1'back to canada

2.5K 136 215
                                    

Güneş batarken ardından tepelerin, veda vakti gel tüm teletabilerin.

Yol boyu akıp giden rüzgar güllerini izlerken dudaklarım hafifçe yukarı doğru kıvrıldı.

Annem eğer evde olsaydık kesinlikle Daisy'e tüm gün boyunca izlediği Teletabiler'in bu repliğini söylerdi.

Daisy öyle bir çocuktu ki Teletabiler ile tamamen kafayı bozmuş durumdaydı. Onların gerçek olduğunu düşünüyor ve her gece yatmadan önce onları görmek için dua ediyordu.

Kafamı çevirip çocuk koltuğunda oturan ona baktım. Çoktan uyumuştu oysaki. Boynu bükülmüştü. Büyük ihtimalle uyanınca kötü bir boyun ağrısı çekecekti.

O sırada "Uyudun mu Aria ?"  diye bir ses duydum.

Dikiz aynasından babamla gözgöze geldik. "Henüz değil. Dışarıyı izliyorum." dedim.

Direksiyonu iki eliyle kavradı ve oturduğu yerde dikleşti. "Annen ve kardeşin gerçekten harika yol arkadaşları." diyip güldü.

Çok yolculuk yapmazdık. Bu nedenle uyumamaya gayret ederdim. Çünkü şarkılar tüm araba yolculuğumuz boyunca bana davetkâr bir teklif sunardı. Ben de çoğu zaman teklifi kabul eder bütün yol müzik dinlerdim. Bana kalırsa şarkıların ekstra keyif verdiği bir başka zaman dilimi yoktu. Yol boyunca değişen güzellikler ve kulağında duyulan muhteşem ritim. Kısacası mükemmellik.

Bende güldükten sonra "Daha ne kadar gideceğiz baba ?" diye sordum.

Kucağında duran büyük ama katlanınca küçücük kalan haritayı bana doğru uzattı. Emniyet kemerini elimle gevşettikten sonra eğildim ve aldım. Her ne kadar hareket alanımı kısıtlasa da takmak zorundaydım.

"38.yoldayız şuan. Oradan hesapla." dedi.

Daha Kanada'ya giriş yapmamıştık bile. Bu ortalama 1 günlük yolumuz daha var demek oluyordu.

"Yarın akşam vakitlerinden varmış oluruz." dedim. "Yani umuyorum."

2 gündür yoldaydık ve artık oturmaktan bacaklarım ağrımıştı. Babamın yorgunluğunu hayal dahi edemiyordum. Ancak o araba kullanmayı seviyordu. Yorulsa bile işini zevkle yaptığı için pek şikayetçi olacağını sanmıyordum.

"Keyifsiz görünüyorsun."

Bana söylediğinden emin olmak için yine dikiz aynasından ona baktım ve "Bilmem sadece biraz telaşlıyım sanırım." dedim.

"Ne için ?"

"Kanada'dan ayrılalı 3 sene oldu ve garip hissediyorum." diyip duraksadım. Zihnimde kısa bir yolculuk yaptıktan sonra devam ettim : "Büyük ihtimalle kimse beni hatırlamayacak." diyip kıkırdadım.

Kanada'da doğmuştum. 15.yaş günümde Amerika'ya taşınmamız gerekmişti. Sebebi ise oldukça ilginçti. Anneannem.

Diğer anne ve kız ilişkilerine karşı berbat bir ilişkileri vardı. Sürekli tartışma ve kavga içindelerdi. Anneannem bizim aile işlerimize çok karışırdı. Sürekli bizim evde kalırdı. Ve aile düzenimiz diye bir şeyimiz kalmamıştı. Bu nedenle babam şirketinin Amerika koluna geçmişti. Böylelikle Amerika maceramız başlamıştı.

Bazıları anneme bu davranışları için acımasız evlat muamelesi yapmıştı. Ancak nereden bilebilirlerdi ki, evin kapısı kapandığında içeride yaşanan onca şeyi. İnsanlar konuşuyordu. Bizim çevremizdeki insanlar ise boş konuşuyordu.

Şimdi ise geri dönüyorduk. Sebebi ise anneannemin ağır hasta olması. Onunla pek anlaştığım söylenemezdi ancak yinede yaşanan onca şeye rağmen onun için endişeleniyordum. Sağlık hassas bir konuydu. Küslükleri bitirecek cinsten hassas bir konu.

illuminate // shawn mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin