3

8.9K 371 30
                                    


Merhaba canlarım!

Multimedyamız Lavin.

Bölümümüz erken geldi. :) Bunun şerefine okuyanlardan yorum istiyorum.

Yorumlarınız benim için çok kıymetli.

Keyifli okumalar! ♥


3


"Sen aşık mı oldun, Lavin?"

Öylece, oturduğum o koltukta, gözlerimi bile kırpmadan boşluğa bakmaya devam ettim. Bu soruya vereceğim cevap her şeyi değiştirebilirdi. Belki Ece için değil ama benim için değiştirebilirdi.

"Bu aşk değil tabii ki," diye mırıldandım. Bunu Ece'ye duyurmak isteyip istemediğimi bilmiyordum. Daha çok kendime söylüyor gibiydim.

"Hatta hiçbir şey yok," diyerek devam ettim cümleme. Ortada bir his, bir yakınlık yoktu. Bu hoşlantı dahi değildi, beğeniydi yalnızca. Olay bu değildi ki benim açımdan. Hislerim büyük olsa bile önümde bir engel, aşılmaz bir duvar vardı. Aşılmaz olduğunu kesin olarak biliyordum, hiç şüphem yoktu. Derin bir nefes alarak Ece'ye çevirdim bakışlarımı.

"Öyle bir beğeni işte."

"Emin miyiz bundan?" Sanki yalan söylüyormuşum gibi gözlerini gözlerime dikerek konuşuyordu.

"Eminiz, Ece," dedim sert olmamaya gayret ederek. Neye kızdığımdan bile emin değildim ki.

"Neyse, seni sinirlendirmeyeceğim." Hafifçe sırıtarak ayağa kalkarak mutfağa doğru giderken arkasından baktım. Gözden kaybolduğunda ise kafamı hafifçe sallayarak gözlerimi kapattım ve arkama yaslandım.

Çok mu düşünüyordum? Boş yere kendimi çok mu zorluyordum? Bu soruların cevaplarından emin değildim, bu yüzden soru işaretlerini aklımda öylece bıraktım. Keşke mümkün olsaydı da, onları çöpleri halının altına atarmış gibi bir köşeye atıp üstünü örtebilseydim. Sadece istediğimde açıp bakabilseydim onları, içimden geldiği zaman düşünebilseydim. Tıkırtılarla beraber tekrar araladım gözlerimi. Ece elinde tuttuğu kupaları önümdeki sehpaya bırakarak geri çekildiğinde teşekkür edercesine gülümsedim. Kendisi oturmadan tekrar mutfağa yöneldi.

Dumanı tüten fincanı ellerimin arasına alarak birkaç yudum içtim. Sıcak kahve dilimin yanmasını sağlarken bu hissi sevdiğimi düşünüyordum. Ece, tekrar içeriye geldiğinde içine bulabildiği tüm kurabiyeleri, abur cuburları sıkıştırdığı iki tabak tutuyordu elinde. Birini benim önümdeki sehpanın üzerine bıraktıktan sonra az önce kalktığı yerine oturdu.

"Lavin, ben seni gerçekten anlıyorum," diyerek tekrardan biraz önceki konulara giriş yaptı. Gözlerim onun üzerindeydi. Uzanarak kahvesini eline alarak parmağını fincanın etrafında gezdirirken bir yandan da konuşmaya devam ediyordu.

"Onu sevmiyorsun, bu bir gerçek. Hem de hiç sevmiyorsun. Ve onun sevgisi seni zorluyor."

"Yıpratıyor," diye bir ekleme yaptım.

"Evet, yıpratıyor." Kısacık bir süre sustu. "Ama buna nasıl bir çözüm bulabiliriz, işte bunu gerçekten bulamıyorum. Bu konuda en az senin kadar aklım karışık benim de."

Az önce ona sert bir çıkışta bulunduğum için şimdiden vicdan azabı duyuyordum. Beni dinliyordu, beni anlamaya çalışıyordu ve ben ise tam bir bencillik örneği göstererek ona sinirlenebiliyordum. Pişmanlık, ince sızısıyla tüm bedenimi etkisi altına alırken ellerimi koyacak bir yer bulamadım.

LİYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin