5. Bölüm

455 32 13
                                    

MULTİMEDYA: EMRE BEY :) keyifli okumalar...

Ardından ekledi  '' Bana bak, zengin züppesi! Bana paranla hava atmaya sakın kalkma! Dünyalarca paran olabilir fakat bir kalbin ve vicdanın yoksa kimsenin gözünde değerin de olmaz!  Paran olması insan olduğunun kanıtı değildir! Kalbin ve vicdanın varsa ki insansındır. Senin yanında olan insanlar emin ol ki paranın peşindeler! Paran bittiği zaman çevrene bir bakacaksın ve puff, kimse kalmamış!'' diyerek tısladı.

 Gizem şaşkınlıkla kıza baktı. Biz Egeyle kendimizi daha fazla tutamadık ve kahkaha atmaya başladık.

Ceyhuna baktığımda oda gülüyordu. Gizem çatık kaşlarıyla ve patlıcan moruna dönmüş yüzüyle bize kısa bir bakış attı ve ''Buranın müdürü nerede!'' diye bağırdı. 

ARMİNADAN: 

Yanağıma kondurulan öpücükle kocaman açtım gözlerimi ve öpen kişiye baktım. ''Lan salak! Niye habersiz öpüyorsun? Ödüm patladı!'' diyerek kafasına patlattım.

 ''Oha be! Ne ağır elin varmış? Beyin sarsıntısı geçirdim! Ayrıca sen uyurken nasıl haber verebilirim ? Kafanın içine sinyal göndererek mi?'' diye sordu.

 Göz devirdim ve ''Gene mi okul çıkışına kadar uyumuşum?'' dedim bomboş sınıfa bakarak.

''Aynen.'' dedi.  

Gerinerek esnedim. ''Şu ağzını kapatarak esne be! Bana da bulaşıyor esnemen. Daha kaç kere diyeceğim!'' dedi esneyerek. 

Güldüm ve '' Bilerek yapıyorum zaten!'' dedim alaylı bir gülümsemeyle.

Telaşla ağzımı kapatıp''Hiii lan ben işi unuttum!'' dedim ayağı fırlayarak. ''Kardeş sözü dinlemezsen Allah seni böyle yapar.'' dedi kahkaha atarak. 

Bir daha kafasına vurdum ve ''Sus gülme.'' diyerek yanağını öptüm. Koştura koştura kafeye gittim. Kafeye girdiğim an Emre Bey  beni görüp ''Neredesin sen?'' diye çatık kaşlarla sordu. ''Eyvah sıçtık.'' diye mırıldandım ve patronun yanına gitmeye başladım.

 Mahçupça bakıp ''Özür dilerim Emre Bey, çok önemli bir işim vardı.'' diye mırıldandım. ''Paraya ne kadar çok ihtiyacının olduğunu biliyorum Armina. Ve bu seferlik affediyorum. Ama bir daha böyle bir şey olursa Armina, göz yaşına bakmam kovarım seni!'' diye öfkeyle konuştu.

''Peki.'' diyerek önlüğümü almaya gittim.

Emre Bey... Aşık olduğum adam.. Patronum..

Sahi ona niye aşık olmuştum ya zaten? Bu sert görüntüsüne, acımasız tavrına, vicdansız kalbine aşık olmuştum salak gibi.. Onu kendime çok benzeterek aşık olmuştum..

 Patronumun '' Armina orada dikilmeyi kes ve üçüncü masanın git siparişlerini al.'' diye tısladı.

Yavaş yavaş üçüncü masaya adımladım ve ''Ne alırsınız?'' dedim soğukça. Yakışıklı tipi olan bir çocuk  yavşakça ''Seni!'' Dedi. Soğukça sırıttım ve ''Maalesef tipim değilsin.'' dedim. 

Bu zengin züppeler kendilerini ne sanıyorlardı ya? Zenginler diye her istediklerini elde edeceklerini falan mı? Bunun gibileri ile çok uğraşmıştım. Beyin yoksunları. 

Yanındaki kız dediğim şeye kıkırdayınca '' Sipariş verecek misiniz artık? Malum diğer müşteriler de bekliyor!''  dedim bıkkınlıkla. Sarışın bir kız masaya eğilip bir şeyler söyledi. Ve ardından sandalyeye yaslanarak alayla bana sırıttı.

 Şeytan diyor sık boğazını köprüden sallandır. Ama malum şeytana uymamak gerekir.

Siparişlerini alıp Şef'e verdim ve diğer masaların siparişini aldım.

Tamı tamına 15  dakika geçtikten sonra Şef'in ''Armina! 3.üncü masanın siparişlerini götür.'' Diyen sesini duyunca tepsiyi alıp hiç istemesemde zengin züppelerin olduğu masaya yürüdüm. 

Hepsinin siparişlerini masaya koyup gidecekken sarışın aptalın '' Tatlım,bunun yeşilliği az, git yenisini getir.'' diyen sesini duyunca ya sabır çektim.

Yarım saattir her getirdiğime bir kulp bulan kız birde üstüne ''Ne? Çalışan değil mi? Parasını kuruşu kuruşuna alıyorsa dediğimi yapmak zorunda.''   deyince bende şarterler attı.

Resmen bana köle muamelemesi yapıyordu! Kimse bana böyle bir imada bulunamazdı! Masada duran suyu alıp bayan sürtüğün yüzüne fırlattım. 

Nefretle  ''Bana bak zengin züppesi ! Bana paranla hava atmaya sakın kalkma! Dünyalarca paran olabilir fakat bir kalbin ve vicdanın yoksa kimsenin gözünde değerin de olmaz!  Paran olması insan olduğunun kanıtı değildir! Kalbin ve vicdanın varsa  insansındır. Senin yanında olan insanlar emin ol ki paranın peşindeler. Paran bittiği zaman çevrene bir bakacaksın ve puff kimse kalmamış!'' diyerek tısladım.

 Çok bile sabır göstermiştim. Bir insanda peygamber sabrı olsa bile bu kıza dayanamazdı. Karşısındaki kız ve çocuk kahkaha atmaya başlayınca anladım ki onlarda bu ördek dudaklı kızı sevmiyorlardı.

Silikonlu.

Gizem girdiği şoktan çıkarak bana morarmış bir şekilde baktı ve kaşlarını çatarak ''Buranın patronu nerede!?'' diye bağırdı.

İşte şimdi sıçmıştım! Kesin kovacaktı beni.. 

Emre bey 5 dakika  içinde gelerek ''Noluyor burda?'' diye çatık kaşlarla bir beni birde Gizemi süzdü.

Gizem ''Ben Gizem Karaca. Ahmet Karacanın kızıyım.'' dedi havalı havalı. 

Emre Bey Ahmet Karaca ismini duyunca önünü saygıyla ilikledi ve '' Buyrun Gizem Hanım? Bir sorun mu vardı? Bir kabahatımız mı oldu? Yemeklerimizi mi beğenemedin-'' 

Gizem sözünü keserek ''Nasıl çalışanlarınız var sizin? Bir ricada bulundum garsonunuzdan ama bakın halime! Kafeden kovmadığı kaldı bi!'' diyerek çatık kaşlarla bağırdı. Gözlerimi kocaman açarak Gizem'e baktım.

Şeytan.

İftira atınca kovdurması daha kolaylaşıcaktı tabii.

Emre bey bana dönerek ''Armina? Ne demek bu? Müşterilere terbiyesizlik yapmak da ne demek? Anne terbiyesi almadın mı sen!'' Diye bağırınca dolan gözlerimi yumdum. 

Ağlayamazdım.

Züppelerin önünde ağlayıp onları sevindiremezdim. Emre Bey annemin öldüğünü bilmiyordu.Sadece bu işe çok ihtiyacımın olduğunu biliyordu.  Acımasız sözlerine devam ederek ''Bu işe çok ihtiyacın olduğunu biliyorum fakat senin gibi aile terbiyesi almamış bir garsonu kafemde çalıştıramam! Kovuldun!''diye bağırdı. 

Sevdiğim adam ne de güzel onarılması mümkün olmayan bir şekilde kırmıştı kalbimi.. Şimdi yüzüne karşı "Olmayan anneme nasıl saygısızlık yaparsın sen?" Demek vardı ama sustum.. Cam kırıkları gibi ağzıma batan kelimeleri yuttum. 

Gözlerim dolarak önlüğü masaya fırlattım. Yalvarmayacaktım. Çünkü benden özür dilese dahi burada çalışamazdım.Anneme hakaret eden adamın kafesinde asla çalışmazdım. Böyle yaparak da dayak yemeyi göze aldım.

Ama olsun, annem için değerdi.

Ağlayacağımı anladığım an direk dışarıya fırladım. Arkamdan Gizemi sevmeyen yakışıklı çocuk ve genç kız ne kadar benim suçsuz olduğumu, ne kadar Gizemin yalan söylediğini savunsalar da artık hiçbir şey değişmeyecekti.

Hayat böyleydi işte.

Acımasız.. Adaletsiz..

Kimseye eşit davranmıyordu hayat..

Barış ile her zaman gittiğimiz sahile gelip boş bulduğum bir banka oturup ağlamaya başladım. Kimse için ağlamazdım ben.Kolay kolay hiç kimse ağlatamazdı beni. Şu anda onların şerefsizliğine değil, anneme edilen laflara ağlıyordum. Hemde hıçkıra hıçkıra. 

Herkese karşı güçlü ve acımasız olan ben annem için saatlerce ağlayabilirdim.Öylede yaptım.. Saatlerce ağladım..

Evet arkadaşlar.. Bu bölümde bu kadardı.. Beğendiyseniz vote ve özellikle yorum yazmayı unutmayın :) Yorumlarınız benim için çok çok önemli ve çok değerli lütfen eğer okuyorsanız bana destek çıkmayı unutmayın sizden tek ricam bu...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 08, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SEN İKİZİMWhere stories live. Discover now