AİT OLDUĞUN ELEMENT

9.9K 558 16
                                    

Yanlarına ulaştığımda son bir kez arkama baktım ve derin bir nefes eşliğinde yürümeye başladım, bu seferki bineceğimiz at arabalarında kraliyet arması bulunmuyordu bunun sebebi kimliklerimizi saklamamız gerektiğiydi. Arabaların önüne geldiğimizde büyük kapı'nın kapandığını gördüm. Arabaya binince Elena'nın da binmesi için yardım ettim. "Nasıl bu kadar kolay binebiliyorsun?"
"Elinde ki yelpaze olmasa sende kolay binerdin."
"Hayır bu doğru değil."  Küçük kıkırdamalar eşliğinde at arabası artık gidiyordu. "Heyecanlı mısın?"
"Hemde çok, biliyorsun çocukluğumdan beri bunun hayalini kuruyorum."
"Hatırlıyorum da abin oraya gidemeyeceksin dediği için onun en sevdiği okunu kırmıştın." dedi gülerek. Başımı öne eğerek "Hatırlıyorum." dedim "Sadece sekiz yaşındaydım."  Tahminlerimizden kısa süren yolculuk sonunda gelmiştik. İndiğimizde bavullarımızı alıp devasa büyüklüğe sahip olan kapının önünde durduk, üzerinde kocaman harflerle Element Okulu yazıyordu. Tamamına kadar açılan kapıdan girdik ve koskocaman alana yayılmış olan okul binalarına baktık. Her ikimizin de istediği bavullardan kurtulmaktı ama önce en çok istediğimiz şeyi yapmalıydık elementimizi seçmeliydik. Vaktinde geldiğimiz için isim okunmasını dinlemeye başladık.
Tobias ve Grant bizden bir yaş büyük oldukları için onlar geçen sene seçmişlerdi.
Okulu inceliyordum, ağaçlarını, kapısını, kapının girişindeki sütunları, dalmıştım. Elena sayesinde dalgınlıktan çıktım .
"Drop beni çağırıyorlar. Şans dile." dedi ve sanki bir daha görüşmeyecekmiş gibi birbirimize sarıldık. Koşar adımlarla  ilerledi ve açılan kapıdan içeri girdi. Bense valizlerimize sahip çıkıyor ve onun çıkmasını bekliyordum. Kısa bir süre içinde çıkmıştı ve çok mutlu görünüyordu boynunda su elementinin kolyesi vardı anladığımız kadarıyla su bükücü olmuştu. Hemen, hızlıca yürüyerek yanıma geldi ve  nasıl olduğunu anlatmaya başladı. Elena daha yarısına bile gelmeden benim adımı okumuşlardı. Korkuyla birlikte sakin adımlar atmaya çalışarak kapıya kadar geldim ve iki şövalye tarafından kapılar açıldı. Lobideydim, gerçektende büyüktü karanlık denilebilecek kadar az ışık vardı. Tam karşımda sınıflara çıkan üç merdiven birde aşağıya inen merdiven vardı,
Aşağıya inen merdiven dışında, her merdivenin başında bir elementin büyücüsü duruyordu.
"Majesteleri sizi görmek çok güzel.
Hazırsanız başlayalım.tek yapmanız gereken Masanın karşısına geçip  gözlerinizi kapatmak." dediklerini yapmak için masanın karşına geçtim  gözlerimi kapadım.
Hiçbir şey  olmuyordu daha doğrusu hiçbir şey hissetmiyordum böyle mi olması gerekiyordu? Geriye tek bir seçenek kalmıştı, sıradandım bükme gücüm yoktu.
Bir anda içimde tutamadığım bir güç varlığını gösterdi, heryer bir anda bembeyaz olup anında kararmıştı.
Kendime geldiğimde boynumda bir yanma hissettim, buruşturduğum yüzümle boynuma baktım ve gördüğüm şey simsiyah bir taştı.
"Sen, sen elementlerin koruyucususun."dedi bana doğru yaklaşan beyaz saçlı kadın, saçlarına göre çok genç bir yüzü vardı.
"Ne dediğinizi anlamadım." karşıma geçti. "Yakında anlayacaksın." dedi boynumdaki taşı okşayarak.

ELEMENTLERİN PRENSESİΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα