2.bölüm 'Kül'

4.1K 262 46
                                    

Şimdi neredesin?

Hepsi benim kurgum muydu?

Şimdi neredesin?

Sadece hayal miydin?

Şimdi neredesin?

Bölüm şarkısı;

Alan Walker - Faded

Bir yangın başlamıştı. Yaka yaka ilerleyecek önüne kattığını ardında ki rüzgara teslim edebileceği küle dönüştürecek kadar yakacaktı. Ardında binlerce ceset bırakacaktı, yüzlerinde yanık izi, avuçlarında tırnak izleri olan cansız bedenler... Hepsinin ifadesinde korku olacaktı. Hepsinde dehşet. Üzerlerinden geçen ecelin ne kadar korkunç olduğu yazacaktı ölümlerinde. Kaçıp giden ruhları çekildiğinde sorguya, sadece bir isim fısıldayacaklardı korkuyla etraflarına bakıp; Yağız'dı. diyeceklerdi sessizce, onun duymasından korkarak. Kapıdan usulca giren o adım seslerinin sahibi; o siyahlar içinde ki adamdı! Adımlarında ölüm vardı... Canımızı zor kurtardık! diyeceklerdi, terk ettikleri cesetlerinden habersiz...

Yürüdüğü yolda sırtlandığı bu hüznü her adımda yere serperek ilerliyordu. Dudaklarını alaya bulanan bir gülümseme alırken, gözlerini direk karşısına dikti. Üzerinde ki paltosunu çıkarıp, henüz vardığı arabasının kapısını açarak arka koltuğa koydu. Üzerinde ki salaş kazağın kollarını dirseklerine doğru çekerek arabaya bindi. "Oyun mu oynamak mı istiyorsun?" diye fısıldadı kontakta ki anahtarı çevirirken, "Benimle dalga mı geçiyorsun Oktay?" derken gaza yüklendi araba gittikçe hızını arttırırken Yağız'ın gözlerini öfke bürüyordu. "Bu oyuna ikinci kez düşeceğimi mi sanıyorsun?" Ellerinin arasında ki direksiyonu parmak boğumlarının beyazlamasına neden olacak kadar sıkıyordu

Cebinde ki telefonu çıkarıp bir numara çevirdi. Gözlerini yoldan ayırmazken telefonu kulağına yaslayıp açılmasını bekledi bir süre. Gözlerinde yaşadığı öfke beynine hükmediyordu şu anda. İnanmıyordu Mira'nın öldüğüne. Sürekli öfkesiyle sınanıyordu ve kontrolünü kaybetmemek için kendine sürekli; Bu oyuna ikinci kez düşme! diye bağırıyordu. Ama diğer yanı sürekli fısıldıyordu onun öldüğünü, küçük kızı onun öldürdüğünü söylüyordu ve Yağız, bu sesi bastırmaya çalışsa da olmuyordu.

Mira yaşıyor! 

Düşünceleri yine enkaz altında mücadele veriyordu, bir şeyler ters gitse de çok fazla eksik hatıra olsa da hiçbiri umurumda değildi o, kızını bulacaktı! "Şu lanet telefonu aç!" diye hırlayarak numarayı tekrar çevirip telefonu kulağına yasladı. Pes etmeyecek günlerce araması gerekse de bu işin peşini bırakmayacaktı. Oktay bunun bedelini en ağır şekilde ödeyecekti. Hesabı çok uzundu... Kaan'ı da kaçırmıştı ve hâlâ Kaan'dan haber alamamıştı Yağız, şimdi ise küçüğü almıştı ondan. Oktay bu uzun hayatı boyunca daha önce hiç bu kadar büyük  bir hata yapmış olamazdı. Etrafında ki herkesin, ailesinin ölüm fermanını yazmıştı haberi yoktu.

"Neredesin?" diye sordu karşı tarafa. "Hâlâ aynı yerde mi?" derken şaşkınlığı belirir gibi oldu ama nefreti izin vermeden bir adım öne çıktı. "Tuzak kurmaya çalışıyor." derken alay öfkesinin kölesi olarak doğdu yüzünde. Kaşları çatılırken, buna inat dudağının yanı yanağına uzandı, "Ona istediğini verelim."

BEDEL - Ölümün Ayak Sesleri (İkinci Seri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin