Sabah evdeki gürültüyle uyandım.
Oldum olası zaten gök gürülttüsünden korkmuştum. Ailem yanımda olmadığından dolayı evde tekim. Katdeşim de yok. Tek başına yaşıyorum. Artık uyuyamacağımı bildiğimden aşağıya indim. Işıkları ve televizyonu açtım. Korkmayayım diye. Sonrada mutfakta kahve yapmaya başladım. Sonra bu dört yılda olanları düşünmeye başladım. Şuan lise sondaydım. Ama sanki ölüymüşüm gibi. Ailem yanımda yok sevdiğim tabiki var ama çocuk yüzüme bile bakmıyor. Doruk... tek kelimeyle sadece mükemmel diyebilirim. Aşk bu zaten kazanmakta var kaybetmekde. Ben kaybettim. Doruğa onu sevdiğimi söylediğimde 16 yaşındaydım. Ne kadar da geç değil mi? Benimle dalga geçmişti. Bana o gün dediğini asla unutmadım
~senin gibi çirkine kalmadım ben !
Bu lafları duyduğumda yıkılmamıştım. Onun karşısında dimdik durdum eğer gözyaşımı onun önünde dökseydim daha da dalga geçeceklerdi. Bu benim işte ezik korkak biriyim. Doruk bana mı baksın onlara mı? Bunları düşüneceğime kahvemi alıp odaya geçtim. Film açtım izlemeye başladım. Bu kızda benim gibiydi ilk ezilip büzülüp sonra birden açılarak çocuğu kendine aşık etmişti. Her seferinde bende yapayım diyorum ama erken kalkamıyorum. Yarın kalkacağım ve yepyeni Sineme hoşgeldin desinler...
YOU ARE READING
ANLAMSIZ
Teen FictionKelimeler anlamsız senin yanında dedi Doruk. Bu lafları ondan beklemezdim. Ne olursa olsun ona deli gibi aşıktım. Bana ne yaparsa yapsın tarif edemeyeceğim bir duyguyla sevdim ben onu. Kelimeler anlamsız sözcükler yerini kaybetmiş gibi. O Doruk kızl...