02

24 0 0
                                    

O iğrenç günden sonra eve geldiğimde tüm gece ağlamıştım. Sabah kalkıp aynaya baktığımdaysa da zaten mor olan göz altlarımın daha çok morardığını ve gözlerimin şiştiğini fark ettim. Ama bu pek umrumda olmadı Calum zaten yüzüme bile bakmıyordu, fark etmezdi.

Okula vaktinde yetişememiştim ve derse beş dakika geç kalmıştım. Ders biyolojiydi ve o an biyolojinin Calum'la ortak dersimiz olduğu aklıma geldi. Günüm gerçekçekten mükemmel başlamıştı. Kendime lanetler okuyarak sınıfa girdim.

Ama beklediğimin aksine öğretmen falan yoktu herkes birbiriyle konuşuyordu. Sonradan bugün Bayan Scully'nin raporlu olduğunu hatırdım.

Sınıfta gözlerimi gezdirdim ve Calum'ı aradım. Yine en arka sırada Ashton, Luke ve Michael ile beraberdi, gülüyordu. Onun güldüğünü gördüğümde yüzümde acı bir gülümseme oluştu benim yanımda hiç böyle gülmemişti. Gülmeyi bırakın gülümsediği anlar bile o kadar nadirdi ki.

Ben Calum'a bakmaya devam ederken Ashton'ın bana baktığını hissettim ve bakışlarımı yere indirerek boş bi sıraya doğru ilerlemeye başladım.

Ama Ashton "Eva!" diye alaycı bi tonda seslendiğinde durmak zorunda kaldım. Kısık sesle "Ne var Ashton?" dedim daha fazla dikkat çekmek istemiyordum. Ama Ashton yine dikkat çekip beni rezil etme konusunda kararlıydı.

"Calum sana onunla birlikte olman için ne kadar veriyor Eva? Sana üç katını vereceğim hatta istersen beş katını bile verebilirim güzelim." dedi iğrenç kahkahasıyla.

O an sadece hiç doğmamış olmayı istedim. Hiç doğmamış ve tüm bunları yaşamamış olmayı. Bakışlarımı Calum'a çevirdim ve yalvaran gözlerle baktım ona. Sadece gelip Ashton'ı durdurmasını istedim. Bu lanet hayatımda sadece bir defa bana iyi davranmasını istedim. Beni gelip bu alaycı bakışlardan kurtarmasını istedim ama o hiçbir şey yapmadı.

Çevredekilere ve Ashton'a aldırış etmemeye çalışarak sıraya oturdum ama Ashton kolumdan tutup beni kaldırdı.

Gözlerinin içine bakarak merhamet kırıntısı aramaya çalıştım ama küçümseme ve alaydan başka hiçbir şey yoktu. O an arka sırada bi hareketlilik oldu. Başımı arkaya doğru çevirdim ve Calum'ın buraya doğru geldiğini fark ettim. İçimde tarif edilemez bi umut kıpırtısı oluşmuştu.

Belkide bu sefer benim çukura itilişimi izlemek yerine beni kurtaracak dedim içimden.

"Ash, ben sigara içmeye çıkıyorum. Şununla -kafasıyla beni işaret etti- işin bittiğinde gelirsin arka taraftayım." dedi ve sınıftan çıktı.

Bu sefer çukura itilişimi izleyememişti, o itmişti beni çukura. Kalbim sızlıyordu. Onun için bu kadar mı değersizdim adımı bile almıyordu ağzına. Bu sefer göz yaşlarımı tutamamıştım ve yanaklarımdan süzülüyordu.

"Ah! Bizim küçük Eva'mız ağlıyor, onun altındaykende mi böyle ağlıyorsun Eva?" dedi Ashton ve ben daha fazla dayanamayarak hızlıca kolumu ondan kurtarıp okuldan çıktım.

Bahçeye çıktığımda derin bi nefes alarak sakinleşmeye çalıştım ama olmuyordu. Gözlerimi kapayarak farklı şeyler düşünmeye ve biraz önceki yaşananlar hiç olmamış gibi düşünmeyi denedim ama olmuyordu.

Yanağımda hissettiğim elle ve burnuma dolan kokuyla gözlerimi araladım. Calum göz yaşlarımı siliyordu. Titreyen dudaklarımla ve gözlerimle şu an çok aciz görünüyor olmalıydım. Bana acımak için gelmişti büyük ihtimalle yada dalga geçmek için.

"Eva, Eva, Eva kendini küçük düşürmekten bıkmadın mı artık? Benim seni kullandığım gerçeğini benden duymak bile nasıl vazgeçirmiyor seni?"

"Calum lütfen." dedim kısık sesimle "Öyle söyleme lütfen dayanamıyorum." cümlemi tamamladığımda hıçkırıklarım artmıştı. Ordan uzaklaşmak için bir-iki adım atmıştım ki Calum belimden tutup beni kendisine çevirdi ve tapabileceğim etli dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Pain//HoodDonde viven las historias. Descúbrelo ahora