Şaşkın bir hal

874K 33.4K 5.7K
                                    

Resim Durukan:) keyifli okumalar:)

Biraz daha yaklaşıp durdum. Sonra ne yaptığımın farkına varıp geri çekildim. " Özür dilerim." Diye fısıldayıp kapıdan hızla çıktım. Cesaretim tamamen kaybolmuştu. O kadar yakınken ona ulaşamamıştım.

Okulda eve hızlı bir şekilde yürüdüm ve giderken kendime her dakika küfrettim. Eve geldiğimde annem kapıyı açtı. Benim nasıl olduğuma bakıyordu. Tek kelime etmemişti. " Evet anne iyi değilim. Bana bakma öyle." Şu içimdeki kötü his ve moralimi bozuyordu. Bütün yaşama sevincimi alıp götürüyordu.

Odama çıktığımda eşyalarımı bir köşeye atıp bilgisayarın başına geçtim. Bir şeylerle meşgul olmalıydım ve o anı hatırlamamalıydım. Çok yakındım... Çok az kalmıştı ki...

Unut Nisa. Şimdi derin bir nefes al. Bilgisayarımdan bir şarkı açıp dinlemeye başladım. Gözlerimi kapattığım an o aklıma geliyordu. İmkanı yoktu sanki onu unutmanın. Yarın ne diyecektim.

Bilgisayarım da takılırken Durukan'ın fotoğraflarına girdim. Kendimi tutamıyordum. Yine saatlerce onu inceledim. Ne kadar büyümüş. Yüz hatlarını ezberliyordum sanki. Akşam yemeğine indiğimde hiçkimse tek kelime etmedi. Zaten benim konuşacak halim de yoktu. Yemeğimi yiyip odama gittim.Biraz ders çalışıp uyudum.

...

İşte hayat devam ediyordu yeni bir gün. Gün geçtikçe canım sıkılıyordu. Günleri durdurmak istiyordum. Yılın sonuna yaklaşmak istemiyordum. Hazırlanıp evden çıktığımda önce fırına uğrayıp kahvaltılık bir şeyler aldım. Eğer Durukan bana kızgın değilse beraber yiyebilirdik.

Okulun kapısından girdiğimde yaşadığım şok beni afallatmıştı. Talha'yla Durukan birbirlerine gülümsüyordu. Talha heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatırken beni görünce durdu. Durukan Talha'ya bakış atıp onu gönderdiğini anladım. Afallamayı bir kere daha yaşadım. Durukan benim yanıma gelirken yüzünde çarpık bir gülümseme vardı.

Yanıma geldiğimde elimdekilere baktı. Sonra elimdeki poşeti alıp içinden bir poğaça çıkarırken ona baktım. " Se se sen de de min Ta ta tal hayla mı mı ko nu nu şu şu yor yor dun un?" Ben bile ne dediğimi anlamadım.

Hiçbir şey söylemeden poğaçayı ısırdı. Öyle bir baktı ki bir şey soramadım. Sonra beni sınıfa bıraktığında kafamda bir sürü soru birikmeye başladı. Onun kim olduğu öğrenmezsem kafayı yiyecektim.

Bugün onun yanına gitmeye cesaret edemedim ama Talha'yla nasıl o kadar iyi olduklarını merak ediyordum. Çıkışta santranç oynamaya kalıp kalmayacağımı bilmiyordum. Sonra kapıda bekleyen Durukan'ı görünce yine oynayacağımızı anladım. Kütüphaneye beraber yürürken ona bu konuyla alaka bir sürü sormuştum ama beni takmadı bile.

Yine aynı masaya oturup santranç oynamaya başladık. " Hiç gelişme yok." Elleriyle sadece bunu söyledi. Ona gözlerimi kısarak baktım. Şuan şu oyundan çok onun nasıl biri olduğunu çözmeye çalışıyordum. " Çok karışıksın." Diye fısıldadım.Dünkü olay hiç yaşanmamış gibi davranıyordu. Bir saat boyunca oynadığımızda her taşı oynattığımda ona bir soru sormuştum ama hiçbirinin cevabını alamadım.

Yine o kazanmıştı. Bu sefer beraber kütüphaneden çıkıp okul kapısına doğru yürüdük. " Durukan..." Okul kapısının önüne geldiğimizde ikimizde durduk. Onun da gideceğimi bilmesini istiyordum. " Şey ben bir anda yok olursam ne olur." Ona zorla gülümseyerek sordum.Biraz saçmaydı ama bir anda söyleyemedim.

Çarpık bir gülüşle ellerini kaldırıp " Senden kurtulmuş olurum." Dedi. Kafamı iki yana salladım. " Yani öyle değil. Beni gerçekten bir daha hiç görmesen..." Sözümün devamını getiremeden sustum. Kafamı kaldırıp mutluymuşum gibi gülümsedim." Boşver. Bu arada senle santranç oynamak çok güzel. Tabi ki seni bir gün yeneceğim. "

Durukan'ın yüzü ciddileşmişti. " Biraz daha çalışmalısın." Dedi. Ellerini izlerken omuzlarımı yavaşça aşağı bıraktım. Deminden beri kendimi gerdiğimi yeni fark etmiştim." Görüşürüz." Deyip arkasını döndüğümde " Durukan!" Son sesle bağırdım. Duymayacağını bilerek avazım çıktığı kadar bağırdım. " Kahretsin seni deli gibi seviyorum! Ve yakında seni tamamen bırakmak zorunda kalacağım!" Durukan yürümeye devam ediyordu.

Arkasından bakarken gözlerim doldu. " Aptal! Ben senle arkadaş olmak istemiyorum!" Hala bağırıyordum. " Neden beni duyamıyorsun! Neden bu çırpınışlarımı duymuyorsun! " sesim gittikçe azaldı. " İyi ki duymuyorsun. Sana söylemeye cesaretim yok. Beni böyle görsem halime acırsın sanırım. " bende ters istikamete dönüp yürümeye başladım.

Hıçkırıklarla ağlıyordum. Bütün birikenleri boşaltıyordum. Ağlamaya ihtiyacım olduğu zamanlar gerçekten patlayacak gibi oluyordum. Sonra eve gitmekten vazgeçip Durukan'ın gittiği tarafa döndüm. Çok uzaklarda onu seçebiliyordum.

Koşarak arkasından gitmeye başladım. Ona yetişmek istiyordum. Ona yaklaştığımda yavaşladım. Onun yanına gidemedim ama biraz uzağından arkasından yürümeye devam ettim. Biraz yürüdükten sonra şu rutubetli evine yine gelmiştik. Oraya inmek beni korkutuyordu.

Durukan önden girdiğinde tereddütle biraz bekledim. Sonra umursamadan içeri girdim. Yürürken şu dilencileri yine gördüm. Kötü koku burnuma yayılıyordu. Birden acı feryatlar duyduğumda donup kaldım. Koridoru tam dönmüştüm ki Durukan bir anda beni çekip duvara yasladı.

" O piçi bulduğumda geberteceğim!" Başka bir adamın gürlediğini duydum. Durukan baş parmağını susmam için dudaklarıma götürdü. Vücudunu bana yaslarken dudaklarıma daha çok yaklaştı. " Alper seni gebertirdim. Kardeşine dua et! Hem onu da bulursam yapacaklarım bununla sınırlı değil." Adam hala bağırıyordu.

Korkuyla Durukan'a baktım. Acıyla bağıran Alper miydi? Biz ne yapıyorduk böyle. Bana sen niye burdasın gibi kaşlarını çatmış bakıyordu. Hala duvara sırtım dayalı onun kolları arasında sıkışıp kalmıştım. Sonra etrafını kolaçan ederken siyah takım elbise giymiş adamların bu tarafa doğru geldiğini görünce Durukan birden yüzüme doğru baktı.

Sakın ses çıkarma gibi bakıyordu. Durukan kafasını yana doğru eğdiğinde ellerini kalçalarıma getirdi. Yüzünü kapatmaya çalıştığını anlamıştım ama şuan kalbim deli gibi atıyordu. Şuan Durukan'ın nefesinin sıcaklığı tüm vücuduma yayılmış vücudum cayır cayır yanıyordu. Ellerini üstümden çekmesini istiyordum.

" Şu koridorda sevişenlerden nefret ediyorum. Sanki başka bir yer yok! " adamlardan biri yanımızdan geçerken bağırdı. Durukan'ı fark etmediklerini anlayınca rahatladım ama adamlardan biri Durukan'a omuz atınca dengesini kaybedip üstüme yalpalandı ve dudaklarımız birleşince büyük bir şok yaşadım. Gözlerimi hızla açarken yüzümün ne hal aldığını bilmiyordum. Şuan bayılıp kalabilirdim.

Kısa olduğu için üzgünüm yorum ve oylarınız için teşekkürler::) birtanesiz bir bir!!:) yanlışlarım varsa özürlerimi iletirim.:)

SessizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin