0.3

456 108 36
                                    

Omuzumda bir el hissettim. Kafamı kaldırdım ve o elin sahibine döndüm. Asyalı surat. Ah, ne var Calum?

"Luke. Saat sabahın körü, yağmur yağıyor ve sen balkonda uyuyakalmışsın."

"Ah, farkında bile değilim."

"Hadi gel içeriye... Üşümüş görünüyorsun. Kahvaltı ediyoruz."

"Tamam..."

Yavaşça kıçımın şeklini almış sandalyeden kalktım ve içeriye girdim. Mutfağa doğru yürüdüm ve kahvaltı masasında oturan Ashton'ın yanındaki yeşil gözlü afeti gördüm. Michael. Ah. Lanet olası seksi varlık. Elimi enseme götürdüm ve kaşıyıp masaya oturdum. Kahvaltıma gömülmüşken, yeşil gözlerin üzerimde olduğunu fark ettim ve yavaşça kafamı kaldırıp o gözlerin sahibine baktım. Michael, neden beni izliyordu? Ah, bu çocuğu asla anlayamayacaktım. Benden nefret ediyor ve beni izliyordu. Acaba bende mi kucağıma bir kız oturtup onun gözünün önünde o kucağımdaki kızla yiyişsem? Kızlara dokunmayı sevmem, ıyk. Bu yüzden bu olmaz. Ama ona acı çektirmeliyim. İntikâmımı almalıyım. Aklıma güzel bir fikir geldi. Calum. Calum'a dönüp sırıttım. Ama ya... Ashton? Ashton'ın Calum'a âşık olduğunu anlayabiliyordum. Konuşmalıyım.

pain ;;; muke & cashtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin