum ve bundan pişman oluyordum.

Okulun bahçesinden girerken "Nisa buradayım!" heyecan ve mutluluk dolu tanıdık bir ses duymuştum.

Azra en yakın arkadaşım bana sesleniyordu. Onu görünce gülümsemeden edemedim. Tanıdık ses ve sima karşımdaydı. Aslında tanıdığım Azra gibi değildi. Onu baştan aşağı süzmüştüm. Vay ne kadar da değişmişti görüşmeyeli. Ona ağzım açık bakarken benim bu şaşkınlığıma gülmüştü.

"Çok güzelim biliyorum." Deyip yanıma gelmişti. Boyu uzamış, saçlarını kısaltmış hatta biraz zayıflamış sade saf bir güzelliğe bürünmüştü. Daha kendine güvenen bir kız olmuş gibiydi. Farklı bir havası vardı.

"Ve sen hiç değişmemişin Nisa biraz boyun uzasaydı iyiydi." Azra elleriyle saçlarını düzeltirken yüzündeki o muzip gülümseme beni gülümsetmişti.

SessizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin