***

Okul'un çıkış zili çaldığında ve öğretmen kitaplarını toplayıp sessiz bir şekilde sınıftan ayrılırken bende kalemlerimi ve defterlerimi toplayıp sınıftan yavaş adımlarla çıktım. Kırmızı kapaklı dolabıma gittim ve içine defterlerimi yerleştirip aynı hızla çıkışa ilerledim. O sırada omzumdan birisi beni yakalamış, arkama döndüğümde ise bu şahısın Angela olduğunu anlamıştım.

''Selam Baek.''

''Selam'' diyerek elimi kaldırdığımda gülümseyerek omzuma kolunu atmıştı. Lanet kız, benden bir kaç santim uzundu.

''Söylesene nasıl gidiyor?''

''Kimle?''

Angela boşalmaya başlayan koridorda sesli bir kahkaha atıp benden bir adım uzaklaşmıştı.

''Kim olacak, seni geçen okul çıkışında alan yakışıklı adamdan bahsediyorum. Hey, Amerika da Koreli ve zengin birisini buldun demek, harika Baekhyun!''

''Koreli olduğunu nereden biliyorsun?''

Konuyu değiştirmek adına sorduğumda çoktan çıkışa varmıştık ve ister istemez gözlerim onun arabasını aramaya başlamıştı.

''Hadi ama, Koreli bir arkadaşım var. Hem, çekik çekiktir.''

''Yapma şunu..''

Onu omuzundan hafifçe ittirip gülümsediğim de o da gülümsemişti.

''Pekala bugünlük benden kaçabildiniz Mr.Byun, fakat görüşebileceğimiz toplam dört gün daha var.''

''Ve daha bir kaç ay..''

Suratımı buruşturduğumda elini kaldırıp sallayarak uzaklaşmaya başladı.''

''Aniyoo, Ann- her neyse ondan işte Baek!''

''Anyong!''

Peşinden seslendiğimde gülümseyerek başımı eğdim. Çılgındı, kesinlikle çılgındı.

Güvenlik görevlisinin bulunduğu yeri atlamış, okul alanından tamamen uzaklaşmıştım fakat görünürde Chanyeol hala yoktu. Geç kalmış olabileceğini düşünüp yoluma çıkan direğe yaslandım ve onu beklemeye başladım. Tam on beş dakikadır onu beklediğim gerçeğini bir kenara bırakırsak eğer, kütüphaneye geç kalacağımdan ötürü durağa doğru yürümeye başlamıştım. Telefonum sağ elimdeydi fakat onu arayıp sıkmak istemiyordum. Sonuçta o benden yaşça büyüktü, ailesi ve bir mesleği vardı. İşi çıkmış olması çok normaldi. Ailesi olduğu gerçeği canımı yaksa da evet, vardı işte.

Otobüs durağına doğru ilerlerken düşünüyordum. Babamın bir adamla kaçmış olabileceğini düşünüyordum. Annemi bırakmasını, beni babasız bırakmasını. Bilemiyorum, sanırım babamla kaçan adama kin tutardım. Hayır, kesinlikle ikisine de kin tutardım. Annemi üzdüğü için, babamı benden çaldığı için.

Gelen otobüse bindikten hemen sonra direğe tek elimle tutunup dışarıyı izledim.

Gerçekten Chanyeol'e bunu yapabilir miydim? Onu ailesinden mahrum edebilir miydim? Üstelik ona bir bebek veremezdim de. Peki onunla oldum diyelim, yıllar sonra beni oldu da aldattı diyelim, nasıl kendimi savunabilirdim? Ya da en ufak bir tartışmamız da karısı ve çocuklarını bıraktığı için pişman olduğunu dile getirse ne yapardım ben? Yıllar sonra bebekler büyüdüğünde ve biz tanıştığımızda yüzüme tükürseler yeridir. Bir karar vermeliydim. Ya bitirecektim ya da yoluma devam edecektim. Acıtsa da bunu yapmalıydım. Hem ben daha bir hafta önce demiyor muydum beni Amerika'ya bağlayan hiçbir şey olmamalı diye. Ne yapıyordum peki şimdi ben? Kesinlikle iyi şeyler yapmadığım bir gerçekti.

Rich HusbandWhere stories live. Discover now