Oltaya Takılan Rüzgar/One-shot

134 28 21
                                    

 Merhabalar değerli okuyucularım!! Yine bir oneshot ile karşınızdayım. Oldukça severek yazdığım ve bittiğinde bir de ödül kazandığım bir hikaye oldu. Ve bu hikayeciği benim için çok özel birine ithaf etmek istiyorum^^ İyi okumalar... Aşağıya da ödülümüzü koyalım :')

  O anda anlattığı hikayeyle on sekiz yaşımda bile beş altı yaşındaki küçük kızıymışım gibi hissettiren babama

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  O anda anlattığı hikayeyle on sekiz yaşımda bile beş altı yaşındaki küçük kızıymışım gibi hissettiren babama... O gün belki de bana, güleyim veya balığı elime almaktan korkmayayım diye anlatmıştın sadece ama benim için anlamı büyüktü. Ne olursa olsun, ne kadar büyürsem büyüyeyim senin küçük kızın olacağımı anladım. Doğum günün kutlu olsun baba, iyi ki varsın. İyi ki babamsın...

   Güneş doğalı henüz dört saat olmasına rağmen oldukça sıcak bir Pazar günüydü. Ronald, havanın güzelliğini ve tatil günü olmasını fırsat bilip ikizleri balık tutmaya götürmeye niyetlenmişti.

   Jade'i uyandırmamaya dikkat ederek perdeyi geri kapatıp üstünü giyindikten sonra usulca çıktı yatak odasından. İkizleri uyandırmadan önce mutfağa girdi kahvaltı hazırlamak için. Ekmek kızartma makinesine iki ekmek yerleştirip zamanını ayarladıktan sonra buzdolabından üç tane yumurta çıkardı. Bir yandan yumurtaları yağda kızartırken diğer yandan ekmekleri kontrol ediyordu. Yumurtalar piştiğinde ocağın altını kapatıp tabakları çıkardı sağ tarafında kalan dolaptan. Yumurtaları tabaklara paylaştırdıktan sonra elindekileri masaya yerleştirip tekrardan buzdolabına yöneldi. İkizlerin kahvaltıda içmeyi sevdikleri şeftali suyunu, tereyağını ve böğürtlen reçelini aldıktan sonra geri kapattı buzdolabını. Masayı kurmayı bitirdiğinde ikizlerin odasına çıktı ses çıkarmamaya özen göstererek.

"Çocuklar, bugün deniz kenarına gitmeye ne dersiniz? Balık tutarız, sahilde otururuz, ha? Kahvaltıyı da hazırladım hem."

"Sabah oldu mu ya?"

   Sirius'un lafı üzerine güldü Ronald.

"Oldu tabii, kalkacak mısın Sirius?"

"Breeze uyandı mı, baba?"

   Ronald anlamamış bir şekilde baktı Sirius'a. Ardından başını kaldırıp Breeze'e baktı. Kız henüz gözlerini açmamıştı ancak esneyip geriniyordu yatağında.

"Uyanıyor, neden ki?"

   Sirius'un yüzüne hınzırca bir gülümseme yayıldı. Kafasının altındaki yastığı alıp Breeze'in yatağına doğru, şaşırtacak kadar sert ama canını yakmayacak kadar da yumuşak bir şekilde fırlattı.

"Ya, yine mi?"

   Breeze, yüzüne gelen yastığı aynı şekilde Sirius'a iade ettikten sonra doğrulup ayaklarını yataktan aşağı sarkıttı.

"Gerçekten, bunu her sabah yapmak zorunda mısın Sirius?"

   Sirius da kafasındaki yastığı kenara koyup doğrulurken Breeze gibi ayaklarını yataktan aşağı sarkıttı ve gülümseyerek ikizine baktı.

Rüzgarın Çocukları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin