Bölüm Dört

2.4K 147 134
                                    


Merhabalar, multimediada Aslı ve Buse'yi bulabilirsiniz..
Hayatınızı hiç birinin eline teslim etmiş gibi hissettiniz mi? Onun ağzından çıkacak bir sözle yaşamın tamamen değişmesi nasıl bir hisse, kendin hakkında bir şey bilmemek de öyle bir his. Başkalarının laflarına göre hayatını şekillendirmek, aslında kendini tanımamak ve ne istediğini bilmemektir.

"Beliz Korkutan. "Adımı anonsta duyduğum an oturduğum kırmızı koltuktan kalktım. Kapıya doğru ilerlerken telefonumun melodisi odayı doldurdu. Tanımadığım bir numarayı ekranda görünce açıp açmamak konusunda tereddüt yaşadım, zamanım azdı çabuk düşünmeliydim.

"Alo? "

"Merhaba Beliz Hanım-

Adımın ikinci kez anons edilmesi üzerine telefonu Aslı'ya verip konuşmasını rica ettim. Hızlı adımlarla Karel'in odasına giderken kalbimin seslerini duymamak istiyordum.

Metal kapı kolunu aşağı doğru çekip kendim girebileceğim kadar açtım. Odanın ferahlığı içeri tam olarak girmesem bile anlaşılıyordu.

"Beliz? "

Kapıyı ardımdan kapatıp Karel'in yanına ilerledim. "Sen burada mı çalışıyorsun? "

İlk ağrım olduğu gün masama kadar eşlik eden Karel, şimdi doktorum olmuştu. Şirkete arkadaşı için gelme olasılığı çok yüksekti ve ben onu yeni gelen stajerlerden sanmıştım. 

Sandalyesinden kalkıp yanıma ilerledi, kısa bir sarılıp öpüşmenin ardından ne için geldiğimi fark etmişti.

"Geçen de geldim hastaneye, ben ilgilenmiyorum diye başka bir doktoru aradılar, serumun bitmesini beklerken doktor geldi ve baktı raporum var hatta bir saniye. "Elimle çantamın kolay çıkarabileyim diye koyduğum ön cebini açtım. Kağıdı Karel'e uzatıp konuşmasını bekledim.

O kâğıdı incelerken bende odasına bakınmaya başladım. Camdaki beyaz tül ve beyaz zebra perde sonuna kadar açıktı ve gün ışığı odayı dolduruyordu. Camın önündeki beyaz masada ise gerekli evraklar falan fıstıklar vardı, bilmediğim için pek inceleme zahmetinde bulunmadım. Onun oturduğu kırmızı dönen koltuk odaya renk veren eşyalardandı. Kapının yanındaki uzun kırmızı şifonyerin üstündeki çerçeveler dikkatimi üzerlerine çekmeyi başarmışlardı. Resim kalitesinin güzel olduğu belli oluyordu ancak resimde kimler vardı onu pek seçememiştim.

"Nelere göre yapıldı bu testler bilmiyorum, odadan çıkıp sağa dönünce karşına bir hemşire odası çıkacak. Tahlili yaptır, on beş dakika sonra odama gel. "

Başımı aşağı yukarı salladım ve elini sıktım. Kapıya doğru yaklaştığımda dikkatimi çerçeveye verdim. Yanında bir adam duruyordu ve ikisininde elleri Karel'in karnındaydı. Resme biraz daha dikkatli bakınca bu adamı daha önce gördüğüme kanaat getirim. Ama nerede gördüğümü hatırlamıyordum. Kapıyı ardımda bırakarak hemşire odasına doğru ilerlemeye başladım. Bunu yaparken bir yandan da raporu çantanın ön cebine tıkıştırmakla meşguldüm. Başımı odaya girene kadar kaldıramayacak gibi görünüyordum ta ki bana seslenen birini duyana kadar.

"Oo işten kaytarmış birileri. "Elini burnuma götürmeye yeltendiğinde kafamı çevirdim.

"Ne yapıyorsun Çağan? "

UFUKTA HÜZÜN KIYISI[DÜZENLENİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin