Final mi Ne Finali?

80 4 77
                                    

Yeni bir gezegene gelinmişti. Lihtenştayn temsilcisi gezegene iniş yapacaktı. Çünkü rotalarını ve inecekleri gezegeni kaybetmişlerdi. Artık ellerinde olanla yetinmeliydiler. Yaşamı bu gezegene kurmalıydılar.

İniş için önlerinde bulunan uzay istasyonunu geçerek gezegene yaklaştılar. Lihtenştayn temsilcisi, gemiyi bütünüyle böcekler basmadan önce gezegene inerek dışarı çıkmaları gerektiğini biliyordu. İniş gerçekleşirken, herkes indikleri anda hazır bulunsun diye düşünerek gemiye anons geçildi. Bu sefer anonsu Eda yaptı. Bütün ciddiyetiyle.

"Merhaba,

Tüm gemi mürettabatının dikkatine: Aradığımız gezegen sanırım ufukta göründü. Oraya iniş yapacağız. Bu yüzden lütfen ülkelerden sorumlu robotlar görev yerlerine dönsünler ve hibernasyon işleminde olan bedenleri tekrar uyandırsınlar. Gezegene inmeden önce herkes hazır olmalı.

İyi şanslar."

Eda, mikrofonu kapatarak ZFR-112 ve Lihtenştayn temsilcisine döndü. İkisi de ona gülümsüyordu. O da onlara gülümsedi ama tedirgin bir şekilde. Sonra aklına bir şüphe girince gözleri büyüdü.

"Bir saniye, biz anons geçtik. Ama biz buraya gelirken robotlar, kısa devre yapmışlardı. O insanları kim uyandıracak?''

Eda, bunu söyler söylemez kapıya doğru koşup, koridora çıktı. Zafer'de arkasından gitti. Onlar çıkıp gidince, Lihtenştayn robotu da derin bir soluk aldı-lafın gelişi tabii ki-

''Sonunda, gittiler. Kahvem soğumuş, hay aksi. Gidip bir çay yapayım kendime. Sadece bir gezegeni bulmak için, uyuyan insanlarla dolu bir gemide seyahat ediyoruz. Ama her gün ayrı bir olay yaşanıyor. Her gün başka bir devinim, başka bir aksiyon.''

Bu sırada koridora ilk çıkan Eda, şaşkınlıktan küçük dilini yutmuştu.-Tabii ki yutmadı, bu sadece lafın gelişi bir deyim- Arkasından gelen ZFR-112 de orada öylece bekleyen Eda'yı görmeyip, çarpmıştı. Neyse ki düşmeden Zafer, oldukça robotik çevikliğiyle kızı tutmuş ve yeniden doğrulmasına yardım etmişti. Bu sırada Eda hala şaşkındı ve parmağını öne doğru uzatarak şaşkınlığının sebebini ona da gösterdi. ZFR-112'de onu bırakmadan, parmağıyla gösterdiği yere doğru baktı.İlk başta anlamadı ancak sonradan her şey bir yağmur hızıyla pozitronik beynine yağmaya başladı.

Hiç kimse yoktu.

Az önce orada olan robotların hepsi şimdi orada değillerdi. Sonra köşeden, az önce içeri girerken gördükleri ve yerde yatan onlarca robotun arasında tek başına ayakta duran robot göründü. Hala orada duruyordu. ZFR-112, hızla onun yanına gitti, Eda'da onu hala geçmemiş olan şaşkınlığıyla izledi.

''Sen? Sen az önce konuştuğumuz robot değil misin?"

''Evet, o benim. İrlanda temsilcisi.''

''Tahmin etmeliydim. Zaten hep de İrlandalılar'dan nefret ederim.''

" Irkçılık yapma'' diye bağırdı ona Eda, baygın bir şekilde gözlerini devirerek.

(Buraya medya at)

''Kamu spotunu geçtik, devam edebilirsin Zafer.''

''Ah, tamam. Evet, buradaki robotlara ne oldu?"

''Hepsi gitti.''

''Gitti derken'' dedi Eda, şaşkınlığının yerini daha fazla şaşkınlık ve merak almıştı.

''Gittiler işte. Onları onardım. Onlar da gittiler.''

''Nasıl gittiler? Nasıl onardım? Nereye gittiler? Sizden bu yüzden nefret ediyorum işte İrlandalılar, asla anlaşılır bir şekilde anlatmıyorsunuz.''

MübadeleWhere stories live. Discover now