BÖLÜM 23

62.2K 4.5K 770
                                    




Çalan telefonu ''Ne var ya ne var?'' diye açtıktan sonra derin bir nefes aldım ve yattığım yerde doğruldum. "Kusura bakma ya. Delirmek üzereyim de kontrol edemiyorum kendimi Taha Oğlan. Ne yapacagım ben? Hadi akıl ver şimdi... Gidip kafasını ezmek istiyorum Barış'ın." Taha'ya konuşması için fırsat tanımıyordum. "Yahu sakin olsana Eylem. Nefes al önce.'' diyerek beni susturduktan sonra devam etti cümlesine. ''Ne konuştuk biz seninle? Sabredecektik değil mi? Bırak, istediği kadar kur yapsın. Sen de renk vermeden devam et , altı gün kaldı zaten. Sonra beraber ezeceğiz kafasını." Oksijen yerine içime çektiğim dert, hüzün, aldatılmışlık ve sıkıntı dolu bir nefes eşliğinde "Tamam Taha tamam." dedim ve telefonu yüzüne kapattım tekrar. Altı gün daha sabretmeyi becerebilecek miydim, bilmiyordum. Telefonum yeniden titredi.

Gönderen: Barış

"Orada mısın? Bir şey söylemeyecek misin?"

"Şuna bak , bir de üst üste mesaj atıyor!" Sinirden deliye dönmüştüm neredeyse. Sakin kalmaya çalışarak tuşlara dokundum.

Gönderilen: Barış

"Buradayım. İstiyorum hala arkadaş olmak, tamam. Sıkıntı çıkmaz diyorsan, çıkmaz. Yani umarım..."

Cevap beklerken annemin odaya dalması ve Efes'in havlayarak üstüme atlaması üzerine telefonu saklamak için bazanın altına fırlattım. İçimden 'umarım kırılmamıştır' nidaları atarken "Baskın yapar gibi dalıp durma anne odama, bir gün kalbime inecek diye korkuyorum." diye söylendim hemen. Elimi göğsümün soluna götürdüm ve bir şey karıştırdığımı anlamasın diye masum bakışlarımı göndermeye başladım çok sevdiğim anneciğime. "Sen bir haltlar mı yiyorsun yine?" Yutkunurken gülmemek için kendimi sıktım ve kafamı iki yana salladım. "Ne alakası var anne ya? Saçmalama." Ardından ayaklandım ve dolabın karşısına geçerek montumu aldım içinden. "Ben Efes'i yürüyüşe çıkarayım en iyisi..." Annem yüzüme imalı imalı bakarken gülümsedim ve çekmecemden Efes'in tasmasını aldım. "Gel bebeğim, gidelim gel." Annem bana inanmamış bir ifadeyle gözlerini üzerimde gezdirmeye devam etti bir süre. Ardından pes ederek odamdan çıktı. Bense birkaç adımda bazanın altına fırlattığım telefonu aldım. Üç yeni mesaj vardı.

Gönderen: Barış

"Diyorum ki bana kendini belli et bir şekilde."

"Mesela kantinde falan beni görürsen bir işaret çak. "

" Orada mısın? "

"Buradayım Barış Bey. Buradayım. " Sinirden yine kendi kendime konuşmaya başlamıştım. Gözlerimi devirdim önce kendime. Taha haklıydı. Sinir faslını atlatarak oyun faslına geçmem gerekiyordu. Başka türlü soğutamayacaktım içimi. Tuşlara dokunmaya başladım hemen.

Gönderen: Barış

"İstediğin gibi olsun, anlaştık. "

Telefonu cebime sıkıştırdım ve yürümeye başladım. Efes her ağaç dibinde durarak beni yorarken , aklım bambaşka şeylerde takılıydı. Mesela altı gün sonra Barış'ı nasıl öldüreceğimle ilgili. Kemiklerinin üzerinde tepindikten sonra Efes'i üstüne salabilirdim. Ya da küçük toplu iğneleri vücudunun her yerine batırabilirim. Birçok yöntem geliyordu aklıma. En iyisi aralarından en makul olanını seçip uygulamak olacaktı. Ben düşüncelere dalmış, kafamda Barış'ı parçalara ayırırken kendi telefonum titredi.

Gönderen: Tahacımcım

" Neredesin? Geleyim de bir şeyler yapalım. Kola-çekirdek?"

X KİŞİSİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now