27. Bölüm "Yardım Eli"

Start from the beginning
                                    

Yemek ve sohbetin ardından Ahjumma kalan yemeği bize göndermek üzere yeniden mutfağa geçmişti, bizse ayakta bekliyorduk. Masadaki yemeği tek başıma silip süpürmüştüm neredeyse. İştahı yerinde olan sadece bendim.

"Ver artık."

Jongin ceplerime bakarak konuştuğunda neyi kast ettiğini tek seferde anlamış olmama rağmen elimle kısa ev şortumun ceplerimi yoklayıp saf saf suratına baktım.

"Neyi vereyim?"

Burnundan soluyarak mutfak kapısına kontrol amaçlı bakmış, hemen ardından birkaç adım üstüme gelmişti.

"Ver dedim."

Arkamdaki kolona iyice yaslanıp anlamamış gibi gülmeye başladım. Vücudum hepten gerilmişti. Ve Jongin yüzüme iyice sokulmuş, dik dik bakıyordu gözlerime.

"Neden bahsettiğini-"

Bir anda iki eliyle ceplerimi kontrol etmeye başladığında yapay kıkırtılarla kaçmaya çalıştım.

"Jongin, n'apıyorsun burda, Ahjumma'nın evinde..."

Jongin pek alaycı bakmıyordu. Sıyrılıp kaçtığım yerde beni yeniden iki eliyle yakalayıp tüm kıvrak haraketlerime rağmen sabit tutmaya çalışıyordu.

Ben gülerek kaçarken bir an durduğunda vazgeçtini sanmıştım. Çünkü gerçekten 'seninle uğraşmayacağım' bakışları vardı yüzünde. Kolondan biraz çıkış kapısı yönüne kaydığımız için bir kaç adım attı mutfak kapısına doğru. Muhtemelen yeniden kontrol amaçlıydı. Ben sadece dikilmiş arkasından ne yaptığına bakıyordum aynı keyifli ifademle.

Bıkkın bakışlarla, yüzüme bakmadan yanıma kadar geri yürüyüp yeniden durdu önümde. Meydan okuyan, havalı gülümsememle yüzüne bakıyordum. Bir şeyi ona yasaklamıştım ve buna asla izin vermeyecektim.

Yani öyle amaçlıyordum.

Donuk gözleri dudaklarıma dikilene dek.

Daha neler.

Vücudu aramızda iki santim kalacak kadar yaklaşmıştı benimkine. Gözleri, dimdik baktığı yerdeyken gülümsemem sönmeye başlamıştı. Bu garip hissi yaşamayalı bir yıla yakın zaman olmuştu. Haliyle içimdeki o tanıdık duyguyu yeniden nasıl kontrol edeceğimi bilmeden sadece bakıyordum yüzüne. O benim dudaklarıma bakıyordu; bense dudaklarıma bakan gözlerine.

Bir anda uzaklaştığında ne olduğunu anlamamıştım. Neden başladı, neden bitirdi?

Cebimdeki hafiflemeyi hissedene dek.

Jongin arkasını dönmüş, elindeki sigara paketini cebine yerleştirirken mutfağa doğru yürüyordu. Bense götüm duvarla birleşmiş, koyun gibi karşı duvara bakıyordum.

"Sakin, Sehun..."

İçimden kendimi telkin etmeyi amaçlayan bu cümleyi fısıldadım sadece.

"Sakin..."

Jongin elinde tepsiyle gelip önüme geçene kadar duruşumu bozmamıştım. Tepsiyi tek eliyle tutarak kapıyı açtı. Hemen arkasından da Bayan Jung yürüyordu.

Jongin'in arkasından apartmana çıktım. Ahjumma'yla bir kaç vedalaşma cümlesinin ardından gidip bizim evin kapısını açtım Jongin'in önüne geçerek. O da tepsiyi ayakkabılarıyla girip mutfağa bırakmış ve Bayan Jung'un kapısı kapandığında yeniden çıkmıştı apartmana. Ben tüm olayı eşikten izlemiştim.

"Ne o?" dedim Jongin önümden apartmana çıkıp bu kez direk merdivenlere yöneldiğinde. "Az önceki iyi taktikti. Kafamı karıştırdın. Nereye şimdi? Zehir nakli mi?"

Channie Says SpecialWhere stories live. Discover now