B: 'Evime gel, konuşmalıyız.'

Bir kaç dakika içinde telefonumun titremesiyle gözlerimi kararsızlıkla ekrana çevirdim.

C: 'Gece orada olacağım.'

*** 

Geceye kadar mutfakta Chanyeol'ün bana aldığı bir kaç parça atıştırmalıkla karnımı doyurmuştum. Geri kalan zamanlar içerisinde de düşünmüştüm. Elimde farkında olmadan kavradığım fotoğraf makinem vardı. İçinde Chanyeol'le fotoğraflarımız olan. Sahi, biz fotoğraflarda bile beraber değildik ki. Hayata karşı nasıl birlikte olacaktık?

Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslatıp masaya bıraktığım bardağı kavrayıp sütümden bir yudum daha aldım. Ev çok sessizdi ve hava tamamen kararmıştı. Sokaktan geçen her araba sesini Chanyeol sanıp daha da stres yapıyordum. Her an zilimi çalacak diye korkuyla bekliyordum. Saat gece yarısını geçmek üzereydi ve bende daha gece kalmadan geleceğini umuyordum.

Kapımın çalınmasıyla birlikte gözlerimi aralamıştım. Hava hala karanlıktı ve ben loş ortama karşı bile gözlerimi kısmıştım. Direkt gözlerim duvar saatine kaydığında neredeyse iki olduğunu fark ettim. Tek elimi darmadağın olan saçlarıma geçirip ayağa kalktım. Yavaş adımlarla kapıya yaklaşıp hiç düşünmeden demir kolu aşağıya çekip kapıyı araladım. Her zamankinin aksine omuzları düşük olan Chanyeol başını yerden kaldırıp bana baktığında gülümsemeye çalıştım.

''Merhaba.''

''Merhaba.''

Benim gibi mırıldandığında bir adım geriye çekilip geçmesi için izin verdim. Şimdiye kadar her şey berbattı ve bundan sonrasının da düzelecek gibi bir hali yoktu. İçimde gittikçe büyüyen huzursuzluk kusma isteğimi arttırırken kapıyı kapatıp salona, Chanyeol'ün yanına gittim. Kendisi az önce uyuyakaldığım kanepeye oturmuştu, bende tekli koltuğa, hemen çaprazına oturup ona baktım. Bir kaç dakika sessiz kalmıştık. Beni öpmemişti, bende öpmesini beklememiştim. İkimizde sonu biliyorduk ve konuşmaya cesaretimiz yoktu. Adım kadar emindim, şu anı durdurabilme şansımız olsa o şansı sonuna kadar kullanırdık. Fakat hayatlarımıza devam etmeliydik, birbirimizin hayatından en uzak şekilde.

''Yine düşünüyorsun Baekhyun.''

''Bugün son kez düşünmeme izin ver Chanyeol.''

Yorulmuş ruhlarımız çoktan birbirine sarılmış özlem giderirken bedenlerimiz olabildiğince birbirimizden uzaktı. Sıcak tenine soğuk parmak uçlarımla dokunmak istesem de ufak bir iç çekmeyle bastırdım bu isteğimi. Chanyeol'de anlamış olacak ki sonunda yanında ki yere hafifçe vurmuştu.

''Neden yanımda değilsin?''

''Konuşmamız gerekiyor.''

Yine de yanına gelmeyi reddettim ve direkt konuya girmek için tüm cesaretimi toplamaya çalıştım.

''Biliyorum Baekhyun..''

Ben dudaklarımı aralamış o nefret ettiğim kelimeyi söylemek için çırpınırken Chanyeol mırıldandı.

''Ayrılalım.''

Bunun için buradaydık, bunu söylemek için çabalıyordum, sabahtan beri tek düşündüğüm buydu, fakat hiç böyle bir şey düşünmemişim de hayat gerçekten çok güzel diye düşündüğüm bir anda söylemiş gibi kalakalmıştım karşısında. Gözlerim aniden dolmaya başladığında hafifçe gülümseyip başımı eğdim.

''Ayrılalım.''

Sesim titrememişti fakat o kadar boğuk çıkmıştı ki, ağlamadığımı düşünmesi için ileri boyutta zeka geriliği olması gerekirdi. Gerçi anlasa da bir şey değişmemişti. Yine birbirimizden uzak oturuyor ve tek kelime etmiyorduk. Bu kadar zor olacağını gerçekten düşünmemiştim, nereden baksak iki haftayı doldurmamıştık henüz.

Rich HusbandWhere stories live. Discover now