-13-

414 44 5
                                    

Rengin anlamamış bir şekilde önce Canan'a sonra Mert'e baktı. Mert'e açıklama bekleyen bir şekilde bakıyordu ama bir cevap alamadı.

"Neler olduğunu söyleyecek misiniz?" dedi sonunda dayanamayarak. Herkesin bilip de onun bilmediği bir şey olması onu fazlasıyla huzursuz etmişti. Ve içinden bir ses bunun hayatlarını etkileyecek kadar önemli bir şey olduğunu söylüyordu. Yoksa bu şekilde şifreli konuşmaları için hiçbir neden yoktu.

Canan iç geçirerek "Eski bir arkadaşımız dönmüş." diye açıklama yaptı.

"Eee bunda bu kadar gerilecek ne var ben onu anlamadım."

Ömer yanlarına gelirken Canan soruya cevap vermemek için hızla yerinden kalktı. Abisi ve Rengin arasında olanlara karışmak istemiyordu. Aslında kaos yaratacak hiçbir olayın içinde olmak istemiyordu. Kalbi fazlasıyla yorgundu zaten.

Rengin soran bakışlarla kocasına baktı ama bir cevap alamayacağını anladığında ofladı. Dışarı çıktıklarında Rengin Ömer'e bakarak "Vedalaşma zamanı ha." dedi hüzünle.

Ömer başını sallayıp Rengin ile vedalaştıktan sonra Ömer ile vedalaştı. Son sıraya Canan kalınca "Vedalaşalım mı burada bir süre daha kalacak mısın?" diye sordu.

Canan alaycı bakışlarla baktı Ömer'e. "İşleri gayet iyi halletmişsin. Bir yardımcıya ihtiyacın yok."

Ömer bir süre Canan'ın gözlerine baktı. Son ana kadar gitmeyeceğini söylemesini bekledi. Sonunda başıyla onaylayarak "Güle güle." dedi sadece.

Ömer son sözü söylemeseydi Canan ona sarılmayı son kez kokusunu içine çekmeyi düşünmüştü ama yapamamıştı. Başını salladı usulca ve arabaya bindi. 

Rengin Ömer'in üzgün bakışlarına daha fazla dayanamayacağını hissederek arabaya bindi. Biraz daha ona baksa dayanamayıp burada kalabilirdi. Ona karşı gram duygusu olmayan adamın yanında kalmak istemesi normal değildi. Ama neden albi bunu yapıyordu? 

Mert arkadaşına bakarak "Dönmek istersen dön." dedi. Onu özlemişti. Her gün yan yana olup derdinizi paylaştığınız bir arkadaşınızın olmasının aslında ne büyük lüks olduğunu Ömer gidince anlamıştı. 

Ömer başını iki yana salladı. "Burada iyiyim."

Mert başıyla onayladı. Kararına saygı duymak zorundaydı. Arkadaşı dönmek isteseydi bunu sevinçle karşılayacağını biliyordu. Ama yine de bir şey diyemiyordu.

***

Mert de arabaya bindiğinde yolculuk başladı. Rengin bir kere daha şansını denemek için "Bana olanları anlatacak mısınız?" diye sordu.

İki kardeşten de cevap gelmeyince Rengin ofladı. Er ya da geç öğrenecekti zaten. Neden öncesinde söyleyip kendisini hazırlamasına izin vermiyorlardı ki sanki? 

"İsterseniz arabayı ben kullanayım da siz daha rahat dışlayın beni." diye taş attı Rengin ama kimse yine oralı olmadı. Sesli bir şekilde oflayınca Mert gülerek "Sen ne kadar meraklısın öyle." dedi.

Rengin yüzünü buruşturdu. "Çünkü merak edeceğim şekilde şüpheli bir hava var."

Mert aynadan göz kırptı Canan'a. "Canan gizli sırrımızı söyleyelim mi?"

Canan kahkaha attı. "Hangisinden başlasak ki?"

Rengin onların bu durumu alaya almalarına kızdığı için sessiz kalmayı tercih etti. Ona söyleyemeyecekleri kadar gizli bir şey varsa gerçekten büyük bir sır vardı ortada. Fazla meraklı göründüğünün farkındaydı. Ama Mert ile ilk defa araları bu kadar iyi giderken bir şeylerin bunu bozmasından deli gibi korkuyordu. Hayatında ilk defa bu kadar mutluydu şimdi bunun bozulmasına göz yummayacaktı. Eski Rengin değildi artık. Söz konusu Mertse savaşmaya hazır bir savaşçıydı şimdi.

Kaderin Kırmızı İpi -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin