2.7K 318 244
                                    

Elimdeki bardağı masaya koyup gülümseyerek odayı incelerken konuşuyorum.

"Burası çalışma odan mı?"

Kafasını sallayıp gülümseyerek yanımdaki sandalyeye oturuyor ve elini bacağıma koyup gülümsemesi genişlerken fısıldıyor.

"Burada güzel anılara sahip olabiliriz."

Yanaklarım kızarırken kafamı eğiyorum ve parmaklarıma bakmaya başlıyorum. Aşağıda çocuklar var ve duyarlarsa günlerce dalga geçeceklerini bildiğim için olumsuz birkaç mırıltı çıkartıyorum.

Dudak büzüp bir anda belinden kavrayıp bedenimi uzun sehpaya yatırıp üzerime çıkıyor ve gülümsüyor.

"Seni çıplak görmemişim gibi utanmana gerek yok."

Kafasını boynuma gömüp derin bir nefes alıyor ve memnun kalmışçasına mırıldanıyor.

"Y-yoongi. Ç-çocuklar var lütfen"

Ellerimi omuzlarına koyup itmeye çalışsamda sehpanın kenarlarını sıkıca kavrayıp üstüme doğru eğiliyor.

Kaşlarını çatmış ve gözlerindeki sinirli kıpırtılar korkmama sebep olurken yutkunarak kafamı sağa sola sallıyorum.

"G-gitmelerini bekleyelim,sevgilim."

Kaşları daha çok çatılırken dişlerini sıkıyor. Bu kadar kızacağı bir durum yok. Neden bunu yapıyor,neden öldürecekmiş gibi bakıyor anlamıyorum.

Gözlerimi sıkıca yumup yutkunuyorum.

"İstemiyorsun,geçiştiriyorsun değil mi?!"

Sinirinin her bir zerresini içinde barındıran sesiyle titrerken kapalı gözlerimi daha sıkı yumuyorum,cevap vermiyorum.

Ama cevap verseydim. Her şeyin farklı olacağını bilemezdim ya.

Üstümdeki ağırlık kalkarken gözkapaklarımı kaldırıp etrafa bakınıyorum.

Tam doğrulacakken kafamda hissettiğim acıyla çığlık atıp kalkmaya çalıştığım yere tekrar yığılıyorum.

Kan kokusu odayı doldururken gördüğüm tek şey elindeki kanlı baltayla yüzüme bakman...

*** (sonunda bu işaretin oldukları anılarıydı. Hatırlatayım.)

Elimdeki bardağa boş gözlerle bakarken sırtımdaki yorganı biraz daha üstüme çekiyorum.

Şuan hala alt tarafımda bulunan şişliğin verdiği his umrumda değil.

Hatırladıklarımın etkisinden kurtulmak o kadar zor olacak ki.

Koltuğun sağ tarafı çökünce korkuyla titreyip yorgana daha çok sokuluyorum.

Ağlayamam. Ağlamak istemiyorum.

"Ben..."

Diye başlıyor söze ve duraksıyor. Kafamı kaldırıp yüzüne bakıyorum. Gözleri dolmuş ve yüzüme pişmanlıkla bakıyor.

"İsteyerek yapmadım. Sinir hastası gibi bir şeydim tamam mı? Sen hayır dediğinde beni istemediğini düşündüm."

Kahve bardağını tutan elimi kavradığında elimi hızla geri çekip bakışlarımı başka tarafa çevirdim. Bu cidden affedilecek bir olay değildi.

"Porto-Rikolu..."

Kaşlarımı havaya kaldırdım. Ne diyordu bu? Anlamamıştım.

"Ne?"

Oflayıp saçlarını karıştırdı ve elimdeki bardağı alıp masaya koyduktan sonra ellerimi sıkıca tuttu.

Elini itmeye çalışmadım. Ne yapacağı belli olmazdı değil mi?

"Hastalığımın adı bu. Porto-Rikolu...Yani sinirlenince karşımda kim varsa dövmeden,ona zarar vermeden yapamıyorum tamam mı?"

İç çekip elimi dudaklarına götürüp üst tarafını öptüğünde şaşkınlıkla yüzüne baktım.

"Bu yüzden dövüş yapıyorum. Tamam mı? 2 yılım hastanede geçti ve ben yinede olur da sana zarar verme durumum olursa diye kendimi dizginlemeye çalıştım."

Gözyaşları yanaklarından süzülürken alnını omzuma yasladı. Diğer elini de elimin üzerine koyup iç çekti.

"Sana isteyerek asla zarar vermem,seni seviyorum."

Porto-Rikolu hastalığı dövüşme hastalığıdır. Böyle önüne kim gelirse dövüyor,zarar veriyor falan.

Ayrıca eh madem olay çözüldü. Diğer bölüm belkimsi blowjob ve handjob olabilir. Sonra smuta ve finale de yaklaşırız?

Eighteen ✴ YoonSeok ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin