''Ayrılıyor musun benden Baekhyun?''

Her cümlesinin sonunda adımı ciddi bir ifadeyle dile getirmesi tüylerimi diken diken ediyordu. Tekrar cevap vermek için dudaklarımı araladım.

''Ben izin verir miyim sence Baekhyun?''

Başını yana doğru eğip iri gözleriyle beni süzerken daha fazla dayanamayıp başımı eğdim.

''Senden ayrılamam Chanyeol, biz ayrılabileceğimiz bir ilişkiye girmedik hi-''

''Ne demek girmedik Baekhyun?! Sence geçirdiğimiz günler bir hiç mi?!''

Şiddetli bir şekilde konuştuğunda bir an gözlerimi yerden kaldırıp üzerine çevirdim. Boynundaki damarlar anında belirginleşmiş, gözleri irileşmişti. Dip boyası gelmiş kırmızı saçları dağınıktı ve bu ona ayrı bir hava katıyordu.

''Chanyeol kızmanın nedeni haklı olmam değil mi? Ben konuştukça gerçekler yüzüne vuruyor birer birer. Ama bundan kaçarak bir sonuca varamayız. Senin engellerin var Chanyeol. Senin sorumlulukların var..''

Henüz nasıl ağlamadığımı ve nasıl bu kadar soğuk kanlı kaldığıma şahsen şaşırsam da iyi gidiyordum. En azından doğruları konuşuyorduk değil mi? Acıyan kalbimi tartışmanın sırası değildi şu anda.

''Tüm yükü ben taşıyacağım Baekhyun, yemin ederim sana bir daha onlarla ilgili hiçbir şey göstermeyeceğim, sadece biz olacağız.''

''Olmayacağız Chanyeol Tanrı aşkına kendine gel artık! Kabul ediyorum bende hatalıyım gezdik, eğlendik, seviştik tamam haklısın ama gözlerini aç artık!''

''Benim gözlerim yeterince açık Baekhyun! Ben o kadını sevmiyorum, seni seviyorum!''

''Çocuklarını da mı sevmiyorsun?!''

''Seviyorum a-''

''O çocukların mutlu yuvasını bozamam Chanyeol. Seni onlardan alamam, bu günaha giremem.''

''Peki ya ben sana gelirsem?''

Ses tonumuz bir anda düşmüştü. Oysa ki daha demin hararetli bir şekilde birbirimize bağırıyorduk. Ayrıca tartışma sırasında odanın farklı kısımlarına doğru yürümüştük. Şimdi ise o yatağın ucunda oturuyor, bende kendimi tam karşısındaki duvara yaslamıştım. Bu şekilde bir kaç saniye bekledim ve derin nefes alıp başımı yukarı kaldırdım. Saniyeler birbirini kovalarken tekrar gözlerimi ona çevirip bağırdım.

''Gelme Chanyeol, ailenin yanına git. Anlamıyor musun?! Chanyeol beni anlamıyor musun?! İmkansızız diyorum sana!''

''DEĞİLİZ BAEKHYUN, SİKEYİM İMKANSIZ DEĞİLİZ!''

Chanyeol ayağa kalkmış tek elini yanımdaki duvara sertçe vururken yüzüme doğru bağırmıştı. Bu hareketiyle kalbim korku ve heyecanla birlikte ağzımda atmaya başlamıştı.

''Bizi imkansız yapan sensin, o küçücük işe yaramaz beynini şartlandırmışsın ve bize engel olmaya çalışıyorsun. Bana bak!''

Dolan gözlerimi saklamak için başımı eğdiğim de üzerime biraz daha eğilip gür sesiyle bağırmıştı tekrar. Beni haps ettiği yerde git gide küçülürken o ise git gide büyüyordu.

''Gerekirse sana yeni bir hayat sağlarım, yeni ev, bir sürü fotoğraf makinesi alırım, okulun bittiğinde ünlü markalarla çalışmanı sağlarım.''

Bu sefer kızgın Chanyeol gitmiş yerine endişeli bir Chanyeol gelmişti. Durmadan konuşuyor aklımın karışmasını sağlıyordu. Yaptığımız kavganın bile bir amacı yoktu. Her şey çok boştu. Sadece canımı yakıyordu. Titreyen sesimle onu engellemeye çalıştım.

Rich HusbandМесто, где живут истории. Откройте их для себя