Yeni Bir Başlangıç!

27 2 4
                                    

Kelimelerime nasıl hayat vermeliyim bu satırlarda? Nasıl başlamalı cümlelerim ve nasıl sonlandırmalıyım? 'Yeni Bir Başlangıç!' adını veriyorsam bu bölüme, o halde her şey eskisinden farklı olmalı sanırım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kelimelerime nasıl hayat vermeliyim bu satırlarda? Nasıl başlamalı cümlelerim ve nasıl sonlandırmalıyım? 'Yeni Bir Başlangıç!' adını veriyorsam bu bölüme, o halde her şey eskisinden farklı olmalı sanırım. 

O halde başlayalım...

Bazen çözümü sadece yazmakta bulurum. İçimi, dışa vuramadığım kelimelerle dolduruşlarım ancak yazarak hafifler kimi zaman... Bazen yazamayacak kadar hissetmem kendimi. Kendini hissetmemek... Sanırım en zoru bu oluyor. Her şeyi ilk an ki acısıyla iliklerine kadar hissedip, kendini bir hiç olduğuna inandıracak kadar kendinden vazgeçiyor insan. Bizi öyle değersiz hissettiriyor ki yaşatılanlar, yaşadığımız her an sadece mecburmuşçasına katlanıyoruz bu halimize...

Güçlü, neşeli bir kimliğe bürüyoruz bedenimizi. Bedenimiz, beynimizin komutlarına ayak uydururken; ruhumuz gizlendiği kalıp içerisinde daha bir belirsizleşiyor. Tüm acımızı içimizde yaşadığımız anlarda, sahte gülümsemeler yerleştiriyoruz yüzümüze, anlamıyorlar...

Biz bile kendimizi anlamıyor, anlatamıyorken; başkalarının bizi anlamasını beklemekte acınası bir profil çiziyor gözümde. Yahu, senin kendine hayrın yok. Sen bile çözemiyorsun ki kendini, kaldı ki başkası anlasın halini...

Dilimizden dökülmeyenler, parmaklarımız arasından firar ediyor ve yazıyoruz derdimizi. Yazmakla geçer mi, buna bir cevabım olmasa da; yazmakla hafifliyor bir nebze de olsa... 

Susmayan iç sesimiz, dışarıya karşı sessizliğini koruyor... Tüm sessizliğimizi haykırıyor ruhumuz, duyan olmuyor...

Sonra bir kalem alıyoruz elimize, bembeyaz sayfaya bırakıyoruz ruhumuzun sesini. Yazıyoruz, yazıyoruz... Beyaz sayfa mürekkebin rengine boyanırken, gözyaşları daha da dağıtıyor kelimeleri. Sayfa sonuna gelene dek; saklı tuttuklarımızı, tutsak ediyor benliğine. Ruhumuza ses olurken yazdıklarımız, 'Biri okursa?' düşüncesi sarıyor içimizi. Delicesine içimizi anlatmak istiyorken, birinin güçsüz yanımızı bilmesinden de korkuyoruz... Kendimize bile itiraf edemediğimiz hislerimizin bir başkası tarafından bilinmesi, ürkütüyor bizi. Anlatamadıklarımızı yazıyorken, yazdıklarımızın okunmasından kaçıyoruz böylece. Derdimizi anlatabilmek adına yazdığımız satırları, yok olmaya mahkum ederek içimizin yangınında yakıyor ve küllerinde yaşatıyoruz gizli kalan yanımızı...

'Sessizliğe Haykırış' benim gizli yanım. Sakladıklarım, hissettiklerim, acılarım, sevinçlerim... Benim iç dünyamın sessiz haykırışları... Her şey herkese anlatılmaz, anlattıklarımızı herkes anlayamaz ve en önemlisi insanın içini döktüğü satırları kimse okuyamaz... 

Ben size her şeyi anlatacağım, siz belki beni anlayacaksınız, belki anlamak için uğraşmayacak ve sayfayı çevirip yeni bölümlere şans dahi vermek istemeyeceksiniz... 

Dedim ya, 'En önemlisi insanın içini döktüğü satırları kimse okuyamaz...' diye. Siz, benim içimi döktüğüm satırların cümlelerine gizlenecek; benim öznem ve yüklemim olacaksınız...  

Hep birlikte, Sessizliğe Haykırabilmek dileğiyle...

Yazılış; 19.08.2016
Yayın; 28.08.2016❤

Sessizliğe HaykırışWhere stories live. Discover now