36

2.4K 253 20
                                    

Kendim de şaşırarak ona baktım.

"Ben okumadım" derken az önce profesörün gözlerinde gördüğüm parıldayan şey aklıma geldi. Sadece ona bakmıştım ve kalbime bir sürü düşünce akmıştı.

"Bunu yaptığını hissettim. Nasıl yaptın çabuk söyle? Kimse benim düşüncelerime giremez" Arka arkaya cümlelerini sıralarken sesi şevkatten çok uzaktı.

"Ben...Bilmiyorum. İstemeden oldu"

Sanki yolda yürürken birisine istemeden çarpmak gibiydi. Tek açıklaması buydu çünkü tamamen farkında değildim olayın. Profesör, başını geriye yasladı ve sıkıntılı düşüncelere daldı. Bir kaç dakika boyunca hiç konuşmazken, kalp atışlarım korkuyla hızlanıyordu. Ne demekti ki bu?

"Özel bir sihir olmadan kimse kimsenin düşüncelerine giremez. Ancak özel sihirlerle bile kimse benim düşüncelerime giremez Selen. Çünkü Zümre başı olmam beni özel bir korumaya alır. Dokunulmazlık gibi düşün. Güçlerin tahmin ettiğimizden daha fazla. Henüz bu aşamaya gelmen için bir sene daha geçmesi gerektiğini hesaplamıştık oysa ki" derken başı halen koltuğa yaslı bir vaziyette duruyordu. Sanki başını kaldırmak ona ağır gelecekmiş gibi bir duruşu vardı.

Yeniden, duyduklarımı sindirmeye çalışırken "Ne okudun peki?" diye sordu.

"Efendim? Anlayamadım" derken hızla doğrulup bana doğru eğildi. Bu şekilde davranması kendimi kötü hissettirmişti. Yabancı ve soğuk bir adam vardı adeta karşımda. Bana sıcak davranan Prof. Alr birden bire güçlerimin boyutu hakkında gerçek bir fikir edinince adeta bana karşı savunma geliştirme ihtiyacı içerisine girmişti sanki. Benden gerçek anlamda korkuyorlardı.

"Düşüncelerime girdiğinde ne okudun?" diyerek sorusunu netleştirdi. Dudağımı dişledim. Hemen cevap veremedim çünkü planlarını öğrendiğimi bilmesini istemiyordum. Ancak bilmediğim bir düşünce söylersem de adam kendi düşünceleri olup olmadığını anlamayacak kadar saf değildi ya.

"Düşüncelerimi ara sıra okumayı planladığınızı" deyiverdim. Bunu tamamen düşünmeden, birden söyleyivermiştim. Rahatlamış gibi derin bir nefes aldı. Şimdi düşüncelerimi okuduysa ileride de okumayı düşünüyor olması gayet mantıklıydı. Bunu bilinç altım düşünüp pat diye dilime söyletmiş olmalıydı. Yani bilimsel bir açıklama arayışımın mantıklı açıklaması buydu.

Hah.

Ne diye bilimle uğraşıyorsam! Sanki burada çok geçerli bilimsel olaylar vardı da bir tek benim beynim kalmıştı bilime uymak için can atan.

Profesör iyice bana doğru eğilip "Başka yapabildiğin neler var?" diye sorunca tüylerim diken diken oldu. Kendimi hayvanat bahçesine kapatılmak için yetenekleri araştırılan bir çeşit hayvan gibi hissetmiştim.

"Ben...Bilmiyorum. Bunu yaptığımın bile farkında değilim" Ellerimi birbirine kenetledim ve tırnaklarımı yememek için kendimi zor tuttum. Tırnak yeme gibi bir alışkanlığım yoktu ama şu anki stres yoğunluğum sonucu başlayabilirdi. Prof. Alr bir süre daha düşündükten sonra "Gidebilirsin Selen. Bu konuyu Heyet ve Zümre'yle konuşmalıyım" dedi. Aceleyle kalkıp kaçarcasına odadan çıktım. Sınıfa gidene kadar konuştuğumuz her şey en ince detayına kadar aklımda cirit atıyordu. Nihayet sınıfa girdiğimde Evren ve Sera meraklı gözlerle bana bakıyordu.

"Neden dersleri fazla aksattığımı merak etmiş" deyip bunun önemsiz bir şey olduğunu beden dilimle de göstermek için omuz silktim. Başarılı olup olmadığımı kontrol etmek için Evren'e baktığımda sandığım kadar iyi rol yapamadığımı gördüm. Sera ise pek ilgili değildi. Onun aklındaki kendi sorunları ona yetiyordu anlaşılan.

SİHİR-KRİSTAL ÖLÜM-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin