Bölüm İki

3.3K 190 186
                                    

İş yerinden yarım saat uzaklıkta olan bu okul beni her zaman ki gibi yoracaktı. Yapacak bir şeyim olmadığı için Gökalp ile takılmayı mantıklı bulup ona gitmeyi düşündüm. Telefonunu çıkarıp saate göz ucuyla baktım. 13.48. Okulun bitmesine yaklaşık bir buçuk saat olduğunu anladığımda okulda boş durmak yerine okula yakın bir kafeye gidip Aslı ile buluşmayı planladım.

"Aslı. "

"Efendim Beliz. "

"Okulun oradaki kafedeyim gelsene laflarız. "

"Yarım saatlik bir işim var, kırk dakikaya oradayım. "

"Tamam öptüm. "

"Bende. "

Kafeden de ayrılıp sahile doğru ilerlemeye başladım. Bu saatte genelde gençlerin bulunduğu bu yer yine son derece kalabalıktı. Kendimce en sakin bir yer seçip oturdum.

"Oturabilir miyim? "

Göz ucuyla sesin sahibi süzdüğümde orta yaşlarda bir adam olduğunu
gördüm. Gönlüm razı olmasada nezaketen kabul ettim. Uzun süren sessizliğin ardından adam konuşmaya başladı.

"Karımı aldatıyorum. "
"İki yaşında kızım var. Öncelerinde eşim dünyanın en güzel insanı gibi geliyordu. Ama sonradan bu değişti. O artık çocuklu ve eşine istediğini veremeyen bir bayana dönüştü. 'Hadi Karel çocuğa kardeş verelim. ' 'Saçmalama sırası mı şimdi? '
İstediğini alamayan adam sence hep aynı kadını sever mi, sevmeli mi? "
Adam bakışlarını Beliz'in yüzüme çevirip inceledi. Daha sonra da tekrar denize döndü.

"Karım her daim süsüne önem verirdi. Hastanede çalışmasına rağmen o tempoda yılmadan çalışırdı ama kendinden asla ödün vermezdi. Sonra yıllar geçti, gece eve gitmemeye başladım. Gitsem bile onlar uyurken evde oluyordum ve sabah yine onlar uyurken evden çıkıyordum. Yapamıyorum. "

Artık bunları duymak istemediğimi anlayıp olaya el attım. Hiç kimse karısını aldattığı için tebrik edilmezdi herhalde.

"Bunları neden anlatıyorsun? "

"Çünkü beni tanımıyorsun, ilerde bana şantaj yapacak kadar bir bilgiye de sahip değilsin, adımı bile bilmiyorsun. Bir tek laf arasında Karel ismi geçti. Dünyada bir sürü Karel var değil mi? "

"Seni tanımıyor olabilirim. Ama bu bunları dinlemek istediğim anlamına gelmez," dedim.

Küçümseyen ifadeyle yüzüme baktı adam. Yanlış bir şey de söylememiştim oysa ki. 

"Sana anlattığımı da nereden çıkardın? "

"Kendi kendine konuşana ne denir söylememe gerek yok galiba? "

"Kendi kendime de konuşmuyordum. "
"Denizle konuşuyordum."
Homurdanarak söylediği için boğuk çıkmıştı sesi.

"Ailem sürekli evlenmem için baskı kuruyor. Sevgililerimi ailemle tanıştıramıyorum. Neden? Çünkü konuyu hemen evliliğe getiriyorlar ve biz çocukla ertesi gün ayrılıyoruz. Sıkı bir 'evlilik aşkı öldürür. ' taraftarıyım. Bu yüzden evliliğe pek sıcak bakmıyorum," dedim.

UFUKTA HÜZÜN KIYISI[DÜZENLENİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin