''Buraya gel Baek.''

Dediğini ikiletme gereğini duymadan kucağına kuruldum. Bacaklarımı iki yandan sarkıtırken çıplak kaslarında parmaklarımı gezdiriyordum hafifçe. Bu hoşuna gitmiş olacak ki Chanyeol bana sırıtarak bakıyordu.

''Ne? Niye gülüyorsun öyle? Gülmesene.''

Fakat bir süre sonra bu gülümsemesi sinirimi bozuyordu. Çünkü tam anlamıyla mükemmeldi ve ben onda kusur ararken bile kusursuzluğunun bir kusur olduğunu düşünerek kendimi avutuyordum. Ayrıca bu gülümseme bana hiç hoş şeyler çağrıştırmıyordu.

''Seni seviyorum.''

Yine de mahcup bir şekilde başımı eğdim kızaran yanaklarımı gizlemek adına. Çünkü beklediğim gibi Chanyeol bana cinsel bir temas da bulunmamış, aksine en güzel anı yakalayıp beni sevdiğini dile getirmişti.

Bu cümle değerli hissettiriyordu. Verdiği değeri gözlerinden okuyabiliyor bile olsam arada bir sesli duymak inanın çok iyi hissettiriyordu. 

''Bende seni seviyorum Chanyeol.''

Kollarımı çok geçmeden Chanyeol'ün boynuna dolayıp ona sıkıca sarıldım. Gözlerimi kapatıp tüm ağırlığımı üstüne verdim. Aynı zaman da Chanyeol, büyük ve sıcak elleriyle çıplak bel boşluğumu okşuyor, huylanmamı sağlıyordu.

''Cha-''

Konuşmak adına bir süre beklemiş tam Chanyeol'ün ismi dudaklarımdan dökülecek iken telefon çalmıştı. Şaşkın bir şekilde ikimizinde kafası banyonun bir köşesine atılmış kıyafetlerimize kaydı. Ben Chanyeol'ün kucağından sakince inmiş, kalkmasına izin vermeden adımlarımı banyoya yönlendirmiştim. Ses gittikçe yoğunlaşırken yerdeki pantolonu elime alıp Chanyeol'ün cep telefonunu çıkardım. Ekranda beliren isim göğsüme ağırlık çökmesini sağlasa da sesimi çıkartmadan cep telefonunu Chanyeol'e götürmüştüm. Arama çoktan bitmişti, fakat telefon susmak bilmiyordu. Telefonu teslim etmemin ardından uzak bir köşeye geçecekken Chanyeol beni bileğimden yakalayıp kucağına oturtmuştu. Sesimi çıkarmadım.

''Efendim Katie?''

''Neredesin Chanyeol?''

Yakınında olduğumdan ötürü Katie'nin sesini rahatça işitiyor, konuşmaya şahit oluyordum.

''İşteyim Katie, nerede olabilirim? Kapatmalıyım acil hast-''

''Yalan söyleme Chanyeol!''

Kadının sesi yükseldiğinde ters giden bir şeyler olduğunu anlamıştım. Chanyeol'ün kucağında hareketsiz dururken nefesimi de tutmuştum. Nefes alsam kızacakmış gibi hissediyordum.

''Yalan söylemiyorum Katie. İşteyim dediysem işteyimdir.''

Chanyeol'ün gerilen yüz hatlarına bakarken kalp ritmim git gide hızlanıyordu. Katie konuştukça mahcup hissediyordum. Gözlerim doluyordu fakat engellemek adına büyük çaba sarf ediyordum.

''Sekreterini aradım, Chanyeol. Evinde uyuyordu, bu güne dair ve önceki günlere dair hiçbir kayıtlı işin yok. İnanmak istemedim, hastaneyi aradım fakat günlerdir sadece bir kaç saatliğine uğramışsın. Chanyeol, beni hangi sürtükle aldatıyorsun?''

Chanyeol'ün sol gözünün seğirdiğini görebiliyordum fakat bende artık kendimi tutamaz olmuştum. Chanyeol'ün beni engellemesine izin vermeden kucağından inip kendimi banyoya attım. Bu sefer kapıyı kilitlemek yerine direkt üzerimi giyinmeye başlamıştım. İçeriden Chanyeol'ün sesini işitebiliyordum.

''Gelince konuşalım.''

''Şu an konuşmak istemiyorum.''

''Geleceğim Katie.''

Rich HusbandWhere stories live. Discover now