SAKLAMAYACAĞIM

2.8K 190 11
                                    

Yeni bölüm geldi. Sizden bir isteğim olacak Fred hakkındaki düşüncelerinizi yorumlara yazar mısınız?
İyi okumalar...

"Kalsın."
Zilin çalmasıyla birbirimize dalmamız sona ermişti.
"Benim gitmem gerekiyor."
Ayağa kalkıp onun da kalkmasını bekledim.
"Ne sanıyorsun benimde derslerim var." başımı iki yana sallayarak güldüğüm anda biri elleriyle gözlerimi kapattı.
"Imm bu yumuşak eller hala krem kokuyor, aroması da gül. Elena."
Çektiği ellerini salıp sallayarak Fred'in yanına geçti.
"Nerelerdeydin?"
"Yine bir olayın içindeydim."
"Kurt'ü gördüm."
Elena Kurt'e karşı nötrdü. Tobias'ı sözde sevdiği zamanlar Kurt'ün ona sert çıkışmasından Tobias'ın üzüldüğünü gören Elena istemsizce ona karşı minicik kin beslemişti.
"Evet, Tamatadan yeni dönmüş."
Bir adımını öne atan Fred boğazını temizleyip konuşmaya başladı.
"Şu Kurt dediğiniz çocuk, beyaz tenli, renkli gözlü ve kocaman gülebilen ikinci sınıf ateş bükücü çocuk mu?"
"Tam da kendisi."
"O zaman acele edelim."
"Niye! Fred ona ne yaptınız?!"
"Sadece her yeni gelene yaptığımızı."
Üçümüz de ön kapıya doğru koşmaya başladık.
"Neredeler?"
"Bodrum katında ateş bükücü lerin odasında."
"Onu orada mı kandıracaktınız?"
"Hayır dersimiz orada."
Kapıya kadar geldiğimizde lobiyi olduğunca hızlı geçip, merdivenlerden binayı inletecek şekilde inip Fred'i takip ettik.
"Neredeler!"
"Burada olmalılar planı bili-"
"Tamam Tamam oradalar."
Sesindeki endişeyle konuşan Elenaydı.
Birkaç metre daha ileri gittiğimizde Fred'in ekibi, Kurt ve Grant oradaydı.
"Çocuklar bırakın."
"Fred zaten daha hiçbirşey yapamadık."
"Size bırakın dedim!"
Hepsi ellerini yüzlerinin hizasına getirip açarak geri çekildi.
"Gelmene gerek yoktu Drop."
"Kurt, kapa çeneni."
"Gerçektende yoktu ama."
Sinirli sesiyle bir elini Kurt'ün omuzuna atmış Grant söylemişti bunu.
"Neden?"
"Fred bunu her yeni gelene yaptığı için bende Kurt'ü takip ettim, böylece onu kurtarmış oldum."
"Grant Tobias seni ve Elenayı arıyordu akşam yemeği sonrası buluşmamız gerekiyormuş."
"Niye!"
"Tenebris'i gördüğünü iddia ediyor."
"Bu imkansız!"
"Ama öyle. Üzgünüm Kurt."
"O zaman akşam nerede buluşuyoruz?"
Hiç kimseden ses çıkmasına izin vermeyip ortaya atıldım.
"Bizim odada."
"Öyle olsun." neden olduğunu bilmediğim tribi devam ettiren Grant aramızdan geçerek dövüş odasına girdi.
"Bende yanına gideyim."
Peki şeklinde salladığım başımla onayladığım Kurt'ü giderken durdurup sarıldım.
"İyisin değil mi?"
"İyiyim."
Gitmesinin hemen ardından Fred nefes verdi.
"Bayağı seviyormuşsun."
"Arkadaşlarımı önemserim. Bu arada akşam sende geliyorsun."
"Hayır gelmiyorum."
"Fikrini sormadım ama."
"Nedir bu yoksa bir emir mi?"
"Nasıl anlarsan ama unutma her an herşeyi yapabilirim beni kontrol etmen gerekebilir."
"İyi orada olacağım."
Lafının ardından Fred de gidince sadece Elenayla ben kaldım.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Artık saklamayacağım. Akşam yemeğinden sonra Ashley ve Dawny'i al bizim odaya git."
"Sen ne yapacaksın?"
"Ekibi tamamlayacağım."
"Ne ekibi?"
"Bizim ekibi."
"Drop yine başına ağrı falan mı girdi?"
"Bak ben iyiyim sadece dediklerimi yapsanız olmaz mı?"
"Peki tamam." önüme geçip el bileklerimden asılarak merdivenlerden çıkmaya başladık.
"Nereye gidiyoruz?"
"Derse ."
"Doğru unutmuşum."
"Nasıl yaptığını veya niye yaptığını bilmiyorum ama bu gece öğreneceğiz sanırım."
"Evet bu gece herşeyi öğreneceksiniz."
Sınıfın önüne gelmiştik, içeri sokmak için kolumdan asıldı ama sonuç sıfırdı.
"Derse girmek istemiyorum."
"Bende ama girmek zorundayız."
Kolumu asılıp geri adım attım.
"Sadece gitmem gerekiyor."
Geri geri biraz yürüdükten sonra arkamı dönüp bahçeye koştum.
Evet Elenayı üzmüştüm ama yapmam gerekiyordu bir şekilde abime ulaşmam gerekiyordu.
Bahçe bomboştu,herkes dersteydi.
"Heeeey! Bakın yardımınıza ihtiyacım var abime ulaşmam gerekiyor. Lütfen."
"Kırmızı, mavi, yeşil, lütfen."
Gözümden akan yaşlar dolayısıyla gücümün tükendiğini hissetmeye başlamıştım. Yere çömeldim ve ellerimi toprağa koydum.
"Lütfen, ona ihtiyacım var."
"Yardım etsenize! Lütfen."
Artık gözyaşlarımı tutamıyordum ve bıraktım kendimi.
"Emrinizdeyim."
Karşıdan gelen Fred'i görünce ağlama sebebi mutluluk oldu.
Hemen ayağı kalkıp, ellerimi üstüme çırpıp Fred'e doğru koşmaya başladım, aramızdaki mesafe yeterince azalınca koştuktan sonra boynuna atladım.
"Hey kötü görünüyorsun."
Cümlesinden sonra tutamadım kendimi ve hıçkırarak ağlamaya başladım.
Ben ağlayınca beni sakinleştirmek için saçımı okşamaya başladı.
"Şşş tamam bak geldim buradayım geçti artık."
"Sende gitmeyeceksin değil mi?"
"Gitmeyeceğim."
"Sana güvenebilir miyim?"
"Her zaman."
Ses tonu ve saçımı aksaması beni sakinleştirmeye yetmişti, ellerimi onun bedeninden çekip belime koydum.
"Seni mi gönderdiler?"
"Evet ağladığını da söylediler."
Sadece tebessüm ettim.
"Ee buraya gelme sebebim ne?"
"Abime ulaşmam lazım."
"Nasıl ulaşacaksın peki?"
"Bilmiyorum o yüzden yardım istiyorum."
"Sadece abine mektup göndermeni sağlayabilirim dahası elimden gelmez."
"Teşekkür ederim."
"Yalnız şuan yapamam gece size geleceğim herkes gittikten sonra da mektubunu göndeririz."
"Zaman önemli değil sadece mektubun ona ulaşması lazım."
"Nedenini sormayacağım."
"Doğru yaparsın."

ELEMENTLERİN PRENSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin