O odadan çıktığında İdil homurdandı: "Derdi ne bilmiyorum! Gerçekten!"

Kocaman sırıttım. "Bence derdini biliyorsun." İdil'i kıskanıyordu. Bu çok açıktı.

Gözlerini kaçırdı ve "Hayır, bilmiyorum." diye mırıldandı.

***

Bir kaç saatin sonunda projemizle ilgili ellle tutulabilecek neredeyse hiçbir şey yoktu. Kalçamın uyuştuğunu ve boynumun ağrıdığını hissediyordum. Hava henüz kararmıştı.

İdil boynunu kütlettikten sonra "Sanırım boynum tutuldu." diye söylendi.

"Evet, bendende bu kadar." Masanın üzerindeki kağıtları toparlarken "Eve geç kalıyorum. Gitsem iyi olacak." dedim.

"Saat geç oldu. Burada kalabiliriz diye düşünüyordum."

Kafa mı salladım. "Olanlardan sonra babamla işler pekte iyi gitmiyor." Nişan gecesinden bahsediyordum.

"O halde çocuklardan biri seni eve bıraksın." diye teklif etti.

Bir ihtimalin Uras olması kalbimin teklemesini sağlamıştı. Yüzüm anında kızardı ve gözleri kaçırdım. "Yoldan bir taksi çeviririm."

"Hayır,olmaz. Taksiyle uğraşma." dedikten sonra "Çocuklar." diye seslendi.

Kısa bir süre içinde Eren yanımıza gelmişti. Üzerinde geniş omuzlarını ortaya çıkaran bir tişört ve altında basketbol şortu vardı. Uykulu gibiydi.

"Derin'i eve bırakabilir misin?" diye sordu, İdil.

Eren kafa salladı. "Tabi. Ama önce üzerimi değiştireyim." dediğinde Uras salonun kapısında belirdi.

Omzunu kapının eşiğine yaslamıştı ve kollarını göğüsünün altında birleştirmişti. Siyah kargo pantolon altınada bot giymişti. Deri ceketi ve deri bilekliği uyum içindeydi.

Göz göze geldiğimizde nefesimi tuttum ve acemice gözlerimi kaçırdım.

"Ben bırakırım. Zaten çıkıyordum." dediğinde başımı kaldırdım ve tekrar göz göze geldik.

"Çok iyi olur abi ya. Uykusuzluktan ölüyorum." dedi, Eren.

Uras'la yalnız kalıcağımı düşünmek paniklememe sebep oldu.

İdil yanağıma kocaman bir öpücük kondurduktan sonra "Yarın görüşürüz bebeğim." dedi. Uras'ın yanından geçerken duraksadı ve kısa bir bakış attı. "Kızıma nazik ol." diye uyardı.

Uras gülümsedi ve "Merak etme. Seni karşıma almak gibi bir niyetim yok." deyip göz kırpttı.

İdil kıkırdadı. "Akıllı çocuk."

Yüzündeki tebbessüm benimle göz göze geldiğinde silindi ve ciddileşti. "Çıkalım mı?" diye sordu.

Ondan tarafa bakmamaya özen göstererek başımı salladım.

***

Yol boyunca aramızdaki tuhaf sessizliği gölgeleyen tek şey radyoda çalan şarkı olmuştu. Müzik bile gerginliğimi almaya yetmemişti.

Araba ön bahçeye yanaşıp durduğunda "Teşekkür ederim." dedim onadan tarafa bakmadan. Kapı kolunu bulmaya çalışmakta acele etsemde başarısızdım.

Eli bileğime değdiği anda vücudumda bir ürperti hissettim.  Başımı kaldırdığımda göz göze geldik ve elini çekip saçlarına götürdü.  "Konuşabilir miyiz?" diye sorduğunda devam etmesi için başımı salladım. Nefesim düzensizdi. Bir an önce temiz havanın suratıma çarpmasını istiyordum.

Yutkundu. "Bugün olanlar..." Bana bakmayı sürdürmemişti. "...olmamalıydı."

Bunu duymak beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Yaptığı şey için pişmanlık duymuştu. Bu beni incitmişti. Başımı salladım. "Evet. Saçmaydı. Aklımdan çıkmıştı bile." diye yalan söyledim.

"Sorun yok yani?" diye sordu kaşlarını kaldırarak.

Gerçekçi olmasını umarak gülümsedim ve  "Tabikide sorun yok." dedim. Hayal kırıklığına uğramıştım.

"O halde sonra görüşürüz."

Başımı salladım. "İyi geceler." deyip hızlıca arabadan indim.

Eve girdiğinde babam salonda spor kanallarından birini izliyordu. Salonun kapısının önünden geçekken beni durdu.

"İdil'le proje ödevi yaptığınızı sanıyordum." dedi tok sesiyle.

Kapının pervazına yaslandım ve gözüm basketbol maçındaydı. "Öyleydi." dedim kısaca.

"Seni eve bırakan kimdi?" diye sordu.

Gözlerimi devirdim. "Eren." diye yalan söyledim. Uras hakkında konuşmak istemiyordum.

"Cem Bey'in oğlu mu?" diye sordu.

Yalnızca kafamı salladım.

"Ceyda nişan hediyesi olarak bir seyahat planlamış. Bu yüzden yurt dışına çıkacağız. Zehra Hanım iki gün sonra burada olacak."

Başımı kaldırdığımda göz göze geldik. Zehra Teyzeyi özlemiştim. Onun tanıdık sesi beni evimde hissettirecekti. "O gelene kadar tek evde tek mi kalacağım?"

Azarlarcasına "Keşke sana o kadar güvenebilseydim." dedi.

İtiraz etmek için ağzımı açtım fakat araya girdi.

"Rıfat ile konuştum, Sorun olmayacağını söyledi." Berkay'ın babası, Er-Gü Kimya'nın ortağıydı.

"İdil burada kalabilir." diye önerdim.

"Seçeneklerin bununla sınırlı." dedi tekdüze ses tonuyla.

Gözlerimi devirdim. İstesem de istemesemde iki gün boyunca Berkay ile yaşıyacaktım. "İyi geceler."

***

Bölümü oylayıp lütfen düşüncelerinizi benimle paylaşın. İlgi gösteren herkese teşekkür ederim :)

 İlgi gösteren herkese teşekkür ederim :)

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.
BEYAZ KUMRUМесто, где живут истории. Откройте их для себя