1

30.1K 739 51
                                    




Ben geldim!

Bölüm çok uzun değil ama bence karakterleri ve kurguyu biraz kapmanız için yeterli. Hızlı başladık bakalım. Bu arada hikayenin gerçek kısmının tamamını buraya aktaramayacağım için değiştirdim haberiniz olsun. Ayrıca multimedyadaki de Arın! ♥

İlk bölüm şerefine düşünceleriniz hakkında yorum bekliyorum.

Sevgiler!


1


Güneş tam tepede saçlarımın ısınmasını sağlarken durmuş, önüme düşen gölgeme bakıyordum. Boyum uzun görünüyordu, olduğundan daha uzun. Aslında bu komik de bir görüntüydü. Kafamı iki yana sallayarak hiçbir anlam ifade etmeyen düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım. Bugün benim hayatım baştan başlıyordu. Kilometreyi sıfırlamıştım ve artık önüme çıkan engellerde düşmeyi bırak tökezlemeyecektim bile. Mezun olmuş, elime diplomamı almıştım. Yirmi üç yaşında bir öğretmendim. Belki henüz mesleğimi icra etmeye başlayamamıştım ama yakın zamanda ona da başlayacağımdan emindim.

İnsani bir iç güdüyle arkamda duran bir varlık olduğunu fark ettiğimde hızla arkamı döndüm. Ve işte yine oradaydı.

Arın.

Her an, her yerde karşıma çıkma potansiyeli olan adam.

"Lavin."

Ses tonu yine sertti. Fakat bana seslenirken ismim dudaklarından o kadar yumuşak bir şekilde dökülüyordu ki hayrete düşüyordum. Cevap verme gereksinimi duymayarak yürümeye başladım. Ona ne kadar düzgün davranırsam o kadar kendimi kurtaramadığımı kavrayalı epey olmuştu. Artık o kadar saf değildim.

"Beklesene!"

Hızlanan adımlarını ve seslenişinden bana yakınlaştığını fark ettiğimde ben de daha hızlı yürümeye çalıştım. Ama bu çabam ilk hamlemde kolumdan tutulup durdurulmamla son buldu.

"Neden kaçıyorsun?"

"Kaçmıyorum," dedim kolumu kurtarmaya çalışarak. Bakışlarımı anlaması için kolumu tutan eline indirdim fakat o gözlerini hiç ayırmadan tam gözlerimin içine bakıyordu. Bu yüzden "Kolumu bırakır mısın?" demekte yarar buldum.

Sanki kolumu tuttuğunu yeni fark edermiş gibi elini çektiğinde rahatlayarak bir nefes aldım ve ne söyleyeceğini beklemeye başlamıştım.

"Söylesene," diyerek tekrarladı. "Benden neden kaçıyorsun?"

"Senden neden kaçayım Arın?"

Ses tonum iğneleyiciydi fakat cümlelerimin altında yatan manayı anlayıp anlamadığını bilmiyordum.

"Basbaya kaçtın Lavin. Sana seslendim ve sen arkanı dönüp gittin."

"Duymadım."

"Bana yalan söyleme."

Gözlerimi kocaman açarak ona baktım. "Yalan söylemiyorum."

"Yalan söyleyip söylemediğini anlayacak kadar iyi tanıyorum seni."

Karşımdaki başka biri olsa bu söylediğine katıla katıla gülebilirdim. Ama karşımdaki Arın olduğu için susmam daha mantıklı olacaktı.

"Nasıl anlıyorsun?"

"Çok basit." Konuşması küstah ve alaycıydı. "Her yalan söylemeye çalıştığında inandırıcı olmak adına gözlerini açıyorsun, Lavin."

LİYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin