2 . Bölüm

593 313 94
                                    

Multimedya: Kaya Eser

Kaya, sınıfa girer girmez önüme dönüp başka şeylerle uğraşıyormuş gibi yapmaya başladım. Kulağıma kulaklığımı takıp Sancak'ın bir müziğini açtım ve mest olarak dinlemeye başladım. Mehmet Hoca sınıfa girdiğinde kulaklığımı çıkarıp derse odaklandım. Sınavlar yaklaşmıştı ve ikinciliğimi kaptırmak istemiyordum. 1. tabiki de Kaya'ydı. Ve onunla olan dereceliğimi korumalıydım. Her sınavda birbirimizi takip edip, 1.'lik konusunda yarışmaya başlardık. Bazen o kazanır, bazen de ben 1.'liği alırdım. 40 dakikalık dersin ardından teneffüs zili çaldığında hızlıca kantine indim. Kaya gelmeden yerimi kapıp onu dikizlemeliydim. Mina ve Derin'de sandalyelere oturup Sima'nın gelmesini bekledik. Sima geldiğinde yanımdaki sandalyeye oturup gülerek konuşmaya başladı.

"Seninkini kaptılar kızım."

"Ne ?"

"Kaya diyorum. Diğer şubelerden bir kızla konuşuyor. Haberin olsun."

"Bıktım ben bunlarla uğraşmaktan ya."

Sınıfa çıkıp çantamdan bir test kitabı çıkardım ve hızlıca Kaya'nın yanına gittim. Gerçekten de bir kızla samimi bir şekilde konuşuyorlardı.

" Kaya, şu soruya bir bakar mısın?"

"Bakarım."

Ayy ! Birde nazik. Kız çoktan sinir olup sınıfına gitmişti zaten.

"Kalem ?"

"Ha?"

"Kalem diyorum Asya. Soru çözeceğim ya hani."

"Ay! Afedersin hemen veriyorum. "

Kalemlikten bir kalem çıkarıp Kaya'ya uzattım. Soruyu çözdükten sonra anlatmaya başladı. Aslında sorunun nasıl yapıldığını biliyordum ama Kaya'nın bir kızla samimi bir şekilde konuşmasına izin veremezdim. Ders zili çaldığında Kaya'yla sınıfa girip yerlerimizi aldık. Biyoloji hocamız olan Esin Hoca sınıfa girdiğinde selamlaşıp yerimize oturduk. Biyoloji derslerini seviyordum. Esin Hoca bu dersi nasıl anlatacağını iyi biliyordu. Hoca dersi anlatmaya başladığında herkes konuşmasını kesmiş, hocanın ağzından çıkan kelimeleri dikkatle dinlemeye başlamıştı.

☆ ☆ ☆
Kulağıma kulaklığımı takıp Sancak'ın 'Yağmur' şarkısını açtım ve söylenmeye başladım.

" Keşke yağmur yağsa be ! "

" Allah biliyor senin ne tür mal olduğunu. Yağmurda iliklerine kadar ıslanıp hasta olacağını biliyor da yağdırmıyor."

"Yağmurdan kaçılır mı ya ?"

"Kaçmıyoruz Asyacığım. Hasta olmamak için ıslanmamaya çalışıyoruz.

"Aynı şey."

Sima gözlerini devirdiğinde öğle arası bitmişti. Yağmur şarkısını mırıldanarak sınıfa çıkmaya başladım.

"İçimi söndüren yağmur, göz yaşımı bastıran yağmur, her gece sesimi duyan yağmur. Bana direndi aniden. "

Bileğimdeki Beşiktaş ve Sancak bilekliğine göz kırpıp sınıfa girdim. Ders fizikti ve Emre Hoca girecekti. Bende dahil bütün kızların en sevdiği ve en yakışıklı hocası. Emre Hoca sınıfa girdiğinde ayağı kalkıp selamlaşmasını bekledik.

"Günaydın 11/A."

Hoca gülüp gamzesini çıkardığında hayranlıkla hocaya bakıp yerime oturdum. Bu hocanın neden fizikçi olduğu belliydi. Adamın kasları ve baklavaları onu bu mesleğe itiyordu zaten. En çok Emre Hocanın dersini seviyordum. Fizikten 90 ve altı aldığımı hiç hatırlamıyorum. Son iki derste hocayı hayranlıkla dinlememle geçmişti ve çıkış zili çaldığında kulaklığımı takıp Sancak'ın bir müziğini açtım ve yürümeye başladım. Sadece onu dinleyip onun müzikleriyle büyümeyi seviyordum.




YAĞMUR (ASKIDA)Where stories live. Discover now