Bölüm 1

326 55 76
                                    

"Nefes al... Geçecek, söz veriyorum, sadece nefes al... Kardeşim..."

Hırıltılı bir nefes aldı. Gözyaşlarımı engellemeye çalışıyordum, bir hıçkırık yükseldi boğazımdan. Rüzgârı parmak uçlarımda hissetmeye çalıştım. Ellerim karıncalandığında sağ elimi kardeşimin karnına koydum. Elimdeki rüzgâr enerjisi vakum görevi görerek karnındaki mermiyi çıkardı. Kardeşim acı içinde çığlık atmıştı. Onu böyle gördüğüm için bir hıçkırık daha koptu.

"Hadi, nefes al Sirius, geçecek... İyileşeceksin..."

Sirius nefes almaya çalışıyordu. Elimdeki mermiyi kenara atıp Sirius'un karnını tutmaya devam ettim. Kan kaybediyordu.

"Nefes al, aptal!"

Gözyaşım daha toprağa düşmeden, başlayan yağmura karıştı. Sirius yavaş yavaş daha derin nefesler almaya başlamıştı. O nefes aldıkça yarasından akan kan durdu, sonra yara kapanmaya başladı. Aldığı her nefes onu iyileştiriyordu. Rüzgârın bize bir hediyesiydi bu. Elimi karnından çekip yarasına baktım. Derisinde hafif pembelik kalmıştı sadece. Bir hıçkırık daha çıktı boğazımdan. İyileşmişti.

Başını dikkatlice dizlerime yerleştirip üzerimdeki beyaz hırkayı çıkardım. Başımızı yağmurdan koruyacak şekilde yukarıdan tuttum. Sirius'un gözleri kapalıydı ama nefes alışları düzene girmişti.

İzimizi şimdilik kaybettirdik ama bizi nasıl buldular hala aklım almıyordu. Bir ay önce evden kaçmıştık o adamlar yüzünden. Bizi ailemizle tehdit etmişlerdi. Nedenini bilmiyoruz ama bizi yakalamak istiyorlardı, ölü ya da diri. Biz de ailemize zarar gelmemesi için kaçtık. Güvenli bulduğumuz yerlerde saklanıyorduk. Ama anlaşılan son bulduğumuz yer o kadar da güvenli değilmiş.

Yağmur dinmişti. Arkasına saklandığımız kayalıkların arasından başımı uzattım. Kimse görünmüyordu. Sirius'un inlemesini duyduğumda geri ona döndüm. Uyanmıştı.

"İyi misin?"

"Evet, teşekkürler Breeze..."

"Bir daha böyle bir aptallık yapma!"

Yavaşça dizlerimin üzerinden kalkıp doğruldu.

"Tamam, bir daha dizlerinde uyumam."

"Neden bahsettiğimi biliyorsun, Sirius..."

"Mantıklı olan sensin, manyak olan ben. Ne zaman ne yapacağımı bilemem. Bunun için söz de veremem."

Ayağa kalkmaya çalıştı ancak kalktığında yüzü acı içinde kasıldı. Tökezleyip tekrar yere oturdu. Hemen yanına gittim, karnını tutuyordu.

"Midem bulanıyor..."

"Kan kaybettiğin için... Otur şuraya şimdilik ayağa kalkma."

Etrafımızı çevreleyen kayalardan birine yaslanmasına yardım ettim.

"Yaran nasıl?"

Uzanıp kanlı gömleğinin düğmelerini açtı.

"Kapanmış ama hala ağrıyor..."

Karnına baktım, doğru, sağ tarafındaki yara kapanmıştı. Bunu biliyordum zaten, kapandığını görmüştüm ama ağrı olmaması gerekiyordu. Gerilmiş karın kaslarına dokundum. Kapanmış olan yerde hafif şişkinlik vardı.

"İçeride parça kalmış olmalı... Kahretsin!"

Sirius hafifçe inleyerek güldü.

"Tıp okumayı hiç düşündün mü?"

"Okulu bitirebilseydik evet, düşünebilirdim..."

Önceki oturduğum yere dönüp mermiyi aradım. Güneşin altında parlayan metali bulduğumda korktuğum başıma gelmişti. Merminin başı yoktu, ikizimin karnında kalmıştı. Lanet olsun!

Rüzgarın Çocukları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin