Bölüm 8 : Mavi Gözler

67.5K 4K 477
                                    

Erkek kadına iltifat eder, "Gözlerin nasıl bu kadar mavi olabilir? Sanki denizden ya da gökyüzünden bir parça çalmışsın gibi." Ve kız afallar. Ah, hep böyle olur.

----

Yumduğum gözlerimi açtığımda Selim sanki anlamadığı bir dili konuşuyormuşum gibi bakıyordu. Belki de gerçekten anlamamıştı. Tepki vermesini daha fazla beklemeden konuşmak için atılmıştım ki nihayet benden önce davrandı.

"Şaka?" Gerçekten şaşırmış görünüyordu. Maalesef anlamına gelen bir bakış attım. Selim yazılımlardan, kodlardan vs her şeyden iyi anlıyordu.

Mesleğini de bu yönde icra ediyordu ama Selim'e olanları anlatmazsam farketmeden benim kuyumu kazardı.

"Kızım sen manyak mısın? Madem o sensin niye söylemiyorsun? Adam ısrarla o kişiyi bulmamı istedi. Mesajları bile okumamı istemedi."

Işte bu daha kötüydü. Israrla beni arayacaktı ve ben bulmasından korkuyordum. Nüfuzu güçlü bir adamdı isterse beni bulabilirdi ki çoktan aramaya başlamıştı bile.

"Selim sana her şeyi anlatacağım ama çay molasında tamam mı? Çatıya çıkalım." Dün gelmediğini hatırlayınca ona ters bir bakış attım. "Dün mesaj attım gelmedin!" Adeta tısladım. Gelmiş olsaydı ben Bera ile tek başına çatı katında kalmış olmayacaktım.

Onu suçlamamı görmezden geldi, "Molayı sabırsızlıkla bekleyeceğim."dedi. Pişkince sırıtıyordu. Sevimsiz.

Gözlerimi devirdim. "Hadi işinin başına. Ben de gidip patrona günün haberlerini vereyim."

"Bugün bayağı sinirli görünüyor dikkat et." Diye uyardı beni.

"Halledebilirim," elimle kış kış işareti yaptım."Seni burada görmesin hadi."

Gülerek koridorda gözden kayboldu.
Ben de kaderime mahkum bir şekilde notlarımı alıp Bera'nın odasına doğru yürümeye başladım.

Mesajdaki o oyunbaz ve flörtöz tavırları aklıma üşüşürken terleyen ellerimi kıyafetime sürttüm. Gerim gerim geriyordu bu adam beni. Benim o Feride olduğumu bir öğrenseydi ilk işi eminim ki beni kovmak olurdu.

Kapıyı çalar çalmaz direkt girmeye alışmıştım şimdi onay vermesini beklemek sıkıcı olacaktı. Kapıyı çalar çalmaz gür bariton sesiyle, "Gir!" Diye bağırdı.

Benim geleceğimi biliyordu tabi. Pis.

Kapıyı yavaşça açtım ve odaya girdim. Sanki mayın tarlasında yürüyormuşum gibi dikkatli ve gergindim.

"Çabuk öğrenmişsin aferin." Alaycı sesini duyduğumda ilk önce neyden bahsettiğini anlamadım ama gözleri dik dik bana bakarken jeton düştü ve sinir bütün hücrelerimi uyardı.

"Evet öğrendim Bera Bey! Kusura bakmayın Ayşe Hanım'dan kalan bir alışkanlık. Onunla çalışırken bu gibi durumlara pek takılmıyorduk."

Homurdandı. "Belli. Ama sana bir hatırlatma: artık Ayşe ile değil benimle çalışıyorsun. Dolayısıyla eski alışkanlıklarını çöpe at. Ya da işine son verilir."

Gözlerim irice açıldı. Resmen beni işten kovmakla tehdit ediyordu. Piç.

Tam ağzımı açıp cevabı yapıştıracaktım ki beni engelledi.

"Dikilme öyle de bugünün programını anlat. Bugün erken çıkacağım şu gümrüğe gitmek için. Ona göre bugünün planını biraz sıkıştırmamız lâzım."

Allah'tan sabır dileyerek koltuğa oturdum ve günün planını anlattım. Bazı toplantıları iptal ettik bazılarının süresini kısalttık. En uzun toplantısı dağıtım departmanı ile olanıydı güne yetişmeyeceği için onu pazartesi gününe erteledik.

Sanaldan Gerçeğe | TAMAMLANDI!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin