3 . Bölüm

609 308 113
                                    

Merhaba okurcanlar. Çok ama çok seveceğiniz bir bölümle karşınızdayım. Vote ve yorumları eksik etmeyinnnn. Keyifli okumalar :D

Multimedya: Sima Güney

Havaya baktığımda günlük güneşlik olduğunu görüp önüme döndüm. Anlaşılan bugünde yağmur yapmayacaktı. Otobüs geldiğinde hemen kartı basıp boş bir yere oturdum. Sima'da yanıma oturduğunda saate baktım. Annemin işten gelmesine neredeyse 1 saat vardı. Babam ise akşamın 8 inde anca evde olurdu. Tabi gece acil bir hasta gelmezse. Annem ziraat mühendisliği, babamda doktorlukla uğraşıyordu. Buna rağmen neden okula otobüsle gittiğimi bende bilmiyordum. Durağın önünde inip apartmana kadar yürümeye başladım. Apartmanın içine girdiğimizde Sima asansöre binmiş, bende 2 katı çıkmaya başlamıştım. Asansör korkumu 10 yıldır yenememiştim. En son 7 yaşımda bindiğimde kötü bir şekilde asansörde kalmıştım. 2. Kata ulaştığımda anahtarla kapıyı açıp içeri girdim. Şimdi sırada anneme yemek yapmaktı vardı. Yine günlük rutinimi koruyordum. Basit bir çorba, pilav ve salata yaptıktan sonra odama çıkıp ders çalışmaya başladım. 4 saat süren çalışmanın ardından aşağı inip annemi selamladım.

"Hoşgeldin anne."

"Hoşbuldum Asya."

"Yemek hazırladım. Yiyecek misiniz?"

"Sima hanım masayı hazırlarsa yemeyi düşünüyorum. Babanın gelmesine 1 saat kaldı zaten."

Sima oflayarak mutfağa geçip masayı hazırlamaya başladı. 1 saat sonra babam geldiğinde boynuna atlayıp onu sıkı sıkı sarmaya başladım.

"Nasılsın prensesim."

"Iyiyim babacığım. "

"Sima nerede? "

"Buradayım . " diye bize koşan Sima'ya bakıp güldüm. Babamda mutfağa girdiğinde ailece yemeğimizi yemeye başlamıştık. Birkaç sohbetin ardından masayı toparlayıp odama çıktım. Yatağıma uzanıp telefonumu elime aldım. 4'ümüzün olduğu grupta MaşAllah 100 mesaja ulaşmışlardı.

☆İşsiz Tayfa Grubu☆

DERİN: Kızlaaar! Yarın okula yeni çocuklar geliyormuş. Hemde bizim sınıfa.

MİNA: Sen nereden öğrendin yürüyen dedikodu?

SİMA: Öğrenir o. Yakışıklı çocuk var ya. Hemen öğrenir.

DERİN: Canım sistalarım beni ne kadar da iyi tanıyorsunuz.

SİMA: Tamam uzatma. Yakışıklı peşinde koşma. Sınavlara az kaldı.

MİNA: Aynen.

DERİN: Yarın göreceğim ben sizi. Dibiniz düşecek.

ASYA: Kaya varken mi?

DERİN: O inekten daha yakışıklı olacakları kesin.

ASYA: O tatlı inekten yakışıklı olamazlar.

DERİN: "Yürüyen meteor olur mu ?" sorusunun cevabı ulan bunlar.

SİMA: Sen nereden gördün bunları ?

DERİN: Biraz stalktan birşey olmaz.

MİNA: Vay cani ! Adları ne?

DERİN: Yarın görürsünüz.

SİMA: Öyle olsun bakalım.

☆ ☆ ☆

"Uyumadım günlerdir, gelirsin diye. İnan, ne bir kinim var sana, ne de başkasın bana. "

Sancak'ın sesiyle tatlı tatlı uyanıp alarmımı kapattım. Hızlıca üzerimdeki pijamalardan sıyrılıp okul kıyafetini giydim. Sima'nın odasına girip onu hunharca uyandırdım ve mutfaktaki kahvaltı masasına yerleştim. Annem yumurtayı önüme koyduğunda oflayarak "buna şükür " dedim ve istemsizce yemeye başladım. Sima'da kahvaltısını bitirdikten sonra evden çıkıp otobüs durağına ilerledik. Otobüs geldiğinde hızlıca arkalara ilerleyip otobüsün çalışmasını bekledim.

''Bugün büyük gün.''

''Ha ?''

''Derin'in 'METEOR' diye isimlendirdiği çocuklar gelecek.''

''Banane ya ! Kaya'm var benim.''

''Göreceğiz.''

Okulun önündeki durakta inip okula doğru yürümeye başladık. Sınıfa çıkıp çantamı sıraya bıraktım ve kantine indim. Tahmin ettiğim gibi Kaya oradaydı. Mina ve Derin'de bizi bekliyorlardı. Sandalyenin tekini çekip oturdum ve Kaya'yı izlemeye başladım. Derin konuşmaya başladığında ona döndüm ve elimi çeneme koyup kulağımı ona verdim.

''İlk ders geleceklermiş.''

''Nereden öğreniyorsun kızım sen bunları ?''

''Ablanız öğrenir.''

Ders zili çaldığında hızlıca bahçeye dizildik. Ders beden eğitimiydi ve önce dışarıda ısınma hareketleri yapmak zorundaydık. Tanju hoca peltek türkçesiyle bizi başıyla selamladı ve konuşmaya başladı.

''Günaydın çocuklar.''

''Günaydın hocam.''

''Önce bahçeyi 1 tur koşacağız.''

Bazı öğrenciler hocayı taklit edip gülüşüyorlardı.

''Kızlar siz önce eşorfmanlarınızı giyin.''

Bütün kızlar, soyunma odasının yolunu tuttuk. Sade, beyaz ve gri renkten oluşan takımımı üzerime geçirip kızları beklemeye başladım. Onlarda tercihlerini sadelikten yana kullanmışlardı. Hepsi hazır olduğunda hızlıca aşağı inip bahçeyi turlamaya başladık. Ciğerlerimin yandığını hissettiğimde durup soluklanmaya başladım. Okul kapısından 4 erkek girdiğinde Tanju hoca bizi sıraya sokup erkeklerin yanımıza gelmesini bekledi.

''Hoşgeldiniz çocuklar. Kendinizi tanıtın.''

Gözleri sürmeli ve yapılı olan çocuk otoritesini koruyarak konuşmaya başladı.

''Toprak Alas''

Sarışın çocuk konuşmaya aşladığında ona döndüm.

''Kerem Ünsal.''

Esmer olan ''Duhan Yıldırım'' dedi ve sözü yanındaki esmer çocuğa bıraktı.

''Demir Korkmaz''

''Bende beden eğitimi hocanız Tanju Çetin. İsteyen spor salonuna gitsin,isteyen de burada oynayabilir.''

4'ü birden basketbol topunu alıp maç yapmaya başlamışlardı. Toprak denilen çocuğun gözlerine dikkat ettiğimde gerçektende çok güzellerdi. Sürme mi sürmüş, yoksa doğuştan mı bilemiyordum. Ama kahverengi gözlerine yakıştığı kesindi.

''Dibin düşecek demiştim.''

Derin'i arkamda gördüğümde, söylediklerine burun kıvırdım.

" Kaya'dan yakışıklı değiller. "

"Çarpılacaksın ! "

Evet. Gerçekten de Kaya'dan yakışıklılardı. Ama Kaya'ya olan hayranlığımı zerre etkilememişti.
Mina, Sima, Derin ve ben karşı sahada basketbol maçı yapmaya başladığımızda Demir ve Duhan yanımızda bilirmişlerdi.

"Kızlar, maç yapmaya ne dersiniz ?''

YAĞMUR (ASKIDA)Where stories live. Discover now