Bölüm 7: "Sarhoş."

Start from the beginning
                                    

"Kozon son do yosono." Dedim ağzım doluyken.

"Yok canım siz yiyin." Dedi gülümseyerek ama yoldan geçen biri bile sahte olduğunu anlayabilirdi bu gülümsemenin. Eren var diye böyle yapıyordu tabii şıllık panda.

Kuzenim için bir kıyak geçip kutudan iki tane daha alıp çantama attım. Sonuçta yemezse bir yerleri şişerdi ve gelecekte doğacak yiğenimin tipi kayık olsun istemezdim.

Nihayet ki bardan içeri girdiğimizde bütün öğretmenler bir masadaydı ve sohbet ediyorlardı. Okulun geri kalanı da farklı yerlere dağılmıştı. Gerçekten bir otel kadar büyüktü burası ve bayağı kalabalıktı. Hocalara selam verip bir masaya geçtik.

"Bu iyiliğimi unutma ha." Diyerek Asya'nın avcuna bıraktım çikolataları.

"Seni varya yerim ben yerim! Kuzenlerin en seksisi,en mükemmeli, en tatlısı!"

Biliydim.

"Tamam kes yalakalığı bebek. Zaten bunu uyumadan önce konuşacağız,kaçacağını sanma."

Kızaran yanaklarıyla başını salladı. Müdiremiz sahneye çıkıp bu günde beraber olmamızın sevincini ve gururunu söyleyip sahneyi terketti ve delirmememiz şartıyla bizi serbest bıraktı.

O sırada Aras geldi yanıma.

"Doğa gelsene biraz."

Başımı sallayarak ayağa kalktım.

Kızlar aralarında gıybete çoktan başlamışlardı.

Aras beni yan masalardan birine götürdü ve konuşmaya başladı.

"Şey ben geçen gün olanla-"

Cümlesini bitirmeden elimle ağzını kapattım.

"Özür dileme. Cidden. Önemi yok hatta unuttum bile." Diyerek gülümsedim. Ama elim hala ağzındaydı.

Bir elime bir bana baktı ve güldü. Hızla elimi çekip güldüm ben de.
"Çok güzel olmuşsun bu akşam."

"Bence elbise giymiş bir patatesten farkım yok." Dedim gülerek.

Başını geriye atıp kahkaha patlattı.

"Hiç de bile çok tatlı bir patates o."

Ona "he he" bakışımı atıp masadan kalktım.

"Son bir şey daha," diyerek beni durdurdu.

"Bu gece,lütfen sarhoş olma."

***
Aras'ın söylediği şeyin nedenini hala anlayamamıştım. Zaten Enes Bey de beni partiye gelmem için ikna etmişti fakat o ortalıkta yoktu. Bizim ekip tam olarak buluştuğunda bar bölümüne geçip tekila istediler. Ben ki çikolatalı süt ile kafa bulan biriyken bu içkiyi içersem yüzde yüz sarhoş olur kalırdım.

"Ben içmem."

"Niye ya?" Diye soran canım arkadaşlarıma tip tip baktım.

"Kızlar bu şahıs çikolatalı süt ile sarhoş oluyor. Siz için ama biz içmeyeceğiz. Yoksa burayı dağıtırız kesin."

"O zaman biz de içmiyoruz." Diyerek tekila siparişini iptal etti Defne.

"İçmeyeceğiz."

"Tabii ki."

*1 Saat sonra*

"Anam vallahi sandviç bu!" Diyerek İnek Sezai'nin üstüne atlayan Defne'yi durdurmaya çalışan Kenan can çekişiyor gibiydi.

"Hucağağğağaöğağam!" Aynı zamanda İnek Sezai de ağlıyor ve hocalardan birini bulmaya çalışıyordu.

"Defne durasana ya! O sandviç değil anla artık! Kemirdiğin şey İnek Sezai'nin kafası!"

"Ya kızım sen kimsin ya! Vallahi yolarım seni." Mısra yaklaşık on dakikadır okulun en kaslı erkeği Mert'i yumruklayıp kavga ediyordu ve Mert'in sabrı tükenmek üzereydi.

Alya,barmeni yakasından tutup "Üpçük versee" diyordu.

Asya,uyuyordu. Ama masanın üstünde!

Diğer kızlar da böyle saçma konumlardayken ben, tabii ki her zamanki salaklığımı konuşurup masada mezdeke oynuyordum.

Ve evet,sarhoş olmuştuk.

"Tey anam teey! Kız gelsene seninle de kıvırtak acık!" Diyerek eden çiftleri ayırıp oynamaya başladım. Kız bana öldürecekmiş gibi bakarken çocuk bana gülüyordu ve uyum sağlıyordu.

"Doğa sen manyak mısın?! Slow şarkı çalıyor be slow!"

"Salllaaama beeeğ! Mezdeke çalıyor duymuyon mu lan Emiv!"

Biraz sakin olup müziği dinlediğimde gerçekten slow şarkı çaldığını duydum. Ama oldu silkip devam ettim.

Oryantala başlayıp kendimi bayağı göbek atmaya kaptırmışken kafamdaki filler çiftleşme dönemine girmişti sanırım çünkü disko topu gibi dönüyordu başım. Masadan atlayarak indiğimde yerle buluştum. Ayağa yavaş yavaş kalkıp sahnenin ortasına geldim ve solistle kavga ederek mikrofonu elime aldım.

"Oturmaya mı geldik anacım! Kalk kız oyna oyna." Diyerek elimle kızları işaret ettim.

Sonra birkaç saniye durdum ve bir noktaya bakmaya başladım. Aras olduğunu düşündüğüm(çünkü uzağı göremezdim.) Çocuk başını sallayarak arkasını dönüp gitti. Ben ise arkasından şarkı söylemeye başladım. Tabii ki idolümden bir parça seslendirecektim.

"İiiiinsaaan sevdiiğini hiç üzeer mi? Sebeeeepsizce hiç ooona küseer mi? Eeeğlenerek oynamak varken,ardıııına bakmadan hiç gideer mi?"

Gözlerime gelen sahne ışığıyla gözlerimi kıstım ve gelen ani mide bulantısıyla öne doğru kustum. Tabii ki bu kişinin Emir olacağını kim bilebilirdi ki?

Sahneden birinin kucağında inerken buldum kendimi. Beş dakika içerisinde suratıma çarpan rüzgarla dışarı çıktığımı anlamıştım.

"Yararlanmaya kalkmıyon inşallah baboş." Diyerek kucağında olduğum kişiyi görmeye çalıştım.

"Obez bir kunduzdan yararlanmak için aptal olmam lazım." Dedi bir ses.

Gözlerimi zorlayarak açtığımda hıçkırdım.

Enes'ti bu.

Ve ben kucağındaydım.

"Lan indirsene beni!" Diyerek tepinmeye başladım.

"Seni bırakayım da Emir kafanı uçursun değil mi? Çocuğun kafasına kustun çünkü."

Belki yarın bunların hiçbirini hatırlamayacaktım fakat bu benim yanıma kalmayacak ve Emir beni öldürecekti. Sarhoş kafayla bile buna emindim.

"Kaçır beni sıpaydi!" Diyerek omzuna sarıldım Enes'in. O da bunu beklemiyordu ve şaşırdı. Hayvan gibi sarhoştum ve en azından bu yarınki cezamı hafifletir diye umuyordum.
Biraz daha yürüdükten sonra bir arabanın üstüne oturttu beni.
Geriye doğru yaslanıp yıldızlara baktım. O sırada filler çiftleşmekten çekinmiyordu tabii. Aile var orda aile!

Enes de yanıma yaslandı.

"Biliyor musun,bazen senin bi' yıldız olduğunu düşünüyorum. Hani en uzakta olan az parlayan yıldızlar varya,işte tam onlar gibi. Aslında çok parlak ve güzeller ama uzakta oldukları için ışıltısını göremiyoruz." Enes yanımda bir şeyler mırıldanırken ben kafamdaki fillerle kiracısını kira için basan ev sahibi gibi kavga ediyordum kendi kendimle.

"Benim şimdiye kadar ışıltısından mahrum kaldığım bir yıldız vardı. İşte o yıldız gittiğinden beri ben geceleri gökyüzünde ararım onu. Hep uzaktan parlar bana. Gülümser,bilirim."

Ben onu dinlemezken o hala anlatıyordu bir şeyler. Ya da susuyordu da bana konuşuyor gibi geliyordu. Emin değildim. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken duyduğum şeyi sadece yarın değil,ömür boyu unutmayacağımı biliyordum.

"Ama sen lütfen ışığından hiç mahrum etme insanları,tamam mı sarı yıldız?"

***

İnşallah beğenirsiniz. Elimden geldiği kadar yazmaya çalıştım ama paslanmış olduğumu farkettim. Bölümlerin yayın tarihini net veremem ama sizin isteğinize göre uymaya çalışırım,söz.
Fikirlerinizi belirtirseniz çoook sevinirim.💕💕💕

Düşman İkizlerWhere stories live. Discover now