Bazen İse Çok Daha Kötü Yapar

453 32 7
                                    

Siyah deri ceketini üstüne geçirmiş, bakışlarını yerde gezdiren adam, bar kapısından içeri girdi. Terin, motor yağının kokusu hemen burnuna doluştu. İçerisi motorcu heriflerle dolup taşmıştı. Adam, bunu sevmemiş olsa da, araştırması için buraya gelmesi lazımdı. Renkli ışıkların altında yürümeye devam ederken motorculardan biriyle çarpıştı. Adama çarpan motorcu, az kala dengesini kaybedip yere düşüyordu, masaya tutunmasaydı.

"Önüne bak! Sen kim olduğunu sanıyorsun?!" Adam direk çıkışmıştı. Ufak bir çarpışma olsa bile olayı hemen büyütmüştü. Gözlerini, çenesine kadar gelen saçlarının ardına saklamış adam, sessizliğini korudu. Motorcu adam, göğsüne kadar gelen sakalını okşadı. "Sessiz takılacaksın demek, bu da bana seni dövme hakkı çıkartır, değil mi?" Sessiz duran adam, ellerini cebinden çıkardı. Sağ elini cebinden bir fotoğraf ile çıkarmıştı. 

Adam, karşısındaki kilolu, kirli, sıradan bir motorcu gibi giyinmiş olan adamın karnına fotoğrafı yapıştırdı. "Bu kızı arıyorum. Buraya geldiği görülmüş." Motorcu adam, karnına bastırılan fotoğrafı ucundan tutup, elindeki fotoğrafta duran kıza baktı. O sırada, bara takılıp eğlenmeye gelmiş adamlar, olayı izlemek için yaptıkları bütün muhabbetleri bırakmışlardı.

Fotoğrafı inceleyen adam, gözlerini kaldırıp karşısındaki adama baktı. "Ne yazık ki bu ateşlinin yerini bilmiyorum," aniden bir kahkaha patlattı, "Kızla ne yapmayı planlıyorsun. Senin için küçücük bir kız. Yoksa küçük kızlardan mı hoşlanıyorsun."

Siniri yavaştan yükselen adam, saçlarını, kafasını geriye eğerek arkaya attı ve mavi gözlerini ortaya çıkardı. Renkli ışıklar gözünden yansırken, motorcu ihtiyar onun kim olduğunu tanıdı. "Sen... Sen osun. Kış Askeri." Kış Askeri, motorcu herifin elindeki fotoğrafı çekip aldı ve sol koluyla boğazından yakalayıp havaya kaldırdı.

Onu havaya kaldırması ile bütün kulüpteki heriflerin silahlarına sarılması bir olmuştu. Bucky, çevresindekilerin tek tek silahlarını doğrultmasının sesini işitti, yine de umurunda değildi. "Onun hakkında böyle konuşamazsın! Bana hemen yerini söyle!" Nefesi azar azar tükenen motorcu, tek bir laf bile edinemedi, yutkunamıyordu bile. 

Bucky, adamı bıraktı. "O zaman bana onu bulmamı sağlayacak birini göster!" Boğazını sıvazlayan adam, eliyle mekanın en sonunda duran asansörü gösterdi. "En üst kattaki patron, sana yardımcı olabilir." Bucky, bütün mekana gözünün ucuyla baktı. Herkes ona silahlarını tutmuş, ani bir hareket yapmasını bekliyordu.

Hiç birini umursamadan asansöre yürüdü. Bütün motorcuların yanından, sanki hiç bir şey yokmuş gibi geçti. Hepsi Bucky'e bakarken, o, üstündeki bakışları aldırmadan asansöre yürüdü. Aniden ensesinde biten bir şey hissetti. Arkasına dönüp baktığında, gözlerinin içine bakan bir Wanda gördü. 

"Bucky, yardım et bana." Elini kaldırıp Wanda'ya dokunmak istedi ama eli içinden geçti. Kulüpteki insanlar neden Bucky'nin elini boş yere kaldırıp bir şeye dokunmaya çalışıyormuş gibi davranmasının sebebini anlayamadı. Adamı delirdiğini düşündüler. Asansör kapısı açıldı ve Bucky tekrardan asansöre doğru döndü ve içeriye adımını attı.

Kapı yavaşça kapanırken, Bucky, bacağına bir şeyin sarıldığını hissetti. Kafasını eğip baktığı zaman, küçük kızı Skylar'ı gördü. "Babacığım, lütfen beni bırakma." Bucky, elleriyle gözlerini ovuşturdu. Bunu görmemesi lazımdı, bunları hissetmemesi lazımdı. Asansörün aynasına sırtını yasladı. Derin bir nefes aldı, delirmemesi lazımdı. Sakin kalmalıydı. 

Jemma, ona, sırtındaki enfeksiyonun sinirlerine, oradan beynine işleyeceğini ve çeşitli görüntüler görmesine sebep olacağını söylemişti. Fakat bunların sık sık yaşanmaması lazımdı. Asansör, Bucky'in düğmesine basmadığı bir katta durdu. Kapı açıldı ve içeriye beş adam girdi. Asansör oldukça geniş olduğu için sorun değildi. 

Katil | Bucky BarnesOnde histórias criam vida. Descubra agora