Bölüm~5

216 9 7
                                    

Her zamanki gibi klasik okul günleri. En yakın arkadaşlarım olan seda ile didem ile eve gidiyorduk. Bugün bara gidecektik. İlk olarak sedaya uğrayacaktık. Sedanın evinin önüne gelince içeri geçip sedayı beklemeye başladık. Seda beyaz mini bir elbise ve krem renginde bir fiyonklu bir ayakkabı giymişti. Saçları su dalgası mavi far siyah eyeliner siyah rimel ve pembe rujla muhteşem görünüyordu. Sedanın arabasına binip sıradaki istikamet olan didemin evine geldik. Bahçede oturup beklemeye başladık. Yaklaşık bir on beş dakika sonra didemin gelmesiyle kafamızı telefondan kaldırabilmiştik. Didem ise kızıl saçlarını fön yapmış üstü bölgesi siyah alt bölgesi beyaz olan bir elbise ve siyah platform topuklu ayakkabı giymiş. Makyaj olarak siyah eyeliner siyah rimel ve şeftali tonu bir ruj sürmüş. Oldukça doğaldı. Şimdi sıra bende istikamet benim ev...
Didem  Saydam
Benden sonra en son olarak Sineme gidiyoruz. Bugün moralim çok bozuktu. Ailemden sonra en sevdiğim değer verdiğim kişiyle kavga etmiştik. Aslında ondan pek de birşey istememiştim ki ben. Sadece bara gideceğim demiştim. Galiba o gideceğim lafına takıldı. Hani ondan izin almadım ya. Ben böyle düşünürken sineme varmıştık. Normalde olsa bara gideceğim için çok mutlu olurdum ama şimdi maalesef olamıyorum. Doruk denen musibet bizim aşkımıza inanmıyor. Acaba kendisi daha önce hiç aşık olmuş mu? Hayır o zaman sen anlarsın ki aşktan. Ya aslında iyi çocuk ama kendini kötü gösteriyor. Arabadan indim. Bahçede beklemeye başladık. Seda bana anlamayan gözlerle bakıyordu. Galiba arabadan geç indiğimden dolayı. Whatsappbımı açtım. Burak en son ne zaman bakmış diye. En son biz yazıştığımız zaman açmış. İnsan bir merak eder de bakar değil mi burak efendi. Öyle olsun. Facebook ınstagram derken sinem aşağı inmişti. Siyah önü kısa arkası pek uzun olmayan bir elbise siyah transparanlı bir ayakkabı giymişti. Oldukça şık gözüküyordu. Bu kız kendine baksa ne güzel kızda işte kendine bakmıyordu. Makyaj olarak ise kalın bir eyeliner siyah rimel gri simli bir tonda far yapmıştı. Dudağına mat şeftali tonlarında bir ruj sürmüştü. Gayet güzeldi. Sedanın arabasına binip bara gitmeye koyulduk...
Seda Özgür
Hepimiz hazırlanmıştık ve mükemmel gözüküyorduk. Acaba Mert de orada olacak mıydı. Olurdu büyük ihtimalle. Şimdi mert kim derseniz mert benim aşık olduğum çocuk. Bana göre çok yakışıklı. Konuşması duruşu kibarlığı yeri geldimi sertliği centirmenliği tam bir türk erkeğiydi işte. Çoğunlukla burak ve doruk denen musibet le takılırdı. Doruktan nefret ediyorum desem. Kızlara yaptığı işkenceyi hala unutmadım. Üç yıl önce o zaman bizim kızlar bu okulda değildi. Doruk birden bahçeye bir kzı çıkardı ve işkence etmeye başladı. Dövdü küfür etti. Kızı komaya soktu ve kız hayatını kaybetti.  O günden sonra okuldaki tüm herkes doruktan korkmaya başladı. Bizim pislik müdürümüz de hiçbir şey olmamış o kızı doruğun öldürmediğini söylemişti.  O günden sonra doruktan nefret etmeye başlamıştım. Sineme söylesem bu özgüveninde vazgeçecek eski sinem gelecek. Bunu istemiyorum onu güçsüz gördükçe benim canım yanıyor.  Bara varmıştık. Kalbim güm güm atıyordu. Anıları kafamdan silip tüm dikkatimle merti gözlerimle aramaya başladım. Ve bulmuştum. Yanlarına gittim ve kızları çağırdım. Keşke çağırmasaydım. Bir taraftan sevgilisiyle küs kız bir yandan da iki gün önce kavga etmiş dorukla sinem. Sinem lavaboya gideceğini söyleyip yanımızdan ayrılmıştı. Doruk da sinemin peşinden gitti. İçime bir huzursuzluk çöktü. Acaba gitsem mi? Evet ya ne bekliyorum ki yürürken biri kolumu tuttu. Tutan kişinin mert olduğunu gördüğümde gözlerimi gözlerine diktim. Beş dakika filan öyle kalmıştık. Acaba mertte bana mı aşık. Birden bir çığlık sesi duyuldu. Bu ses sanki bana birini hatırlatıyordu. Bir daha bağırma sesi geldiğinde bu kişinin sinem olduğunu anladım. Didemle göz göze geldik ve sesin geldiği yöne koşmaya başladık. Burak be mert bizi durdurmaya çalışsa da ellerinden kurtulup tekrar koşmaya başladık. Sesin geldiği yönü bulmaya çalışıyorduk. Burada birsürü oda vardı. Ah ah neredesin be kardeşim...
Doruk Kurtuluş
Seda denen kız ve arkadaşları yanımıza geldiler. Zayen birisi Didem birisi de benim iki gün önce kavga ettiğim kızdı. Kız beni görünce yerinde kıpırdanıp durdu. Birazdan olucakları anlamış gibiyidi. Lavaboya gitme izni istedi. Bende peşinden gitmeye başladım. Seda her ne kadar gelmek istese de mert onu tuttu ve durdurdu. Kız lavaboya girdikten sonra kimsenin olmadığını bakarak içeri girdim ve kapıyı kilitledim. Sandalyeyi ve kemerimi çıkarmıştım. İlk olarak kızı sandalyeye bağladım. Kemerle vurmaya başladım.  Bağırmaya başladı be yardım istedi.  Ama bilmiyordu ki bu duvarın yalıtkan olduğunu. Acı dolu feryatlarını birisi duymuş olacak ki sesin nereden geldiğini çözmeye çalışıyordu. Gittikçe daha sert vurdum. Yüzüne tokatlar atmaya başladım. Bana karşı gelmek neymiş öğrensin bakalım küçük hanım. Şimdi de oradaki sopayla ayaklarına vurmaya başladım. Bayıldığını anladığımda lavabodan çıktım ve çocukların yanına gitmeye başladım. Ben oraya geçtiğimde kızlar burak ve mertten yardım istiyordu. Koşarak yanlarına gittiklerinde resmen donmuşlardı. Bir daha benle uğraşmıyacağını anlamış olsun küçük hanım.
Burak Kurtuluş
Doruk lavabodan çıkınca kızlar direk lavaboya gittiler. Doruk gülümserken kızlar bizden yardım istiyordu. Tabikide yardım edecektim. Bir tane daha kızı öldürmesine dayanamam. Hemen mertle koşmaya başladık ipleri yanımızdaki bıçakla hemen kestik. Benim kardeşim de buydu işte. Adi şerefsizin teki. Kızlara bile el kaldıran birinden kim nefret etmez ki. Baktığımızda dudağı ve burnu kanıyordu. Sırtında ise kemer izleri vardı ayakları ise mosmordu. Bu kızın durumu ötekisinden de beterdi. Yavaşça kucağıma aldım ve koşmaya başladım. Anahtarı merte vermiştim. Mert arabayı açtı ve kızı bindirdim. Kızlar da binince son süratla hastaneye gitmeye başladık...
Didem  Saydam
Allah o çocuğun belasını versin. Kız sana bir kere bağırdı diye kız dövülür mü? Şuan ağlıyordum ağlıyorduk. Burak son hızla gidiyordu. Burağı dinlemeliydim. Neden geldik ki biz bu bara. Al bak sonunda ne oldu. Bir bildiği barmış ki bize gelmeyin demiş. Salak ben bir kere de söz dinler dimi bir insan bir kerede söz dinler. Ah aptal kafam ah! Zaten kaç yıldır çektiği çile yetmezmiş gibi ruhsal çöküktü şimdi bedensel olarak da çöktü. Ne istedin ki ya istedin! Üzgünüm kardrşim hepsi benim yüzümden.  Kaç gün hatta belkide kaç ay yatacaksın. Belki de hiç kalkamayacaksın. Lütfen yapma kardeşim biz sensiz yapamayız. Lütfen lütfen ölme tamam mı. Sen güçlüsün bunu mu baş edemeyeceksin? Dimi hadi uyan hadi bizi bırakma...
Seda Özgür
Kardeşim!!! Keşke sana herşeyi anlatsaydım da bu halde olmasaydın. Ne yaparız he biz sensiz? Yapamayız ki. Senin o sertliğin doğallığın masumluğun. Olmaz hayattan gidemezsin. Bak şuan hastanedeyiz ve seni sedyeye aldılar. Ameliyathaneye giriyorsun orada korkma tamam mı. Soğuk ya orası ısıt kendini sakın kendini soğuğa teslim etme tamam kardeşim. Biz seni burada bekliyoruz. Çabuk gel tamam mı?
Hüzünlü bir bölüm oldu. Yazarken gözlerim doldu. Yorumları ve oyları bekliyorum. Bu arada artık bölümleri daha uzun yazacağım. Fakat telefondan yazdığım için çok az gibi gözüküyor. Görüşmek üzere wattpad aşıkları:-)

ANLAMSIZDonde viven las historias. Descúbrelo ahora