Bit Yeniği

6.1K 194 32
                                    

Asya'nın kolay bir hayatı olmamıştı. Hem de hiç kolay bir hayatı olmamıştı. Yıllar ona, baba bildiği adamın geçirdiği öfke nöbetleri sonucunda yuva bildiği evin aslında yuva olmadığını, ana bildiği kadının metresliğini, kardeş bildiği adamların şerefsizliğini öğretmişti.

Annesini severdi, hem de çok. Ama sanki annesinin ruhu yoktu. Gözlerinin içinde sıcak bir kimse yoktu. İçki içmediği nadir zamanlarda Asya'yla vakit geçirir ve bu pek nadir zamanların daha da nadirinde Asya'ya sıcak bir anne tebessümü verirdi. Asya adının neden Asya olduğunu bilmezdi. Annesinin neden onu sevmediğini anlamazdı. Babasının öfke krizlerinin birinde annesini dövmeye başlaması üzerine araya girmiş, sırtında sandalye kırılmıştı. Ama o gün Asya'nın sırtında sandalye değil de yüreğindeki çocuk kırılmıştı. 8 yaşında annesi ölmüş, zaten kimsesiz olan kimsesizliği sanki büyüyebilirmiş gibi büyümüştü. Annesinin öldüğü sene ikiz abileri onu tacize de başlamıştı.

Şuan Akdeniz dalgalarıyla sallanan lüks teknenin camsız lakin ferah, mavi mobilya döşeli kamarasında ışıkları söndürmüş nefes dahi almamaya çalışıyordu. Hayatında belki de kurtuluşa bu derece yakındı. Ya sahil güvenlik ekipleri nefes seslerini duyup, tekneyi durdurur, kaçak yolculuk yaptığını anlar ve onu tekneden indirirse ? O zaman ne yapardı. Bunun için korku adrenalin ve umutla gümbürdeyerek atan kalbini de duyarlar korkusuyla sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerini kapadı ve uzun seneler sonra ilk kez kendisini mutlu edebilecek güzel günlerin hayalini kurarak uyumaya çalıştı.

🍁

Yattığı en huzurlu uykudan cehennem ızdırabıyla uyanmıştı. Gözlerini açmaya çalıştı ancak etrafında gölgeden ibaret sulietler görünce yeniden sımsıkı yumdu ve dişleri birbirine vurarak titremeye başladı. Tekne batmıştı.

Yani o öyle sanıyordu. Başından aşağı bir kova su dökülmüş gibi ıslaktı ve üşüyerek titriyordu. Ellerini koyacak bir yer bulamayarak tırnaklarını avuç içine sapladı ve inledi. Üşüyordu. Hem de çok. Üzerini örtmemiş miydi kimse ? Alışıktı üstünü açtığı gecelerde üşüyüp uyanmaya ve üstünü kendi örtmeye. Lakin şuan parmağını oynatmayı bırak, kirpiklerini kendi isteğiyle kırpıştıracak hali dahi yoktu. Bu... Böyle bir şey daha önce başına hiç gelmemişti. Sadece bir kere, böyle bir şeyin eşiğine geldiğini hatırlıyordu. Ama şuan eşiğinde değil, İÇİNDEYDİ. İçinde olduğu şey ise yoksunluk kriziydi. Gözlerini açtı ve yokluğuyla bir çığlık yuvarladı ağzından. Etrafında onu sabit tutmaya çalışan insanları görmüyor gibiydi. İstediği tek bir şey vardı, o da uyuşturucu! Ne olursa fark etmezdi: eroin, kokain... Morfine bile razıydı bu ızdırabın, yokluğun dinmesi için.

Bir süre sonra koluna batırılan bir iğnenin bilindik şefkatli hissiyle gevşeyerek yatağa serildi. Her zaman böyle olurdu. O yoksunluğun eşiğine gelir, abisi bildiği adamlarsa ücretini istismarla ödediği sürece ona istediğini verirdi. Ancak damarına enjekte edilen bu sıvı onu her zamanki gibi rahatlatmamış, aksine istemeyerek yatmak zorunda olduğu bir uykunun beşiğine yatırmıştı. Büyük bir üzüntü ve kandırılmışlık hissiyle iç çekerek derin bir uykuya dalmıştı.

🍁

Evin sınırlarında yaşayan herkes giyinmiş oldukları savaş zırhlarının aksine o denli saf o denli masumdu ki kızın teknede ateşler içinde yanıp titriyor oluşunu kötüye yoramamışlar, bunu sadece yüksek ateşe bağlı havaleden sebep olabileceğini düşünmüşlerdi. Kuş kadar bedeniyle Levent'in kollarında çırpınırken herkesi masum bir telaşa salmıştı Asya. Ta ki alelacele evin kapısından adım atıp aile hekimleri Hulusi beyin muayenesinden geçirene kadar kızın uyuşturucu bağımlısı olduğunu fark etmemişlerdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 31, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KABADAYIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin